Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Nadide S. Bıyıklı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekiline, 150,00 TL temyiz posta gider avansını tebliğ tarihinden itibaren Hukuk Muhakemeleri Kanunun 344. maddesine göre bir haftalık kesin süre içerisinde dosyaya yatırmasını, aksi takdirde temyiz talebinden vazgeçmiş sayılacağına ilişkin muhtıranın 27/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekili tarafından 05.11.2020 tarihli olarak sunulan temyiz dilekçesi ile aynı tarihte, alacaklı kurumun harçtan muaf olması nedeniyle “Gider Avansı adı altında 200,00 TL, ‘nin” yatırıldığı, yine alacaklı tarafından 30.11.2020 tarihinde de 267,80 TL Temyiz Yoluna Başvurma Harcı’nın yatırıldığı, akabinde ise sehven yapılan fazla ödeme nedeni ile alacaklı kurumun harçtan muaf olması nedeni ile sadece Yargıtay Posta ve masraflarının alınıp, kalan bakiye harcın alacaklı kurum hesabına iadesinin dahi talep edildiğinin anlaşıldığı, mahkemece verilen 21.01.2021 tarih ve 2019/2613 E. – 2020/1927 K. sayılı ek karar ile temyiz başvurusunda bulunan davalı vekilinin muhtıra şartlarını yerine getirmediği gerekçesi ile alacaklı vekilince temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, fakat mahkemece alacaklı vekiline gönderilen muhtıradaki masrafların muhtıra ile verilen kesin süreden önce ikmal edilmiş olduğu görülmekle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 21.01.2021 tarih ve 2019/2613 E. – 2020/1927 K. sayılı “temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına” dair ek kararının oybirliğiyle kaldırılmasına karar verilerek, asıl kararın temyiz incelemesine geçildi:
İpotek borçlusu tarafından, maliki olduğu taşınmaz üzerinde tesis edilen ipoteğe ilişkin ipotek bedelinin, ipotek alacaklısının mirasçısız olarak vefatından sonra mirasçı olarak Hazinenin belirlenmesi nedeniyle alacaklı kurum lehine depo edilmesinden sonra, icra müdürlüğünce, alacaklıya muhtıra gönderildiği, ancak ipotek alacaklısının 15 gün içerisinde depo edilen bedeli alıp ipoteği çözmediği, bunun üzerine ipotek borçlusu tarafından ipoteğin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu; mahkemece, istemin kabulüne ipotek kaydının terkinine hükmedildiği, karara karşı ipotek alacaklısı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 153. maddesinde; “İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu icra dairesine müracaatla alacaklısının gaip ve yerleşim yerinin meçhul bulunduğunu veya borcu almaktan ve ipoteği çözmekten imtina ettiğini beyan ederse, icra dairesi onbeş gün içinde daireye gelerek parayı almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder. Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelip de kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde, borçlu borcunu icra dairesine tamamıyla yatırırsa, icra mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, kendisine bu madde şartlarında ihbar çıkarılan ipotek alacaklısı, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması için genel mahkemelerde dava açabilir ve böyle bir dava açtığını belirterek, icra müdürlüğündeki ipoteğin fekki talebine itiraz edebilir. İpotek alacaklısı, böyle bir dava açmadan da, ipoteğin fekki talebi üzerine, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması gerektiği sebebi ile borçlunun yatırdığı parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edebilir. Bu sebep, İİK’nun 153. maddesinde yazılı “kanunen makbul” sebep niteliğindedir.
Somut olayda, ipotek alacaklısı Maliye Hazinesi’nin dosyaya sundukları 16.08.2019 ve 05.11.2020 tarihli dilekçeleri ile, ipoteğin günümüz koşullarına göre uyarlanması gerektiğini, bu doğrultuda yapılacak hesaplamaya göre ipotek bedelinin depo edilebileceği iddiasıyla, depo edilen ipotek bedeline itiraz ettikleri, bu durumda, ihtilafın çözümlenmesi yargılama yapılmasını zorunlu hale getirdiğinden, ipoteğin fekki anılan madde kapsamında talep edilemez.
O halde ilk derece mahkemesince, istemin açıklanan nedenlerle yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddi gerekirken, kabul edilerek, icra müdürlüğünce tespit edilen bedelin depo edilmesi nedeniyle ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 23.09.2020 tarih ve 2019/2613 E. – 2020/1927 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 16.07.2019 tarih ve 2019/492 E. – 2019/445 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 15/09/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.
12. HD. 15.09.2021 T. E: 3567, K: 7477