Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili; davalı Ö. Kardeşler Şirketinin müvekkili bankadan 23/08/2007 tarihli iki sözleşmeye istinaden kredi kullandığını, davalı firmanın anılan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/4926 sayılı dosyasından yasal takip yapıldığını, alacağın tahsil edilemediğini, ancak borçlu şirketin adına kayıtlı bulunan Pendik, Dolayoba Mah.,Çukur Ahlat mevkii, 8691 ada, 2 parsel sayılı, 4.542,00 m² alanlı, bahçeli kargir fabrika nitelikli taşınmazını 24/01/2008 tarih 20488 yevmiye numarası ile D.Ç.’ya, bu şahıs tarafından da 23/06/2010 tarih 9156 yevmiye numarası ile Y. Emlak Müşavirliği İnş. Ve Tic. Ltd. Şti. Satış suretiyle tapuda muvazaalı olarak devredildiğini belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan Y. Emlak Müşavirliği İnş. Ve Tic. Ltd. Şti vekili; müvekkili şirketin taşınmazı borçludan değil, borçlunun satış yaptığı üçüncü şahıs olan D.Ç.’dan gerçek değeri üzerinden satın aldığını, müvekkili şirketin kötü niyetli olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar; davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; tasarrufun iptaline ilişkin bu davanın yasal koşulu olan İİK’nun 277. Maddesinde düzenlenen geçici ya da kesin aciz vesikası yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle temin edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasının koşullarından biri olarak alacaklının elinde kesin (İİK.143) veya geçici (İİK.105/2) aciz belgesinin bulunması gereklidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun haczi kabil malının bulunmaması halinde durumu tespit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir. Mahkemece; geçici ya da kesin aciz vesikası yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle temin edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılır.
Somut olayda,davalı borçlu şirketin tespit edilen adreslerinde 12/02/2009, 22/09/2010, 18/06/2014 ve 19/06/2014 tarihlerinde haciz yapıldığı; haciz tutanaklarında da; borçlu şirketin ve borçlu şirkete ait haczi kabil malın bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. İİK’nun 105/2 maddesine göre haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK’nun 143. maddesindeki aciz belgesi hükmündedir.
Bu durumda borçlu şirketin aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
4. HD. 11.10.2021 T. E: 1973, K: 6522