Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İlamda belirtilen asıl borçlu şirket aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabilecektir ancak ilamda davalı olarak yer almayan şikayetçi acente aleyhine takip yapılması mümkün değilse de asıl borçluya izafeten acente aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabileceğinden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği

İlamda belirtilen asıl borçlu şirket aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabilecektir ancak ilamda davalı olarak yer almayan şikayetçi acente aleyhine takip yapılması mümkün değilse de asıl borçluya izafeten acente aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabileceğinden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-

Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi M. Duyan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte borçlunun icra mahkemesine başvurusunda sair itirazlarının yanı sıra; takip dayanağı ilamda davalı olarak Tek-al Gmbh gösterildiğini, hükmünde bu şirket aleyhine kurulduğunu, buna rağmen icra emrinde borçlu olarak Tek-al Gmbh ve Aydın Yardımcı’nın gösterildiğini ilamda borçlu sıfatı olmadığından icranın geri bırakılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin reddine karar verildiği,borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, şikayetçi borçlu tarafından temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

TTK’nun 105. maddesinin birinci bendi ile “Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir.” Aynı maddenin ikinci bendi ile de “Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.” hükümleri öngörülmüştür. Acente, namına dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir.

Takibe konu İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.03.2004 tarih ve 2000/93E. – 2004/363 K. sayılı kararında davalı olarak Tek- al Gmbh’nin gösterildiği, alacaklı tarafından başlatılan takipte ise borçlu olarak Tek- al Gmbh(A. Yardımcı)’nın gösterildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda ilamda belirtilen asıl borçlu Tek-al Gmbh aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabilecektir ancak ilamda davalı olarak yer almayan şikayetçi acente A. Yardımcı aleyhine takip yapılması mümkün değilse de asıl borçluya izafeten acente A. Yardımcı aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabileceğinden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile; yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2020/1073 E.- 2021/750 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 20/02/2020 tarih ve 2019/339 E. – 2020/121 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi verildi.

12. HD. 09.12.2021 T. E: 4835, K: 11218

Exit mobile version