Taraflar arasındaki ödeme emrinin iptaline yönelik şikayet ve borca itiraz dolayısıyla yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine, karar verilmiştir.
Kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi E. Yurtseven tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Borçlu İcra Mahkemesine başvurusunda; kendisine gönderilen ödeme emrinde icra dosya numarasının ve müdürlüğe ait banka hesap numarasının yazılı olmadığını, İİK’nın 60. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendinde düzenlenen ödemeye dair ihtarın ödeme emrinde yer almadığını, ödeme emrinde iki farklı borç miktarının gösterildiğini, ödeme emrinin tasdikli eklerinin gönderilmediğini, tebliğ mazbatası yasal unsurları taşımadığı için yok hükmünde olduğunu, takipten haberdar olunca İcra Müdürlüğüne itirazlarını sunduğunu, itirazları doğrultusunda takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, takibe konu kredi sözleşmesine ilişkin usulüne uygun hesap kat ihtarnamesi gönderilmediği ve borcun muaccel hale gelmediğini, borca, faize, faiz oranına, yetkiye ve tüm ferilerine itiraz ettiğini ileri sürerek ödeme emrinin iptaline, aksi halde icra müdürlüğüne yaptıkları itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklıya dava dilekçesi tebliğ edildiği ancak cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebliğ mazbatasının tüm unsurları taşıdığı ve borçluya 08.07.2020 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, takip dayanağı olan belgelerin ödeme emri ekinde borçluya gönderilmediği, icra dosya numarası ile banka hesap numarasının bulunmadığına dair şikayetlerin ödeme emri tebliğinden itibaren 7 günlük süre geçtikten sonra yapıldığı, bu nedenle şikayetin süreden reddine karar verilmesi gerektiği, borca, faize, ferilerine yönelik itirazların ise takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine bildirilmesi gerektiği, icra dairesi yerine mahkemeye başvurunun sonuç doğurmayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Borçlu dava dilekçesi içeriğini tekrar ederek, yerel mahkeme tarafından yalnızca borca itiraz yönünden değerlendirme yapıldığını, dava dilekçesinde ileri sürülen diğer hususların incelenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, borca itirazın öğrenme tarihinden itibaren yasal süresi içerisinde icra müdürlüğüne yapıldığını, kamu düzenine aykırılık bulunduran ödeme emrinin iptaline ve usulsüz tebligat nedeniyle İcra Müdürlüğüne yaptıkları itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda; borçlu adına çıkartılan ödeme emrinin 08.07.2020 tarihinde davacı borçluya bizzat tebliğ edildiği bu nedenle usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde olmadığı, ödeme emri ekine takip dayanağı belgenin eklenmediği, ödeme emrinde icra dosya numarası ile iban numarasının bulunmadığı ile ilgili şikayetlerinin 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerektiği, ödeme emrinin davacı borçluya 08.07.2020 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, şikayetin ise, yasal 7 günlük yasal süre geçtikten sonra 23.07.2020 tarihinde yapıldığı, şikayetin süreden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, genel haciz yolu ile başlatılan bir takipte, her türlü itirazın İİK’nın 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesi zorunlu olduğu, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine İcra Mahkemesine bildirmiş olmasının fuzuli bir işlem olup, yanlış merciye yapılan başvurunun hukuki sonuç doğurmayacağı, kararda herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
08.07.2020 tarihinde borçlu asile bizzat tebliğ edilmiş gibi görünen ödeme emri tebliğinin yerel mahkemeyi ve istinaf mahkemesini yanılttığını, söz konusu tebliğ zarfında adı geçmekte olan ödeme emrinde dosya numarası ve borcun ödenebileceği hesap numarası bilgilerinin bulunmadığını, İİK’nın 60. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendinde düzenlenen ödemeye dair ihtarın ödeme emrinde yer almadığını, ödeme emrinde iki farklı borç miktarı gösterildiğini, takibe konu ödeme emrinin tasdikli eklerinin taraflarına gönderilmediğini, tebliğ mazbatasının yasal unsurları taşımadığını bu nedenle tebligatın esasen yok hükmünde olduğunu, usulüne uygun hesap kat ihtarnamesi gönderilmediğini, borcun muaccel hale gelmediğini, İcra Müdürlüğüne takipten haberdar olur olmaz itirazlarını sunduklarını ancak mahkemelerce bu itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, takibin dayanağı belgelerin bir örneğinin ödeme emri ile birlikte kendilerine tebliğ edilmediği, ödeme emrinde icra dosya numarası ile banka hesap numarası bilgilerinin bulunmadığı, ödeme emrinin yasal unsurları taşımadığı, ödeme emrinde borç miktarının açık ve net gösterilmediği, tebliğ mazbatasının ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olamadığı belirtilerek ödeme emrinin ve tebliğ mazbatasının iptaline yönelik şikayetlerinin yanı sıra borca, yetkiye, faize, ferilerine itirazlarından ibarettir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu 16,58,60,61,62 ve ilgili maddeler
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin
birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 09.02.2023 T. E: 2022/8085, K: 767