Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki müdahiller…, …, … ….. , …… ve … vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, davacı şirketin ekonomik durgunluktan etkilendiğini ileri sürerek, İİK’nun 285. ve TTK’nun 286. maddeleri hükümleri gereği konkordato geçici mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davacı şirketin konkordato tasdik talebinin kabulü ile konkordatonun tasdikine dair verilen kararın, birkısım alacaklılar vekillerinin istinaf başvurusu, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından, konkordato projesi anlamındaki eşitlik kuralının mutlak eşitlik olarak anlaşılmaması gerektiği, alacaklılar tarafından kabul gören proje doğrultusunda kurulan hükmün hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, esastan reddedilmiştir.
Kararı, birkısım alacaklılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
Dava, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği kendine özgü bir cebri icra kurumudur. Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur.
Konkordato süreci alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak (İİK’nın 308/h maddesindeki rehinli alacaklının durumu ayrık tutulmak suretiyle) yürütülür. Konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması gerekmektedir.
İİK’nın 305. maddesinde hükme bağlanan konkordato koşullarının kümülatif olarak bir arada bulunması halinde mahkeme konkordatoyu tasdik edecektir. Mahkemenin bu aşamada geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır ve tasdik yargılamasında re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme, tasdik yargılamasında konkordato projesini kontrol edecek, konkordato sürecinde yapılması gereken işlemlerin zamanında ve kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyecektir. Şekli inceleme kapsamında yapacağı en önemli tespit, komiserin süresi içinde dosyayı kendisine teslim edip etmediğidir. İçerik olarak dikkatle araştırması gereken husus ise, borçlunun alacaklılar arasında dengeyi koruyup korumadığıdır. (Öztek S./Budak A.C./ Y. M.T./Kale S./Yeşilova B., Yeni Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, s. 539.)
Az yukarıda açıklandığı üzere, konkordatoda, alacaklılar arasında mutlak eşitliğin sağlanması şart olmayıp, dengeli ve adil bir ödeme planı ortaya konulması, alacaklıların da buna göre tatmin edilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Somut olayda, kabul edenler ile kabul etmeyen alacaklılar arasında ayrım yaratacak şekilde proje hazırlamak suretiyle konkordatoda temel ilke olan eşitlik ilkesine aykırı davranılması yerinde olmamıştır. Ayrıca hüküm fıkrası incelendiğinde; HMK’nın 297. maddesinde belirtilen, açık ve anlaşılır hüküm kurma ve infaz edilebilirlik ilkeleri de dikkate alınmaksızın belirsiz ve soyut ifadelerle hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır.
Bu durumda mahkemece, İİK’nın 305/son maddesi uyarınca projeyi yetersiz bulan mahkemenin yapılacak değişiklik ile projenin eşitlik ilkesine uygun hale getirilmesini sağlayabileceğine ilişkin düzenleme de dikkate alınarak, re’sen revize proje tanzimi yoluna gidilip, tanzim edilecek yeni ve eşitlik kuralına uygun projenin oylamaya sunularak alacaklıların yasal çoğunluğuyla kabul edilmesi suretiyle gereğinin ifası gerekirken, mevcut projenin tasdiki ve 6100 sayılı HMK’nın 297 maddesine aykırı şekilde infazı kabil olmayan hüküm kurulması doğru olmamış, istinaf mahkemesinin başvurunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 10.03.2021 tarih ve 2020/837 Esas, 2021/303 Karar sayılı kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 16.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
6. HD. 16.02.2022 T. E: 2021/3486, K: 807