Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Kanun koyucu Harçlar Kanunu'na göre daha özel nitelikte bulunan İİK'ya eklemiş olduğu madde ile açıkça harcın yarısının dava açılırken yatırılmasının zorunlu olduğunu belirtmiş olup burada harcın yatırılması "talepte bulunmanın" koşuludur. Bu harcı yatırmayan 3. kişilerin talepte bulunma hakkı olmadığı için kendilerine mahkemece tekrar süre verilmesi de gerekli değildir. 

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A
   Y A R G I T A Y   İ L A M I
ESAS NO : 2024/4023
KARAR NO: 2024/6483
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 13.03.2024
NUMARASI : 2024/355-2024/826
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi vekili Gaziosmanpaşa İcra Dairesinin 2022/2587 Talimat sayılı icra dosyası üzerinden yapılan kıymet takdirinin malların değerinin çok altında yapılması sebebiyle İstanbul 1. İflas Müdürlüğü’nden satışın durdurulması talep edildiğini ve bu talebin haksız bir şekilde reddolunduğunu, bunun üzerine şikayet yoluna başvurulmuşsa da satışın durdurulması yönündeki tedbir taleplerinin reddolduğunu, hatalı ve usulsüz işlemler silsilesinin sonucunda malların satışı, değerinin oldukça altında adeta komik bir fiyata 31.10.2023 tarihinde ihale yapılması ile ihale süresi geçtikten sonra yapılmış faal büyük bir hastanenin a’dan z’ye tüm cihazları mahkemece uzman bilirkişi heyetin tespit edilmiş değerlerinin altıda birine ihale edilerek zarara yol açıldığını iddia ederek takip dosyası üzerinden usulsüzce gerçekleştirilen ihalenin feshine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince ” …. davacı Azmi Ofluoğlu tarafından ihalenin feshi talep edilmiş olup, adı geçen şahıs takibin taraflarından olmadığı gibi, takip dayanağı kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olmasının ipotekli takipte kendisine borçlu sıfatı kazandırmayacağı tabii olmakla birlikte, tapu sicilindeki ilgililerden yada ihaleye pey sürmek suretiyle iştirak edenlerden de olmadığından, İİK’nın 134/2. maddesi gereğince, kendi adına bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince;
“7343 sayılı Yasa ile değişik İİK’nın 134/5 maddesi gereğince usulden ret kararının dosya üzerinden verilebileceği, buna göre mahkemece yapılan incelemede 2004 sayılı İİK’nın 7343 sayılı Yasa ile değişik 134/2. maddesi uyarınca davacının, ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığı (aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı) gerekçesi ile şikayetin usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Bununla birlikte, 7343 sayılı kanunun 27/5. maddesi ile İİK134. maddesinde yapılan değişiklik ile ihalenin feshi talebinde “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler” teminat yatırmakla yükümlü kılınmıştır.
30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı Yasa’nın 34. maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı tarifenin “(A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve İlam Harcı” başlıklı fıkrasının “1. Nispi harç” başlıklı bendinin, (f) alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
“g) 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 134 üncü maddesi kapsamında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce ihalenin feshinin talep edilmesi hâlinde ihale bedeli üzerinden binde 68,31 (Bu harcın yarısı talepte bulunurken peşin olarak yatırılmak zorundadır. Talebin kabulü hâlinde bu harç başka bir kimseye yüklenmez ve istem hâlinde iade edilir. Talebin reddi hâlinde ise alınan harç ihalenin feshini isteyene iade edilmez ve harcın kalan kısmı ihalenin feshini isteyenden tahsil edilir.)”
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Noksan tespit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi” başlıklı 30. maddesi “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409 uncu ( HMK md.150 ) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.
492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, ihalenin feshi talebinde bulunan davacı İİK 134/2. maddesinde belirtilen sınırlı sayıdaki kişilerden olmayıp yukarıdaki düzenlemeler uyarınca İİK 134/3 ve 134/4 maddeleri uyarınca satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi taleplerinde nispi harcın yarısının dava açarken ödenmesi zorunludur.
Kanun koyucu kötü niyetli olarak dava açan ve ihale sürecini uzatan kişilerin bu yöndeki davranışlarına engel olmak maksadıyla bu değişiklikleri getirmiş olup, 7343 sayılı Kanun’un 27/5. maddesi ile değişik İİK 134. maddesinde Harçlar Kanunu’na yapılmış herhangi bir atıf bulunmadığı gibi Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı tarifenin “(A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı fıkrasının “1. Nispi harç” başlıklı bendinin, (f) alt bendinden sonra gelmek üzere eklenen (g) bendinde de genel düzenlemeden tamamen farklı bir düzenleme yapılarak alınması gerekli harcın matrahının ihale bedeli kadar olduğu ve oranı tereddüte yer vermeyecek açıklıkta düzenlenmiştir. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan ve harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesini gerektiren “dava değerinin bildirilen kadar olmaması” gibi bir durumun bulunması mümkün olmadığından dava açma sıfatı bulunmayan davacıya harcı yatırması için tekrar süre verilmesine de gerek görülmemiştir.
Kanun koyucu Harçlar Kanunu’na göre daha özel nitelikte bulunan İİK’ya eklemiş olduğu madde ile açıkça harcın yarısının dava açılırken yatırılmasının zorunlu olduğunu belirtmiş olup burada harcın yatırılması “talepte bulunmanın” koşuludur. Bu harcı yatırmayan 3. kişilerin talepte bulunma hakkı olmadığı için kendilerine mahkemece tekrar süre verilmesi de gerekli değildir. 
492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi ile düzenlenen “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü de bu düzenlemeyi destekler nitelikte olup talepte bulunurken zorunlu olarak yatırılması gereken harcı yatırmayan kimselerin taleplerinin mahkeme tarafından hiç incelenmeyerek reddedilmesi gerekir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi genel hükümlere göre açılan davalarda uygulanacak bir hüküm olup, ihalenin feshi, niteliği itibariyle dava değil şikayettir. Harç yatırma zorunluluğunun getirilmesi bu niteliği değiştirmez. İİK’nın 18. maddesi gereğince şikayetlerde basit yargılama usulü uygulanır ve taraflar gelmese bile hakim gerekli kararı verir.
Kaldı ki 7343 sayılı Kanun’un 27/5. maddesi ile değişik İİK’nın 134/5. maddesinde “İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren 20 gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir.Ancak ihalenin feshi talebinin usulden reddi gereken hallerde duruşma yapılmadan da karar verilebilir” şeklindeki düzenleme nedeni ile ihalenin feshi dava dosyasının HMK’nın 150. madde hükmü gereği işlemden kaldırılması ve sonrasında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi kanunen mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde; Kanun koyucu tarafından, 7343 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile İİK’da yapılan değişiklik ile uygulamada pek çok şikayete neden olan ihale ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen ihalenin feshi davası açarak ihale sürecini uzatan ve olaya göre alacaklı, borçlu ve diğer ilgililerin zarar görmesine neden olan kimselerin dava açmasının engellenmesi ve ihale sürecinin bir an önce sonuçlandırılarak tamamlanması amaçlanmış olup, kanun maddesinin farklı uygulanması halinde kötü niyetli 3. kişilerin açtıkları dava süreci eskisine göre daha da uzayacak, kötü niyetli şekilde açılan bu davalar ile sağlanmak istenilen amaç mahkemeler eli ile sağlanacak ve yapılan yasal düzenlemenin tam tersine bir sonuç elde edilerek, hiçbir şekilde davacı sıfatı olmayan şahısların iradesine ve keyfine bırakılmış bir ihale sürecine neden olunacaktır.
Dava açma hakkı bulunmayan kişilere getirilen nispi harç yatırma ve bunun yarısını dava açarken ödeme zorunluluğu, ihaleyle ilgisi olmayan kötüniyetli kişilerin ihale sürecini uzatmalarını engellemek amacıyla getirilmiş bir düzenleme olup belirtilen harcın, yargılama aşamasında ödenmesi için herhangi bir şekilde süre vermeye gerek yoktur.
Aynı şekilde 7343 sayılı Kanun’un 27/5. maddesi ile İİK’nın 134. maddesinde yapılan değişiklik ile ihalenin feshi talebinde “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler” teminat yatırmakla yükümlü kılınmış olup maddede düzenlenen bu teminatın da ihale bedelinin yüzde beşi oranında olacağı ve talepte bulunulurken gösterilmesinin zorunlu olduğu çok açık şekilde düzenlenmiştir. Kanun koyucu bu maddede de yine HMK’ya herhangi bir atıf yapmamış olup, ön şart şeklinde düzenlenen ve hakim kararına ihtiyaç duymayan, talepte bulunulurken gösterilmek zorunda olunan bu teminatın HMK’da düzenlenen teminat gibi sonradan tamamlanması mümkün olan bir teminat olduğunu iddia etmek de olanaklı değildir.
Tüm dosya kapsamına göre; İstanbul 1.İflas Müdürlüğünün 2023/7 iflas dosyasından yazılan talimat doğrultusunda Müflis V… Hastaneleri Sağlık Yatırım A.Ş.’ye ait menkullerin Gaziosmanpaşa İcra Müdürlüğünün 2022/2587 Talimat sayılı dosyasında 31.10.2023 tarihinde satışının yapıldığı, davacı Azmi Ofluoğlu vekili tarafından ihalenin feshi istemiyle dava açıldığı, istinafa konu mahkeme kararı gerekçesinde de belirtildiği üzere; ihalenin feshini isteyen davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, açıklanan nedenlerle, aktif husumet ehliyeti bulunmayan davacı yönünden teminatsız ve maktu harç ile açılan eldeki şikayet hakkında verilen mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine ” karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İhalenin feshini isteyen davacının İİK’nın 7343 sayılı Kanun ile değ. 134. maddesindeki istisna taraflar dışında kalan kişilerden olup, dava açarken nispi harç ve teminat yatırmakla yükümlü olduğu tartışmasızdır.
Dosyada öncelikli sorun ” İİK’nın 7343 sayılı Kanun ile değ. 134. maddesindeki istisna taraflar dışında yatırılması gereken nispi harç ve teminatın niteliği ve buna bağlı olarak HMK’nın 114. maddesinde belirtilen dava şartı olup, olmadığı ve nispi harç ile teminatın tamamlatılma usulüdür.”
İcra takibi sırasında, 2004 sayılı İİK’na göre yapılan ihalenin feshine ilişkin hususlar Kanunun 134 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İhalenin feshi davaları daha önce başvuranın kim olduğuna bakılmaksızın maktu harca tabi iken 2004 sayılı İİK’nın 134. maddesinde değişiklik yapan ve 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı kanunun 27/4. maddesi ile ihalenin feshi davasını “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerin” açması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabii kılınmıştır.
Ayrıca ihalenin feshi talebinde 7343 sayılı kanunun 27/5. maddesi ile davayı “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler” teminat yatırmakla yükümlü kılınmıştır.
 Dosyadaki bilgi ve belgelerden ihalenin feshini isteyen şikayetçinin İİK’nın değ. 134. maddesindeki satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerden olduğu ve davanın nispi harca ve teminata tabii bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargı harçları, 492 sayılı Harçlar Kanunda düzenlenmiş olup, dava açarken harçtan muaf olanlar dışındaki davacının harç yatırması zorunluluğu, HMK’nın 114. maddesinde belirtilen dava şartlarından değildir.
Dava harçları özel kanun ile düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin karar gerekçesinde “…karar gerekçesindeki yorum ile harcın, yargılama aşamasında ödenmesi için herhangi bir şekilde süre vermeye gerek yoktur.” görüşüne yer verilmiş ise de, Açık kanun hükmü ile düzenlenen bir hususun yorumu söz konusu olamaz.
492 sayılı Kanunun “Noksan tespit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi” başlıklı 30. maddesi “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu (HMK md. 150) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.
” hükmünü içermektedir.
HMK’ya göre bir şartın tamamlatılması, mahkeme tarafından ilgilisine usulüne uygun şekilde süre verilmesi halinde mümkündür. Süre verilmemesi adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Verilecek süre yasal düzenlemeye uygun değil ise hukuki sonuç doğurmaz.
İİK’nın 7343 sayılı kanunun 27. maddesi ile değişik 134. maddesi bu yasal düzenlemelere göre değerlendirildiğinde;
İhalenin feshi talebinin 30.11.2021 tarihinden sonra, kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kalan gerçek yada tüzel kişiler tarafından yapılması halinde ihale bedeli  üzerinden nispi harca tabi olduğu ve nispi harcın yarısının peşin yatırılacağı tartışmasızdır.
Aynı şekilde ihale bedelinin %5’i oranında teminat yatırılması da şarttır.
Yukarıda da açıklandığı üzere dava açılırken alınması gereken harç, dava harcı olup, Harçlar Kanuna göre dava açılırken alınır.
Noksan yatırılmış ise Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde belirtilen usul ile tamamlatılır. Harç tamamlanmaz ise yaptırımı da yine aynı maddede düzenlenmiştir.
%5 teminat ise yine harç gibi dava açılırken yatırılmalıdır.
Teminat, HMK’nın 114/2. maddesi kapsamında dava şartıdır. Dava açılırken yatırılmayan teminatın tamamlanması için (harcı tamamlanmayan davaya devam edilemeyeceğinden) öncelikle harç tamamlatılmalı, sonra teminatın yatırılması için davacıya HMK’nın 115. maddesinde belirtilen dava şartlarının tamamlatılmasına ilişkin usule göre süre verilmelidir.
Harcın yatırılmamasının yaptırımı, “…davanın açılmamış sayılması,” harç yatırılmakla birlikte teminatın yatırılmamasının yaptırımı ise “…davanın dava şartı noksanlığından usulden reddidir.”
Açılmamış sayılma ve usulden ret kararlarının hukuki sonuçlarının farklı olduğu izahtan varestedir.
İlk Derece Mahkemesince İİK’nın 134. maddesinde belirtilen ilgililerden olmayan davacının açtığı davada nispi harç ve teminat yatırtmaya yönelik olarak 492 sayılı Harçlar Kanununun 30 vd. maddeleri ile HMK’nın 114 ve 115. maddelerinin değerlendirilmemesi hatalıdır.
Nispi harç ve teminat hususunu gerekçede değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesinin “…süre verilmesine gerek yoktur.” şeklindeki gerekçesi yerinde olmayıp, Harçlar Kanunun 30. maddesine aykırıdır. Süre verilmemesi adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Ayrıca İİK’nın değ. 134. maddesindeki ilgisiz kişilerden alınacak teminat da HMK’nın 84. maddesindeki “yargılama giderlerine” yönelik teminat olmayıp, HMK’nın 114/2. maddesindeki dava şartı niteliğindeki teminattır.
Yukarıda da belirtildiği üzere harcı yatırılmayan/tamamlanmayan davaya devam edilemez, harç yatırılmadan/tamamlanmadan hiç bir usulü işlem yapılamaz.
Bu nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince öncelikle davacıya nispi harcı yatırması için Harçlar Kanunu’nun 30. maddesine uygun şekilde süre verilmesi, harç tamamlanır ise teminata ilişkin işlem yapılması, harç yatırılmaz ise Harçlar Kanunu’nun 30. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak karar verilmesi gerekirken bu hususlar hiç değerlendirilmeden karar verilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de; İİK’nın 134. maddesine 7343 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen 3. ek fıkra uyarınca ilgisiz kişinin/kişilerin davasının reddi halinde para cezasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de isabetsizdir.
SONUÇ :
Yukarıda yazılı nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 13.03.2024 tarih ve 2024/355 E. 2024/826 K. sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
Gaziosmanpaşa 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 14.12.2023 tarih ve 2023/783 E. 2023/813 K. sayılı kararının re’sen BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetçinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla ile karar verildi.
Exit mobile version