Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili, kira alacağının tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun borca itiraz ettiğini belirterek itirazın kaldırılmasına ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının sözleşmede kararlaştırılan 250 TL aylık kira bedelini takip konusu aylarda davacıya ödediğini iddia etmekle ödeme iddiasını ispat etmesi gerektiği ve bu bağlamda dosya kapsamına sunduğu PTT dekontlarının incelenmesinde, takip konusu kasım aralık ve ocak aylarından kasım ve aralık aylarında ödeme yapıldığına dair herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı, ocak ayına ilişkin 250 TL’lik ödemenin davacı tarafça kabul edildiği, davacının aylık kira bedelinin 2000 TL olduğuna dair iddiasını yazılı belge ile ispat edemediği ve davalının da takip konusu kasım ve aralık aylarına ilişkin sözleşmeye göre toplam 500 TL kira bedelini ödediğini yasal deliller ile ispat edemediği gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile davalının 500,00 TL’lik alacağa vaki itirazın kaldırılması ile takibin bu miktar üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 100,00 TL’lik icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının dava konusu kiralanandan tahliyesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalının tahliyeye yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı alacaklı, 01.11.2015 başlangıç tarihli sözlü kira akdine dayanarak 16.02.2016 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile aylık 2.000,00 TL’den 2015 yılı K., Aralık ve 2016 yılı Ocak ayları kira alacağı 6.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiştir. Ödeme emri borçlu kiracıya 19.02.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz etmiştir. Borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verilmiştir. Davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK’nun 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 17.03.2016 tarihinde açılmıştır. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamaz. Bu durumda mahkemece tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının alacağa yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte yazılı nedenle davalının tahliyeye ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’nın 428 ve İİK’nın 366.maddesi uyarınca kararın tahliyeye hasren BOZULMASINA, taraflarca İİK’nın 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 26.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. HD. 26.04.2018 T. E:2017/5592, K:11707