Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

KDV ve damga vergisine ilişkin şikayetin, icra müdürlüğünün tesis ettiği bir işlemden kaynaklandığı, mahkemece incelemenin, icra dosyasından yapılarak anılan işlemin kanuna uygun olup olmadığı hususunda karar verileceği vurgulanarak uyuşmazlığın adli yargılamanın bir parçasını oluşturduğundan adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2014/6071
KARAR NO : 2014/9046

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kahramanmaraş İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2013
NUMARASI : 2013/727-2013/689

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayet konusu yapılan miktar karar tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK.nun 363.maddesinde öngörülen temyiz sınırının üzerinde olduğundan, hükmün temyizinin kabil olduğu anlaşılmakla Kahramanmaraş İcra Mahkemesinin 16/12/2013 tarih ve 2013/727 E.-689 K. sayılı, temyiz talebinin reddine dair ek kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verildi. Kararın temyiz incelenmesine geçildi.
488 Sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasında; damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisinin kişilerce ödeneceği açıklandıktan sonra, 8’inci maddesinde de, bu kanunda yazılı resmi daireden maksadın, genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köyler olduğu vurgulanmıştır. Bu Kanuna ekli, damga vergisinden istisna edilen kağıtlara ilişkin (2) sayılı tablonun kurumlarla ilgili kağıtları düzenleyen V’inci fıkrasında, bazı resmi kurumlara vergi muafiyeti tanınması da, yukarıda yer alan 488 Sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca resmi dairelerin de damga vergisi mükellefi olduğunu göstermektedir. Aynı Kanunun; “.. resmi dairelerin mecburiyeti” başlığını taşıyan 26. maddesinde ise; “resmi dairelerin ilgili memurları, kendilerine ibraz edilen kağıtların damga vergisini aramaya ve vergisi hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları bir tutanakla tespit etmeye ve bunların tutanağını düzenlemek üzere vergi dairesine göndermeye mecburdurlar” düzenlemesine yer verilmiştir.
Her ne kadar Dairemizin önceki içtihatlarında, KDV ve damga vergisinin tarh ve tahakkuk işlemleri, anılan verginin mükellefi sıfatı ile yapılmakta olduğundan, bu işlemlerden doğan ihtilafların çözüm yerinin vergi mahkemeleri olduğu belirtilmiş ise de; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 11.03.2013 tarih ve 2012/182 Esas 2013/321 Karar sayılı ilamında özetle; KDV ve damga vergisine ilişkin şikayetin, icra müdürlüğünün tesis ettiği bir işlemden kaynaklandığı, mahkemece incelemenin, icra dosyasından yapılarak anılan işlemin kanuna uygun olup olmadığı hususunda karar verileceği vurgulanarak uyuşmazlığın adli yargılamanın bir parçasını oluşturduğundan adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, KDV ve damga vergisine ilişkin işlemin kaynağı, icra müdürlüğünce tesis edilen ihaleye ilişkin olduğundan, işlemin yasaya uygun olup olmadığı ancak şikayet yoluyla icra mahkemesince denetlenebilir. Bu açıklamalar ışığında;
İİK.nun 16. maddesi gereğince icra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemler hakkında kanuna aykırı olmasından veya olaya uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir.
Somut olayda; uyuşmazlık, Kahramanmaraş İcra Müdürlüğü’ nün 2013/6275 Esas sayılı dosyasında başlatılan takip nedeniyle, icra müdürlüğünün, kefalet, rehin, teminat ile temin edilmiş senetler yönünden kefil olan borçlulara ödeme emri gönderilebilmesi için her bir borçlu yönünden ayrı ayrı binde 9,48 damga vergisi alınmasına dair icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına ilişkin olup icra memurunun işlemine yönelik şikayet niteliğinde olduğundan uyuşmazlık icra mahkemesinde çözülmelidir.
O halde mahkemece, şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yargı yolu nedeniyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version