6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 vd. maddeleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonuniik.304. tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, ” Konkordato Komiserinin iltihak süresi sonunda sunduğu 27.01.2021 tarihli nihai gerekçeli raporda özetle; borçlu şirketin alacaklılar toplantısında 2021 yılında borcun %40’lık kısmının Temmuz ayının 10’undan başlamak ve her ayın 10’unda olmak üzere 6 eşit taksitle, 2022 yılında borcun %40’lık kısmının her ayın 10’unda olmak üzere 12 eşit taksitle, 2023 yılında borcun %20’lik kısmının her ayın 10’unda olmak üzere 12 eşit taksitle olmak üzere ödeme planı sunduğu, alacaklılara ait adi alacaklardan kaynaklanan konkordatoya tabi borcun toplam 16 alacaklı ve bu alacaklıların toplam 28.597.784,59 TL alacak tutarından oluştuğu, şirketin rehinli borcunun bulunmadığı, alacaklılar toplantısına katılarak oy kullanan 2 alacaklı olduğu, 7 günlük iltihak süresi içerisinde başvurarak oy kullanan herhangi bir alacaklının olmadığı, alacaklılardan 1 adet alacaklının konkordato projesine kabul yönünde oy kullandığı, kabul oyu kullanılan alacak tutarının 54.807,41 TL olduğu, alacaklı sayısı itibariyle kabul oyu oranının %6,25, alacak tutarı itibariyle kabul oyu oranının %0,19 olduğu, kullanılan kabul oyları itibariyle konkordato projesinin kabulü için yeterli çoğunluğun sağlanamadığı, şirketin marka değerlerinin de dikkate alınması neticesinde rayiç değer bilançoları üzerinden borca batık olmadığı yönünde görüş ve kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. Konkordato komiser heyetinin tasdik şartlarına ilişkin 27.01.2021 tarihli nihai gerekçeli raporunu sunması sonrasında mahkememizce bilirkişiler …, … ve … görevlendirilerek davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığı ve tasdik koşullarının oluşup oluşmadığı konularında inceleme yapılmak suretiyle rapor tanzim edilmesinin istendiği, bilirkişilerin 03.03.2021 tarihli raporu ibraz ettiği, raporda, borçlu şirketin 13.01.2021 tarihinde gerçekleştirilen Adi Alacaklılar Toplantısında konkordatoya tabi adi alacaklılar toplam 16 kişi/firma olup, bu kişilerin nisaba mesnet eden alacak tutarının 28.597.784,59 TL olduğu, konkordatoya tabi adi alacaklılardan 1 firmanın kabul oyu kullandığı ve nisaba mesnet teşkil eden alacak tutarının 54.807,40 TL olduğu, dolayısıyla İİK. 302. madde gereği konkordatonun kabulü için gerekli çoğunluğun sağlanamadığı, borçlu şirketin 31.12.2020 tarihli rayiç değerli özkaynaklarının (-)12.480.643,22 TL hesaplandığı ve şirketin borca batık durumda olduğu, 26.12.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Ticaret Bakanlığı tebliğine göre borçlu şirket yönünden borca batıklık hesaplamasında 2.626.227,48 TL’nin negatif olarak dikkate alınması neticesinde de, borçlu şirketin özkaynakları (-) 12.480.643,22 TL – (+) 2.626.227,48 TL = (-) 9.854.415,74 TL olmakla, bu hesaplama şekline göre de şirketin borca batık durumda olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. Mahkememizin 04.03.2021 tarihli duruşmasında verilen ara karar ile komiser heyeti raporu ile bilirkişi heyeti raporu arasında borca batıklık konusunda çelişki bulunduğundan, çelişkinin giderilmesi ve davacı şirket merkezinde yerinde inceleme yapılmak güncel rayiç değer bilançosu çıkartılmak suretiyle borca batık olup olmadığı konusunda rapor düzenlenmesi için dosyanın önceki bilirkişilerden farklı bir YMM, bir Marka değerlendirme uzmanı ve bir makine mühendisi bilirkişiye tevdine karar verilerek, rapor tanzimi ve inceleme yapılması gerektiği, ayrıca İİK. 304. maddesi kapsamında tasdik kararının kesin mühlet içerisinde verilmesi zorunlu olduğundan ve buna karşılık İİK m.304 kapsamında 08/03/2021 tarihi itibariyle uzatılan sürenin sona ereceği anlaşılmakla İİK m.304 kapsamında kesin mühlet süresinin 08/03/2021 tarihinden başlamak üzere 17 gün uzatılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bilirkişiler …, … ve …’ın ibraz ettiği 17.03.2021 tarihli raporda, borçlu şirketin 31.12.2020 tarihli rayiç değer bilançosuna göre varlıklarının 18.656.252,54 TL, borçlarının 22.112.141,92 TL, özkaynaklarının (-) 3.455.889,38 TL olarak hesaplandığı ve bu kapsamda borçlu şirketin borca batık durumda olduğu, Ticaret Bakanlığının 26.12.