Son Eklenenler
-
Tenfiz Kararlarının Kesinleşmeden Takibe Konulamayacağı
-
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu Kararlarının kesin olmasına rağmen ‘ilam’ hükmünde olmadığı–
-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca icra edilen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 533’üncü maddesinde düzenlenen temyiz kanun yoluna değil 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 439’uncu maddesi uyarınca iptal davası açılması yoluna başvurulabileceği
-
Tahkim Kanunu gereğince verilen «hakem kararları»nın «ilâm niteliğinde» bulunduğu–
-
HMK kapsamında verilen milli hakem kararlarının verildikleri anda icra edilebildiği, bu kararların kesinleşmesine gerek kalmadan takip başlatılabileceği-
-
Borçlunun, ilam kesinleşmeden ilamın icraya konulamayacağı yönünde bir şikayeti bulunmamasına rağmen, mahkemece, talep aşılıp bu husus değerlendirme konusu yapılarak icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Kaldı ki, takip dayanağı ilam, katılma alacağına ilişkin olup, infazı için kesinleşmesi de gerekmemektedir.
-
İcranın geri bırakılması kararının, ancak lehine tehiri icra kararı tesis edilen borçlu yönünden hüküm ifade ettiği, borcun, tehiri icra kararı için sunulan teminat mektubu ile değil, bu teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ödenmiş sayılacağı
-
İtirazın iptali ilamının, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlayan bir ilam olduğu, itirazın iptali davasını kazanan alacaklının, ilamsız icra takibine devam edilmesini (haciz, satış, paranın ödenmesini) isteyebilmesi için itirazın iptali kararının kesinleşmesinin gerekmediği- İtirazın iptali kararını temyiz eden borçlunun, Yargıtay’dan icranın durdurulmasına karar verilmesini isteyebileceği
-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, dosyada malvarlığı sorgulaması ve haciz talebi olduğu işlem tarihleri dikkate alındığında dosyanın zamanaşımına uğramadığı-
-
İlamda faiz ve faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebilir. Ancak, hükmün infazı için kesinleşmesi gereken hallerde faizin kararın kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması gerekir.