Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi İ. Akdeniz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun sair şikayetlerle birlikte, faiz yönünden ilama aykırı icra emri düzenlendiğinden bahisle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar işletilen faizde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verildiği, karara karşı, borçlunun, kamulaştırma bedeline ilişkin ilamda, faizin başlangıç tarihi ile ilgili bir hükmün yer almadığı, dolayısıyla herhangi bir faiz alacağı talebinin mümkün olmadığı, olsa dahi bunun dava tarihinden itibaren başlatılamayacağını ileri sürerek temyiz yoluna başvurduğu görülmüştür.
İlamların infaz edilecek kısmı hüküm fıkrası olup, ilamın aynen infazı zorunludur. İcra mahkemesi, infazın ilama uygunluğunu denetlemekle görevli olup, ilamı yorumlayıp, değiştiremez(HGK. 8.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E, 1997/776 K.).
Kural olarak, ilamda faiz ve faizin başlangıcı konusunda hüküm bulunmaması halinde, kesinleşmeden infazı istenemeyecek ilamlar hariç, ancak karar tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebilir.
Somut olayda, K.maraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15/02/2013 tarih ve 2012/201 Esas-2012/122 Karar sayılı kararına dayalı olarak ilamlı icra takibi başlatıldığı, takipten önce dayanak ilamın Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2013 tarih ve 2013/12617 Esas-2013/17336 Karar sayılı kararı ile; “… gerekçeli kararın hüküm fıkrasının üçüncü bendinin ikinci satırındaki -işlemiş- ibaresi çıkartılarak yerine -bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş mevduat – yazılması suretiyle” hükmün düzeltilerek onandığı görülmekle, takibin dayanağı olan ilamda faizin başlangıç tarihi gösterilmediğinden, faiz başlangıcının karar tarihi olması gerekmekte olup, bu durumda ise, alacaklının dava tarihinden itibaren işlemiş faiz talebinde bulunmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece yukarıda yazılı nedenlerle takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
12. HD. 15.04.2019 T. E: 2018/6939, K: 6399