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan tebliğ hükümlerine göre borçlu şirket yönünden borca batıklık hesaplamasında 34.537,84 TL’nin negatif değer olarak dikkate alınmaması durumunda dahi borçlu şirketin (-) 3.455.889,38 TL – (+) 34.537,84 TL = (-) 3.421.351,54 özkaynak tutarıyla borca batık durumda olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. Konkordato komiser heyeti nihai raporu ve tasdik koşulları ile ilgili mahkememizce yaptırılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporlarında da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davacı şirket bakımından tasdik şartlarının sağlanamadığı anlaşılmış, marka vekili -marka konusunda uzman bilirkişilerin yer aldığı heyet tarafından sunulan raporlardan da davacı şirketin borca batık durumda olduğu anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308. maddesinde, konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası başlığı ile konkordatonun tasdik edilmemesi halinde mahkemenin konkordato talebinin reddine karar vereceği ve bu kararın 288’ci madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirileceği, borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkemenin borçlunun iflasına karar vereceği belirtilmiştir. Tasdik yargılaması sırasında tanzim ettirilen her iki bilirkişi raporunda davacı şirketin borca batık durumda olduğu, tasdik yargılaması için kesin mühletin uzatılmasın gerektiren bir durumun mevcut olmadığı, İİK 308. Maddesi gereği iflas kararı verilebilmesi için doğrudan iflas sebeplerinden birinin mevcut olmasının yeterli olduğu ve davacı şirketin borca batık durumda olduğu anlaşılmakla davacının konkordatonun tasdiki talebinin reddine ve iflasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkil şirkete ait markaların değerleri dikkate alındığında müvekkil şirket borca batık durumda olmadığını, kaldı ki; borca batıklık konusunda üç farklı tespit yapılmış olup mahkemece hangi tespitin hangi gerekçe ile hükme esas alındığı meçhul olduğunu, mahkemenin denetiminden geçen ve kesin mühlet verilmesine dayanak olan marka değerleme raporu dikkate alındığında müvekkil şirkete ait markaların değeri 12.638.398,23 TL olup borca batık olmadığını, ancak hatalı marka değerlemesi sonuncunda hatalı olarak müvekkil şirketin borca batık olduğu kabul edildiğini, oysaki müvekkil şirketin markaları, özellikle Rusya erkek giyim sektöründe önemli markalar arasında yer almakta olup iki yıldır İtalya pazarına da varlık gösterdiğini, müvekkil şirketin Rusya’da 20 perakende mağazası bulunduğunu, kendi mağazalarının bulunmadığı 38 farklı şehirde ise ürünlerinin satışını fuarlardan ve showroomlardan yaptığını, müvekkil şirketin yalnızca yurt dışında markası ile yürüttüğü faaliyetleri sebebiyle devletten yurtdışı marka tanıtım ve mağaza kira yardımı desteği aldığını, müvekkil şirkete 2018 yılı içindeki teşvik ödeme toplamı 5.234.137 TL olup hakkında iflas kararı verilmese ve faaliyetlerine devam edebilseydi önümüzdeki 3,5 yıl boyunca yaklaşık 20.000.000 TL civarında bir kira desteği hakedişinin gerçekleşeceğini, hal böyle iken müvekkil şirkete ait markaların gerçek değerinin, hükme esas alınan raporlarda yapılan değerlemenin çok üzerinde olduğu açık olup marka değerlemesi yapılırken müvekkil şirketin yıllar süren emekleri sonucunda markalarının yurt dışında oluşturduğu pazar payı ve tanınmışlık seviyesi yok sayıldığını, hatalı marka değerlemesi sonucunda ise müvekkil şirketin iflasına karar verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkin olup uyuşmazlık konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır.
Somut uyuşmazlıkta; davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açılmış, mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacılar hakkında 01/07/2019 tarihinde başlamak üzere 3 ay süreyle geçici mühlet, 14/11/2019 tarihi itibariyle bir yıllık kesin mühlet kararı verilmiş, 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin b bendi ve 30.04.2020 tarihli 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile konkordato sürelerinin 23/03/2020 – 15/06/2020 tarihleri arası (bu tarihler dahil) durdurulmuş olması nedeniyle, kesin mühletin 08/02/2021 tarihine kadar uzatılmasına, 02/02/2021 tarihli duruşmada -Konkordato talebi hakkında kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceği anlaşıldığından İİK’nun 304/2. Maddesi uyarınca karar verilinceye kadar kesin mühletin devamına, 25/03/2021 tarihinde icra edilen tasdik yargılaması duruşmasında davacı şirketin konkordato konkordato talebinin reddine, İİK 308. Maddesi uyarınca iflasına karar verilmiştir. Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 302. maddesinde, konkordatonun tasdiki şartları ise aynı kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nun alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk başlıklı 302. Maddesi: “Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir. Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur. Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz. Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar. Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır. Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur. Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.” Konkordatonunu tasdiki başlıklı 305. Maddesi “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder). c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması d)206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır). e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.”
Dosya kapsamına göre, mahkemece atanan Komiser Heyeti tarafından ibraz edilen 27/01/2021 tarihli konkordatonun tasdiki hakkında nihai raporda ifade edildiği şekilde borçlu şirket yönünden konkordatoya tabi adi alacak tutarı : 28.597.784,59 TL, adi alacaklı sayısı : 16 olup projeyi kabul edenlerin sayısı: 1 (%6,25), bunların alacak tutarları : 54.807,41 TL ( %0,19) olduğu, buna göre projenin kabulü için İK 302/a-b bendinde belirtilen çoğunluğun sağlanamadığı ve İİK 305/1-c bendi uyarınca tasdik şartları oluşmadığı görülmüştür. İİK 305. maddede belirtilen tasdik şartları gerçekleşmemesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi durumunda İİK 308. maddesinde düzenlenen iflas şartının değerlendirilmesi gerekir. Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası başlıklı 308. maddesi ” Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine verir ve bu karar 288. madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin bulunması halinde mahkeme, borçlunun iflasına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Doğrudan doğruya iflas sebepleri ise İİK 177 ila 179. maddelerde ( İİK m. 179 atfıyla TTK 377 m.) düzenlenmiştir. İİK 179. maddesine göre, ” Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.”
Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir.
Hükme esas alınan 17/03/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre;
Borçlu şirketin 31.12.2020 tarihi itibariyle rayiç değer bilançosunun hazırlanmasında;
Kaydi Değer Bilançosunda Alacak Senetleri hesabının bakiyesi 19.630.113,95 TL olarak görülmesine rağmen, 17.218.333,95 TL’lik kısmının tahsil edilme kabiliyetinin olmaması nedeniyle bu tutara Rayiç Değer Bilançosunda yer verilmemiş olup, rayiç bilançoda Alacak Senetleri hesabının bakiyesi 2.411.780,00 TL olarak dikkate alınmış,
• Stoklar hesabındaki İlk Madde ve Malzeme ile Verilen Sipariş Avanslan hesabındaki kaydi değerlerin komiser heyeti tarafından hesaplanan rayiç bilançoda aktif hesap grubunda bir varlık olarak değerlendirilmeleri ve stokların gerçekte olmadığına ilişkin şirket yetkililerinin herhangi bir beyanın bulunmaması nedeniyle kaydi değerler rayiç bilançoya aynen aktarılmış, ( İlk Madde Malzeme : 59.046,50 TL, Ticari Mallar : 0, Verilen Sipariş Avansları : 1.422.951,65 TL. Borçlu şirket kaydi bilançosunda yer alan muhtelif demirbaşların rayiç değerlerinin 3.371,30 TL olarak hesaplanmış olduğu, belirtilen rayiç değer toplamlarının yüksek olmaması ve borca batıklık sonucunu etki etmeyecek olması nedeniyle demirbaşlar rayiç bilançoda 3.371,30 TL olarak kabul edilmiştir.
