Haciz&MuhafazaYargıtay Kararları

Kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulamayacağı

Kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulamayacağı- Avukatın müvekkilleri adına mahkeme ve icra dairelerince para yatırılmak üzere açılmış UYAP’a tanımlı olan bir hesaba haciz konulması halinde, anılan hesapta mahkemeler ve icra dairelerince davacının müvekkilleri adına yatırılan paraların yanında, davacının şahsına ait vekalet ücretleri ve bizzat yatırılan paraların da bulunabileceği dikkate alınması gerektiği- Haczedilmezlik için “fiilen mesleği için kullanılma” koşulunun varlığı aranarak, avukatın mesleğinde kullandığı bir hesabın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile mümkün olduğundan, haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralar karıştırılmak suretiyle bir havuz hesabı oluşturulmuşsa bunun haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerektiği-

Dava, haczin kaldırılması istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm verilmiştir.

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

I-İSTEM:

Davacı vekili, davacının UYAP sistemi üzerinde kayıtlı, içerisinde tamamen müvekkillerine ait paraların bulunduğu banka hesabı üzerine konulan haczin ve blokenin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II-CEVAP:

Davalı Kurum vekili; davanın reddi gereğini savunmuştur.

III-MAHKEME KARARI:

A-İLK DERECE MAHKEME KARARI

Mahkemece,

” Açılan davanın KABULÜ ile,

1-)Davacının TR……….8 Iban no.lu Vakıfbank Avukatlık Hesabına davalı Kurum tarafından konulan haciz ve blokenin KALDIRILMASINA,” şeklinde karar verilmiştir.

B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece, dosya kapsamı, mevcut delil durumu çerçevesinde yapılan inceleme sonucu ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.

IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:

Davalı kurum vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:

Dava, davacının Vakıflar Bankası nezdinde bulunan ve avukatlık mesleği gereği müvekkillerinin adına yatırılan paraların bulunduğu, mesleği sebebiyle gerçekleşen ödemelerin yapıldığı banka hesabına konulan e-haciz işlemi ile blokenin kaldırılması istemine ilişkindir.

Somut olayda, davalı Kurumun davacıya ait olduğu iddia edilen bina inşaatı ile … Geri Kazanım Sis. San. ve Tic. A.Ş. isimli işyerinin süresi içinde ödenmeyen prim, işssizlik sigortası primi ve damga vergisi borçlarından ötürü davacının UYAP sistemi üzerinde kayıtlı olan banka hesabına e-haciz uygulandığı, mahkemece, dava konusu banka hesabının avukatlık mesleği icra edilirken her avukatın zorunlu olarak açması ve UYAP sistemine kaydetmesi gereken bir banka hesabı olması, davalı Kurumca hesapta bulunan paranın kaynağı ve kime ait olduğu konusunda ayrım yapılmaksızın haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı bulunması gerekçesiyle başkaca hiçbir araştırma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

1- 6183 sayılı Kanun’un “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.

Diğer taraftan 6183 sayılı Kanun’un 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.

Mahkemece, öncelikle davacının adına borç çıkartılan bina inşaatı ile şirketin sahibi olup olmadığı, oradaki hukuki durumunun ne olduğu, borca konu işlemlerden mesul tutulup tutulamayacağı, söz konusu borçlara ilişkin davacıya usulüne uygun ödeme emirlerinin tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise buna ilişkin evrakların ikmal edilmesi ile kesinleşip kesinleşmedikleri hususlarının araştırılması gerekmekte olup, varsa tebliğ edilmeyenler yönünden kesinleşmede söz konusu olmayacağından, kesinleşmeyen ödeme emirleri miktarınca haczin yersiz olduğunun gözetilmesi gerekmektedir.

2- Davacı tarafından ileri sürülen haczedilmezlik itirazına gelince, olayda, üzerine haciz konulan banka hesabının, serbest avukat olarak çalışan davacının Adalet Bakanlığı’nın 04.01.2013 tarih ve 2013/21 sayılı yazıları gereği, müvekkilleri adına Mahkemelerce ve İcra Dairelerince para yatırılmak üzere açılmış UYAP’a tanımlı olan bir hesap olduğu tartışmasız ise de; anılan hesapta Mahkemeler ve İcra Dairelerince davacının müvekkilleri adına yatırılan paraların yanında, davacının şahsına ait vekalet ücretleri ve bizzat yatırılan paraların da bulunabileceği dikkate alınmalı, haczedilmezlik için “fiilen mesleği için kullanılma” koşulunun varlığı aranmalı, avukatın mesleğinde kullandığı bir hesabın haczedilmezliğinin ancak fiili durumunun tespiti ile mümkün olduğu, bu konuda ispat yükünün ise davacıda olduğu, bir diğer anlatımla, haczedilen hesabın mesleğinden kaynaklı harcamalar için kullanıldığını davacının ispatlaması gerektiği, haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralar karıştırılmak suretiyle bir havuz hesabı oluşturulmuşsa bu durumun iyi niyetle bağdaşmayacağı, böyle bir davranışın AİHM’nin AİHS’nin 6 § 1. ve Ek 1 no’lu Protokol’ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunduğundan hukuk düzenince korunamayacağı, şahıslar tarafından haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması halinin haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak Mahkemece, haciz konulan hesap ekstreleri getirtilip yapılan harcamaların niteliğine bakılması ile hesapta bulunan paraların davacının müvekkillerine ait olduğu iddiasını ispat etmesi için kendisine imkan verilerek elde edilen sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken kurumca uygulanan haciz işlemi nedeniyle serbest avukat olarak çalışan davacının, UYAP’a tanımlı olduğu anlaşılan hesabına yatırılan paralara yönelik hiçbir ayrıştırma ve araştırma yapılmaksızın, davacının banka hesabına doğrudan uygulanan dava konusu e-haciz işleminin kaldırılmasında hukuki isabet görülmemiştir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

10. HD. 28.09.2020 T. E: 930, K: 4980

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu