ÖZET : –İİK’nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK’nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. –Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. –İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
T. C.
Y A R G I T A Y
1 2 . H U K U K D A İ R E S İ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Esas No : 2023/390
Karar No : 2023/871
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 09.03.2022
SAYISI : 2021/2732 E., 2022/575 K.
DAVA TARİHİ : 21.02.2019
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
TEMYİZ EDEN : Davacı, Davalı
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22.06.2021
SAYISI : 2019/181 E., 2021/489 K.
Taraflar arasındaki meskeniyet şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın İİK’nın 82/12 maddesi gereğince 180.000,00 TL den aşağı olmamak üzere satışının yapılması,bu miktarın haline münasip ev alması için davacı borçluya verilmesine,kalan miktarında alacaklıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hem borçlu vekili hem de alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından müvekkili hakkında icra takibine başlandığı, müvekkili adına kayıtlı …….. ilçesi …… Mah. 562 ada 88 parsel A Blok 4. Kat 6 numaralı dubleks mesken nitelikteki bağımsız bölüm üzerine haciz konulduğunu, üzerine haciz konulan taşınmazın müvekkilinin haline münasip tek evi olduğunu, bu nedenle haczin kaldırılması gerektiğini, borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceğini belirtip, davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı alacaklı banka vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taşınmazın borçlu ve ailesinin hazırda içinde yaşıyor olması sebebiyle meskeniyet iddiasına konu edilmesinin mümkün olmadığını, davanın alacağın tahsilini engellemek yahut geciktirmek maksatlı olduğunu, taşınmazın borçlunun haline münasip bir ev olmadığını, Bursa’nın en iyi semtlerinden birinde maddi değeri yüksek olan bir dubleks olduğunu, meskeniyet iddiasının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı borçlu tarafın meskeniyet iddiasının değerlendirilmesi için Mustafakemalpaşa İcra Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığını, 05.02.2021 tarihinde talimat mahkemesince mahallinde keşif yapıldığını ve keşif sonrası bilirkişilerce ibraz edilen 08.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davaya konu taşınmaz değerinin 335.000,00 TL olduğu, davacının ikamet edebileceği haline münasip bir taşınmaz değerinin ise 180.000,00 TL olacağının tespit edildiğinin belirtilmesi karşısında yeterli ve yerinde görülen 08.02.2021 tarihli bilirkişi raporuna göre İİK’nın 82/12 maddesi gereğince dava konusu taşınmazın 180.000,00 TL’den aşağı olmamak üzere satışının yapılması, bu miktarın haline münasip ev alması için davacı borçluya verilmesine, kalan miktarının da alacaklıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı borçlu vekili, bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, meskeniyet şikayetinde borçlunun haline münasip ev hususunun tespitinde yaşadığı toplum içerisindeki sosyal yaşantısına aykırı yerde yaşamaya zorlanamayacağını, müvekkilinin taşınmazının niteliği gereği borçlunun haline münasip evi olduğundan haczedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın 180.000 TL’nin altında olmayan bir bedel ile satışının yapılarak, haline münasip bir ev alabileceği 180.000 TL’nin borçluya bırakılarak, varsa artan paranın hak sahiplerine ödenmesine hükmedilmesine dair mahkeme kararının yerinde olduğundan bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuş borçlunun temyiz dilekçesinin tebliğ üzerine alacaklı banka vekili de katılma yoluyla temyiz talebinde bulunmuştır.
B. Temyiz Sebepleri
B-1- Davacı borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı borçlu vekili, istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususlarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
B-2- Davalı alacaklı banka vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı alacaklı banka vekili, katılma yoluyla temyiz talebinde; haczedilmezlik şikayetine konu taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğundan borçlunun meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş sayılması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İİK’nın 82/1-12. maddesine dayalı meskeniyet şikayetine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İİK’nın 82/12 maddesi
3. Değerlendirme
1.Alacaklı banka vekilinin katılma yoluyla temyiz talebinin incelenmesinde;
5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İİK’nın 364. maddesinin 2. cümlesi göndermesi ile uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 361. maddesi uyarınca; kural olarak istinaf yoluna başvurmayan taraf temyiz yoluna başvuramaz. Ancak hukuki yararının bulunması halinde temyiz yoluna başvurabilecektir. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna başvurabilecektir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesi kararı alacaklı Denizbank A.Ş. vekiline 18.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği halde adı geçen alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesi kararı alacaklı Denizbank A.Ş. yönünden kesinleşmiştir.
O halde, borçlu T……S….nin istinaf başvurusuna ilişkin olarak Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin verdiği karara karşı, aleyhine hüküm de kurulmadığı gözetildiğinde istinaf yoluna başvurmayan alacaklı Denizbank A.Ş. Tarafından temyiz yoluna başvurulamayacağının kabulü gerekir.
Temyiz dilekçesinin reddine,
2-Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre borçlu vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
İİK’nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK’nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihi itibariyle yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir (Dairemizin 30.09.2013 tarih ve 2013/22091 E.-30456 K. sayılı kararı).
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir (Dairemizin 10.12.2015 tarih ve 2015/28857 E.-31140 K. sayılı kararı).
Bu açıklamalar ışığında, İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
Somut olayda, şikayete konu haczin incelenmesinde; haczedilmezlik şikayetine konu taşınmaza 22.02.2016 tarihinde haciz konulduğu, haczin konulduğu tarih itibariyle uygulanması gereken İİK’nın 106. maddesi uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, ancak alacaklının satış isteme süresinin son günü olan 22.02.2017’ye kadar satış talep ettiğine yönelik dosya kapsamında bir bilgi bulunmadığı, buna göre 1 yıllık sürede satış talep edilmediğinden İİK’nın 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki işbu haczin şikayet tarihi olan 21.02.2019 tarihi itibariyle düştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmamaktadır.
Kaldı ki kabule göre, mahkemece hüküm kısmında meskeniyet şikayetinin kabulü ya da reddi yönünde de bir hüküm tesis edilmemesi de doğru bulunmamıştır.
Bu durumda, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.