• Şirketin Kaydı Bilançosunda Haklar hesabında marka değeri olarak 65.678,76 Tl_ görülmesine rağmen, heyetimiz üyesi … tarafından şirkete ait 2 markanın değerinin toplam 9.024.753,84 TL olarak hesaplanması nedeniyle Rayiç Değer Bilançosunda Haklar hesabı 9.024753,84 TL olarak dikkate alınmış,
Şirketlerin borca batık durumuna ilişkin usul ve esasların düzenlendiği Ticaret Bakanlığı tebliğinde yapılan değişiklik sonrasında, 01/01/2023 tarihine kadar Kanunun 376 maddesi kapsamında borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş vabançı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararlarının tamamı ile 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamın yarısı dikkate alınmayabildiğini, borçlu şirketin 01.01.2020 – 31.12.2020 dönemi Gelir Tablosunda 2.597.595,64 TL tutarında Kambiyo Zararının hesaplandığı, mahkemeye önceki bilirkişi heyeti tarafından sunulan 03.03.2021 tarihli raporda; şirketin … Bankasından kullandığı dövizli krediden ödenmeyen kısım için 2020 yılı mali tablolanna 2.597.595,64 TL kur farkı zararının yansıtıldığı ve bu tutarın da Ticaret Bakanlığı Tebliğ hükümleri kapsamında borçlu şirket yönünden borca batıklık hesaplamasında negatif olarak dikkate alınmamış, borçlu şirketin 31.12,2020 tarihli mizan kayıtlarına göre Personel Giderleri 64.309,73 TL, Kira Giderleri 4.291,66 TL ve Amortisman Giderleri de 474,28 TL olup Ticaret Bakanlığı tebliğ hükümleri uyarınca bu giderler toplamının yarısı borca batıklık hesabında dikkate alınmayacağından, hesaplamada negatif olarak dikkate alınmaması gereken tutar olarak 34.537,84 TL olarak hesaplanmış,
Buna göre borçlu şirketin 31/12/2020 tarihli rayiç değer bilançosuna göre Varlıkları: 18.656.252,54 TL ( 9.024753,84 TL marka değeri dahil), Borçları 22.112.141,92 TL, Özkaynakları (-) 3.455.889,38 TL olarak hesaplanmış ve bu kapsamda borçlu şirketin borca batık durumda olduğu, Ticaret Bakanlığının 26.12.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan tebliğ hükümlerine göre borçlu şirket yönünden borca batıklık hesaplamasında 34.537,84 TL’nin negatif değer olarak dikkate alınmaması durumunda dahi borçlu şirketin (-) 3.455.889,38 TL – (+) 34.537,84 TL = (-) 3.421.351,54 TL özkaynak tutarıyla borca batık durumda olduğu tespiti yapılmıştır. Komiser Heyetince, 31/12/2020 tarihli bilanço tutarları itibariyle rayiç değerler üzerinden şirketin Varlıkları : 9.631.498,70 TL, Borçları : 22.112.141,92 TL, Özkaynakları : (-) 12.480.643,22 TL olarak hesaplanmış, şirketi ait marka değerleri, borca batıklık durumunun tespitinde dikkate alınması gerektiğinden komiser heyetince atanan bilirkişi tarafından iki ayrı rapor ile şirkete ait marka değerleri … markası için 6.927.524,23 TL, … markası için 5.710.874,23 TL olarak hesaplanmış buna göre şirketin marka değeri dahil özkaynak tutarı : 157.755,01 TL olduğu ve borca batık olmadığı tespiti yapılmıştır.
Somut olayda, borçlu şirketin borca batıklığını etkileyecek şirkete ait marka değerinin tespiti önem arz etmekte olup marka değerinin tespitine yönelik yapılan hesaplama istinaf nedeni yapılmıştır.
Komiser heyetince atanan mali müşavir bilirkişi …’nun 22/10/2019 ve 30/10/2019 tarihli raporlarında … ve … marka değerlemesi İsim Hakkından Kurtulma ve Fiyat Primi Yöntemine göre ayrı ayrı hesaplanarak ihtiyatlılık ilkesi gereği her iki yöntemin basit ortalaması alındığında … markasının değeri 6.927.524.23 TL, … markasının değeri 5.710.874,00TL olarak tespit edilmiştir.Hükme esas alınan 17/03/2021 tarihli bilirkişi heyetinde yer alan marka ve patent bilirkişisi … tarafından yapılan incelemede; … markasının 29/12/2017 tarihinde koruma altına alındığı, 17/05/2018 tarihinde tescil edildiği, … markasının 29/12/2017 tarihinde koruma altına alındığı, 02/07/2018 tarihinde tescil edildiği, her iki markanın Uluslararası Ticari Marka tescilinin olduğu, değer tespiti yapılan markalara ilişkin olarak dosyada bulunan, internet üzerinde yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda; Dava dosyasında … markasını taşıyan mağaza resimlerine yer verilmiş olup Rusya’da … marka ismini taşıyan mağaza listelerine yer verildiğini, dava dosyasında … markası için yapılan yatırımlar, tanıtım harcamaları, sosyat medya faaliyetleri, markanın internet üzerinden tanıtımı için yapılan faaliyet ve harcamalara dair bilgi ve belge bulunmadığı, davacının da beyanlarında belirtmiş olduğu üzere … markası Rusya’da satışa sunulan bir marka olduğu, Türkiye’de satışı bulunmadığını, bu sebeplerle internet üzerinden davacı markası ile ilgili tanıtımlara ulaşılamadığını,10.03.2021 tarihinde şirket merkezinde yapılan incelemeye katılım sağlanmış ve marka … markası için yapılan yatırımlar, tanıtım harcamaları, sosyal medya faaliyetleri, markanın internet üzerinden tanıtımı için yapılan faaliyet ve harcamalara dair bilgi ve belge ile markaların kullanıldığı ürün ve mağaza resimleri talep edildiği, markanın kullanıldığı mağaza resimleri tarafıma iletilip incelendiği, marka için yapılmış yatırımlara ilişkin Rusça bir takım evraklar tarafıma mail atıldığı, Markanın değerini oluşturan etkenler değerlendirildiğinde; … markası için 29.12.2017 tarihinde tescil başvurusu yapılmış olup markanın bu tarihten bu yana kullanıldığı kabul edilecek olur ise markanın yaklaşık 3 yıllık bir geçmişi bulunmakta olup marka uzun süreli bir geçmişe sahip olmadığı, markanın uzun süreli bir geçmişi olmasa da kısa sürede aynı marka ile 20 mağaza açılmış olması markaya firmasınca düzenli olarak yatırım yapıldığı ve markanın geleceğe dönük bir marka olduğu, tekstil sektörü gibi dünyaca tanınmış köklü markaların olduğu bir pazarda markanın lider markalardan olduğunun söylenemeyeceği, marka Uluslar arası tescile sahip ise de markanın kullanım alanı ve bilinirliğinin Rusya Ülkesi’nde olduğu tespitleri yapılabileceği, Marka değerleme Yöntemleri; Marka değerleme yöntemleri 3 ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar alt başlıkları ile şu şekildedir:
Finansman ağırlıklı parasal yöntemler (alt başlıkları Maliyete Dayalı Yöntem, Piyasa Değeri Yöntemi, Sermaye Piyasası Yöntemi, Telif Hakkını Devretme yöntemi, Fiyat Primi Yöntemi ; Parasal olmayan yöntemler ( alt başlıkları Aaker Yöntemi, Keller Yöntemi); Karma Yöntemler (InterBrand Yöntemi, Brand Ratıng Yöntemi) olarak sayıldığı, dosyada bulunan bilirkişi raporlarında daha öncesinde Telif Hakkını Devretme Yöntemi, Fiyat Birimi Yöntemi ve Keller Yöntemlerine göre marka değerinin hesaplandığı görüldüğü, Marka değerinin hesaplanmasında hangi yöntemin seçileceği markanın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiği, aksi halde yanıltıcı marka değer sonuçlarına ulaşılacağı, Somut olayda davaya konu markanın Türkiye piyasasında perakende satışı bulunmadığından Fiyat Primi Yöntemine göre Marka değerinin hesaplanması marka değer tespitinde doğru sonuca götürmeyeceği, son olarak marka değeri Parasal olmayan marka değerleme yöntemlerinden Keller Yöntemine göre hesaplanmış ise de davaya konu markaların Rusya ülkesinde perakende olarak satışa sunulması sebebi ile marka ile ilgili olarak tüketici marka algısının tespitinde eksiklikler olacak bu da markanın değerinin olduğundan daha az çıkmasına sebep olacağı, dosyada bulunan verilere göre somut olaya uygun en doğru sonucu verecek ve en çok kullanılan marka değerleme yöntemi olan Telif Hakkını Devretme (İsim Hakkından Kurtulma) Yöntemine göre değer tespiti yapılması gerektiği, Royalty Oranının Belirlenmesi: markaya sahip olunmayıp markanın kullanımı karşılığında bir isim hakkı (royalty) bedeli ödenmesi durumda ödenen bedelin satışlara oranı olarak belirlendiği, İskonto Oranının Hesaplanması; gelecek satış tahminleri tutarını belirleyebilmek için iskonto oranına ihtiyaç duyulduğu ve Marka Değerinin Hesaplanması: Marka değeri, tahmin edilen Royalty gelirlerinin, belirlenen iskonto oranına göre net bugünkü değerine getirilmesi ile hesaplandığı, daha önceki yapılan marka değen hesaplamalarında Royalty Oranı %5 ve %10 olarak belirlendiği, Royalty Oranın belirlenir iken piyasa koşullarına uygun oranın belirlenmesi gerekmekte olup davacının markanın reklam gücünü artırmak için yatırımlar yaptığı anlaşıldığı, zira aynı marka adı ile 20 mağazasının bulunması bu durumu gösterdiği, bu durum da göz önüne alınarak davacı ana markası olan … markası için %13 Royalty Oranı üzerinden, davacı ikinci markası olan “…” markası için ise %10 Royalty Oranı üzerinden değerleme yapıldığı, 22.10.2019 tarihli marka değerleme raporunda yer alan veriler doğru olup iskonto oranı 0,2818 olarak dikkate alındığı, davacı tarafın aldığı markaya bağlı teşvik gelirleri incelendiğinde 11.7.2018 tarihi ite 7.5.2020 tarihleri arasında toplamda 9.978.287,30 TL teşvik geliri aldığı görüldüğü, davacının gelirleri arttıkça teşvik gelirleri de artacağından satış tahminlerine ek olarak 2019 ve 2020 yılından sonrası için toplam teşvik gelirlerinin ortalaması alınarak yapılan hesaplamada … markası için isim hakkından kurtulma yöntemine göre 5.455.457,98 TL, … markası için isim hakkından kurtulma yöntemine göre 3.569.295,86 TL değer tespiti yapıldığı görülmüştür.
Marka değerinin belirlenmesi yönünden hükme esas alınan raporun dosya kapsamına uygun olarak hazırlandığı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, rapor içeriğinde ifade edildiği gibi söz konusu markaların 3 yıllık geçmişe sahip olduğu, markanın uzun süreli bir geçmişi olmasa da, kısa sürede aynı marka ile 20 mağaza açılmış olması markaya firmasınca düzenli olarak yatırım yapıldığı ve markanın geleceğe dönük bir marka olduğu, tekstil sektörü gibi dünyaca tanınmış köklü markaların olduğu bir pazarda markanın lider markalardan olduğunun söylenemeyeceği, marka Uluslar arası tescile sahip ise de, markanın kullanım alanı ve bilinirliğinin Rusya Ülkesi’nde olduğu tespitleri dikkate alınarak İsim Hakkından Kurtulma Yöntemine göre değer tespiti yapılmasında bir isabetsizlik görülmediği, şirkete ait marka değerleri de dahil edildiğinde, borçlu şirketin 31/12/2020 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre düzenlenmiş bilançosuna göre öz sermayesinin (-) 3.455.889,38 TL borca batık olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; İİK 305/1-c bendi uyarınca konkordato tasdik şartları gerçekleşmemesi nedeniyle davacının konkordato talebinin reddine ve borca batık durumda olduğundan İİK 308 maddesi uyarınca davacı şirketin iflasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. HD. 09.02.2022 T. E: 2021/758, K: 138