Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İİK’nun 264/son maddesi; “Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder” hükmünü içermektedir. Bu halde satış isteme süreleri ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü tarihten başlar. 

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A
   Y A R G I T A Y   İ L A M I
ESAS NO : 2022/11183
KARAR NO: 2022/14134
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 07/07/2022
NUMARASI : 2022/517-2022/2288
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair fesih iddiaları ile birlikte, haciz tarihinden itibaren süresinde satış talep edilmediği,  ihaleye konu araç  üzerindeki haczin  düştüğünü  ileri sürerek ihalenin feshini istediği, mahkemece  taşınmazın muhammen bedelin üzerinde ihale edildiğinden zarar unsuru oluşmadığı belirtilerek davanın usulden reddine karar verildiği, borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince;  hacizlerin düştüğü iddiasının  incelemeye alındığını, ihale tarihinden önce düşen hacze dayalı olarak taşınmazın satılması halinde satış bedeli ne olursa olsun borçlunun menfaatinin muhtel olacağı tartışmasız olduğu, fiili haczin 22.06.2020 tarihinde konulduğu, 26.02.2021 tarihinde  satış talebinde bulunulduğu, süresinde satış talebinde bulunulmaması nedeni ile haczin düştüğü ve düşen hacze dayanılarak ihale yapılmasının borçlunun menfaatinin muhtel olduğu   gerekçesiyle istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin kabulüne ihalenin feshine karar verildiği  görülmektedir.
İİK’nun “paraya çevirme” başlığını taşıyan 106. ve devamı maddelerinde taşınır ve taşınmaz malların satış usulü düzenlenmiştir. Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı, taşınır hükmündedir. Aynı Kanun’un 110. maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmü yer almaktadır.
İİK’nun 264/son maddesi; “Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder” hükmünü içermektedir. Bu halde satış isteme süreleri ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü tarihten başlar. 
    İcra takibinin amacı borcun tahsilidir. Yakalama işlemi satış isteme süresini kesmeyeceğinden, İİK’nun 106 ve 110 maddeleri uyarınca haczin düşmemesi için alacaklının yasal sürede satış talep etmesi ve satış avansını yatırması zorunludur. Aksinin kabulü halinde, aracın yakalanamaması ve fiili haczin yapılamaması durumunda, alacaklının kusuru olmaksızın haczin düşmesi ve alacağın tahsilinin gecikmesi sonucu ortaya çıkacaktır ki bu durum icra takibinin amacı ile bağdaşmaz.
Somut olayda borçluya ait menkul (araç) 29.01.2020 tarihinde ihtiyati haciz kararına dayalı olarak haczedildiği, borçluya 04.02.2020 tarihinde  ödeme emri tebliğ edildiği,  ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü bu  tarihten itibaren 6 aylık yasal süre içinde dosyaya 31.03.2020 günü 500,00 TL satış avansı yatırıldığı, devam eden takip işlemleri sırasında alacaklının 23.06.2020 günü satış talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, alacaklı tarafından süresinde satış istenmiş ve avansı da daha evvel yatırılmış olmakla satış talebinin yasal süresinde olması ile haczin  düşmediği anlaşılmıştır
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklı tarafından, 6 aylık yasal sürede masrafı da yatırılmak suretiyle satış  talebinde bulunulduğuna göre bu gerekçe ile ihalenin feshine  karar verilmesi hatalıdır. Bölge Adliye Mahkemesince, diğer istinaf sebeplerinin incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :
 Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 07.07.2022 tarih ve 2022/517 E. – 2022/2288K. sayılı  kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 27/12/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Exit mobile version