Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Kiraz Koyuncu C. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair şikayetlerinin yanı sıra İİK’nun 45. maddesine aykırı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini istediği, İlk Derece Mahkemesince derdest genel haciz yolu ile takibin rehinli takipten daha önce başlatıldığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince genel haciz yolu ile ilamsız takibin mükerrer olduğuna dair iddianın İİK’nun 62. maddesine göre borca itiraz olarak icra müdürlüğüne bildirilebileceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
İİK’nun 45/1. maddesi hükmü uyarınca; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflâs veya haciz yolu ile takip edebilir.
Borçlunun, icra takibinin İİK’nun 45. maddesine aykırı olduğu nedenine dayalı başvurusu, İİK’nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup inceleme mercii icra mahkemesidir. Öte yandan bu husus kamu düzeninden olup İİK’nun 16/2. maddesi uyarınca süreye tabi değildir.
Somut olayda; alacaklı banka tarafından 02.07.2018 tarihinde şikayetçi kredi borçlusu ile dava dışı kefiller hakkında 6220-214307 numaralı KGF kefaletli taksitli ticari kredi borcuna yönelik toplam 2.080.730,05 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı; bu kez 01.08.2018 tarihinde yine 6220-214307 numaralı KGF kefaletli taksitli ticari kredi borcu ile diğer kredi borçlarına yönelik toplam 2.187.199,79 TL alacağın tahsili için şikayetçi kredi borçlusu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
O halde, öncelikle rehne başvurulması gerektiğine dair şikayetin esasının incelenebilmesi için genel haciz yolu ile takibin daha sonra başlatılması gerekmediği gibi, rehinli takip yoluna hiç başvurulmamış olması da sonuca etkili olmadığından, İlk Derece Mahkemesince; genel haciz yoluyla takipte istenen alacağın, ipotekle teminat altına alınan ancak ipotekle karşılanması mümkün olmayan bir alacak olup olmadığının tespiti ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 22.12.2021 tarih ve 2021/958 E. – 2021/3022 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Antalya 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 22.10.2020 tarih 2020/335 esas 2020/545 karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 19.10.2022 T. E: 3021, K: 10610