12. Hukuk Dairesi2019 Yılıİlamların İcrasıTehir-i İcra (İİK 36)

İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması sırasında tehiri icra talep edilmesi ve icra müdürlüğüne başvurularak gerekli teminatın yatırılması halinde icra müdürlüğünce Bölge Adliye Mahkemesinden tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesinin gerektiği, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından takibe dayanak ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi durumunda, bu karara karşı temyiz yolunun açık olması ve tehiri icra talepli temyiz dilekçesi verilmesi halinde de, icra müdürlüğünce Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesi gerektiği (Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın Yargıtay 12. HD.’nce giderilmesine dair karar)-

İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması sırasında tehiri icra talep edilmesi ve icra müdürlüğüne başvurularak gerekli teminatın yatırılması halinde icra müdürlüğünce Bölge Adliye Mahkemesinden tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesinin gerektiği, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından takibe dayanak ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi durumunda, bu karara karşı temyiz yolunun açık olması ve tehiri icra talepli temyiz dilekçesi verilmesi halinde de, icra müdürlüğünce Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesi gerektiği (Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın Yargıtay 12. HD.’nce giderilmesine dair karar)-

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİNİN KESİN KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR YARGITAY İLAMI

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu 11/10/2019 tarih ve 2019/18 Esas sayılı başvurusunda; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin benzer olayda verdikleri kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunduğundan bahisle bu uyuşmazlığın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında giderilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21 . Hukuk Dairesi’nin 2017/1959 E.- 2017/2039 K. sayılı dosyasının incelenmesinde;

Şikayetçi tarafından hakkında iş Mahkemesinin ilamına dayanılarak icra takibinde bulunulduğu, takibe dayanak ilama karşı tehir-i icra talepli olarak istinaf yoluna başvurduğu ve dosya borcunu karşılar teminat mektubu sunularak 90 günlük mehil vesikası alındığı, takibe dayanak ilama ilişkin olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu ilam ile istinaf talebinin esastan reddedildiği, istinaf hükmüne dayanılarak davalı-alacaklı vekilince dosyada mevcut teminat mektubunun tazmininin talep edildiği, ancak takibe dayanak kararın miktar itibariyle temyizi kabil bir karar olduğu ve süresi içinde taraflarınca tehir-i icra talepli olarak temyiz yoluna başvurulduğu ve yeniden mehil vesikası talep etmiş olmalarına rağmen İcra Müdürlüğünce taleplerin reddedildiği, red kararının İcra İflas Kanunu’nun 36. maddesine aykırı olduğu ileri sürelerek şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verildiği, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince; İİK’nun 36. maddesinde tehiri icra kararı sonrasında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi halinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan paranın alacaklıya ödeneceği düzenlendiğinden ve takibe konu karara ilişkin olarak istinaf incelemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından başvurunun esastan reddine karar verildiğinden icra müdürlüğü tarafından yapılan işlemin İİK’nın 36. maddesine uygun bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine, “kesin” olarak karar verildiği görülmüştür.

Benzer konuya ilişkin olarak, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2017/3301 E.- 2017/2642 K. sayılı dosyasının incelenmesinde;

Takibe dayanak gösterilen ilama dair istinaf talebinin reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi nedeniyle mehil vesikası talep ettikleri, icra müdürünce bu talebin haksız olarak reddine karar verildiği ileri sürülerek şikayette bulunulduğu ilk derece mahkemesince; şikayetin reddine karar verildiği işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında; İcra İflas Yasasının 36. maddesindeki düzenleme ile 6100 sayılı HMK’nun 350. ve 367. maddesindeki düzenlemenin birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, HMK’da yapılan düzenlemenin İcra İflas Yasasındaki düzenlemeye göre daha yeni tarihi içermesi nedeniyle öncelikle yeni tarihli düzenlemenin dikkate alınmasının zorunluluk olduğu, ayrıca HMK düzenlemesinde istinaf için 350. maddede, temyiz için de 367. maddede ayrı düzenleme bulunduğu dikkate alındığında, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın istinaf edilmesi halinde borçlu tarafın teminat yatırarak İİK. 36. maddeden faydalanabileceği gibi, istinaf mahkemesi tarafından istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararın temyiz yolu açık olması halinde de borçlu tarafın HMK’nun 367. maddesi gereğince de bu karara karşı İİK’nun 36. maddedeki düzenleme içeriğine göre teminat yatırarak icranın geri bırakılmasını isteme hakkının bulunduğu, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 367. maddesine aykırı olduğu ibarelerine yer verilmekle birlikte ilk derece mahkemesi kararının İİK.’nun 363. maddesi gereğince kesin olduğu ve istinaf yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.

Bahsi geçen Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlık, takibe dayanak ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi durumunda, işbu karara karşı temyiz yolunun açık olması halinde icra müdürlüğünce Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İcranın geri bırakılması için verilecek süre(2)” başlıklı 36. maddesinin 1.,5. ve 6. fıkrasında “..İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir.

Bölge adliye mahkemesince başvurunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Yargıtayca hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine mahkemece kesin olarak karar verilir.

Bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtayca hükmün onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre icra dairesince paraya çevrilir. İlâm alacaklısının teminat üzerinde rüçhan hakkı vardır.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; ilâmı istinaf veya temyiz eden borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehin veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise, icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan karar almak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir.

Kanun koyucu bahsi geçen maddenin 5. fıkrasında; istinaf başvurusunun haklı görülmesi halinde veya Yargıtayca hükmün bozulması halinde teminatın iade edilip edilmeyeceğini takdire bağlamıştır.

Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunu esastan reddetmesi halinde teminata konu paranın alacaklıya ödenip ödenmeyeceği, mal veya hakların malın türüne göre icra dairesince paraya çevrilip çevrilmeyeceği hususuna gelince; kanun koyucu maddenin son fıkrasında yer verdiği “veya” ibaresi ile belli bir sıranın takip edilmesi gerektiğini diğer bir ifadeyle ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar nedeniyle yapılan istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi halinde temyiz yoluna başvurulmaması durumunda teminata konu paranın alacaklıya ödeneceğini, mal ve hakların malın türüne göre icra dairesince paraya çevrileceğini; takibe dayanak ilama ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararına karşı temyiz yolunun açık olması ve verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulması halinde ise ancak Yargıtayca kararın onanması durumunda teminata konu olan paranın alacaklıya ödeneceğini, mal ve hakların malın türüne göre icra dairesince paraya çevrileceğini öngörmüştür.

Bu durumda, ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması sırasında tehiri icra talep edilmesi ve icra müdürlüğüne başvurularak gerekli teminatın yatırılması halinde icra müdürlüğünce Bölge Adliye Mahkemesinden tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesinin gerektiği, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından takibe dayanak ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi durumunda, işbu karara karşı temyiz yolunun açık olması ve tehiri icra talepli temyiz dilekçesi verilmesi halinde de icra müdürlüğünce Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesi gerekmekte olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; “Bölge Adliye Mahkemesi tarafından takibe dayanak ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi durumunda, işbu karara karşı temyiz yolunun açık olması ve tehiri icra talepli temyiz dilekçesi verilmesi halinde icra müdürlüğünce Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesi gerektiği” nin kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, oy birliği ile kesin olarak 02/12/2019 tarihinde karar verildi.

12. HD. 02.12.2019 T. HD. E: 12672, K: 17345

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu