Katkı payı alacağına ilişkin davalarda, taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceği, bu nedenle taşınmazın aynı ile ilgili hüküm verilemeyeceği, bu haliyle alacak ilamı olup kesinleşmesine gerek olmadığı, katkı payı alacağına ilişkin davalar da Medeni Kanun’un 227 ve devamı maddelerine dayalı katkı payı alacağına ilişkin olup, bu nevi ilamların konu olarak anılan Kanunun “Aile Hukuku” kitabında yer alsa da, tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer’i niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlar olduğu, bu nitelikleri itibariyle de katkı payı alacağına ilişkin ilamlar ile bu ilamların fer’i niteliğindeki ilamın, vekalet ücreti ve yargılama giderinin diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmalarının mümkün olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Göknur Tosun Kayacı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, icra takibinin dayanağını teşkil eden ilamın aile hukukuna ilişkin olup kesinleşmeden icraya konulamayacağını, ilamda faiz alacağına ilişkin bir husus da bulunmadığını ileri sürerek ilama aykırı icra emrinin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne ve takibin iptaline karar verildiği, alacaklı tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 04.10.2017 tarih ve 2017/1211 E.-2017/1441 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken HUMK’nun 443/1(HMK. 367/1 m.) maddesi gereğince, temyiz kararın icrasını durdurmaz. Yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemez. Bu kuralın istisnaları da yine yasalarda düzenlenmiştir.
1-Taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar (HUMK.443/4 m.),
2-Mahkümiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımları,(5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 4. maddesi),
3-Kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı),
4-Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar (İİK 72. Madde),
5-Yabancı Mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar (MÖHUK. 41/2),
6-Sayıştay Kararları (832 sayılı Sayıştay Kanunu 64. Madde),
7-İdare aleyhine açılan haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar (2577 sayılı İYUK 28/1),
Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi’nin 2012/758 Esas, 2016/925 Karar sayılı 15.12.2016 karar tarihli ilamı, mal rejimi davasından kaynaklı katkı payı alacağına ilişkindir. Bu tür davalarda 07.10.1953 tarih 8/7 sayılı İBK uyarınca taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemez, bu nedenle taşınmazın aynı ile ilgili hüküm verilemez. Nitekim takip dayanağı ilamda da 123.976,00 TL katkı payı alacağının tahsiline karar verilmiştir. Bu haliyle alacak ilamı olup kesinleşmesine gerek yoktur. Bundan ayrı katkı payı alacağına ilişkin davalar da Medeni Kanun’un 227 ve devamı maddelerine dayalı katkı payı alacağına ilişkin olup, bu nevi ilamlar konu olarak anılan Kanunun “Aile Hukuku” kitabında yer alsa da, tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer’i niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de katkı payı alacağına ilişkin ilamlar ile bu ilamların fer’i niteliğindeki ilam vekalet ücreti ve yargılama giderinin diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle takip dayanağı ilamın takibe konulması için kesinleşmesine gerek olmaması nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 04.10.2017 tarih ve 2017/1211 E.-2017/1441 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 15/05/2017 tarih ve 2017/536 E.-2017/516 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 29/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.
12. HD. 29.05.2019 T. E: 2018/7812, K: 9512