11. Hukuk Dairesi2022 Yılıİtirazın İptali

Limited şirketin kamu borçlarında ortakların bireysel sorumlulukları- İcra inkar tazminatı-

Limited şirketin kamu borçlarını ödediğini iddia eden ortak tarafından başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteminde şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarının ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebileceği- Limited ve kolektif şirketlerde kamu alacağından her ortak kendi payı oranında sorumlu olup payı haricinde ödediği kısım için diğer ortaklara rücu edebileceği-

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09.07.2020 tarih ve 2016/1131 E. – 2020/353 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 17.05.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. Ö. ile davalı B. vekili Av. M. D. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi G. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davacının 05.12.2012 tarihinde dava dışı ortak M.’den B. Petrol Gıda ve Turizm San.ve Tic. Ltd.’nin hissesini devraldığını, 14.08.2015 tarihli 2015-A-4414/ 1 sayılı vergi inceleme raporuna istinaden 2010 yılında sahte belge kullanımları nedeniyle 17.09.2015 Tarihli Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu’nun 76455027-651(649) sayılı uzlaşma talebi gönderildiğini, 11.11.2015 tarihinde 81.554,52 TL vergi usulsüzlük cezasını ödemek zorunda kaldığını, o tarihlerde şirket ortaklarının davalılar İ., M., B. olduğunu, 25.11.2015 tarihinde 2015/17440 Esas sayılı dosya ile ve 24.11.2015 tarihinde 2015/17336 Esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını davalıların icra takibine itiraz ettiklerini, itirazın haksız ye yersiz olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılardan İ.  vekili, davacı K. Y.’ın davaya konu ödemeyi yapmış olmasının kendisine rücu hakkı vermeyeceğini, ödenen paranın R.’den talep edilmesi gerektiğini, borcu kabul etmediklerini, dava açma hakkının sadece R.’e ait olduğunu, 2009 yılı Nisan ayında %50 hissesini B.’a ileride parasını almak kaydı ve vaadiyle sattığını, protokol gereği şirketin değerinin 4.655.238,00 TL olduğunu, bugüne kadar parasını alamadığını, davacı ile herhangi bir ticari ilişki ve alışverişi olmadığını, 2011 yılı Şubat ayında dava dışı M. ‘ya hisselerini devrettiğini, ancak gerçek devir ve satış işlemleri 2009 yılı Aralık ayında yapılmış olup 2010 yılı Haziran ayından itibaren söz konusu işletmeye hiç gitmediğini, işletme yönetimine hiç karışmadığını, bu sebepten hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, kesilen ve ödenen davaya konu meblağın özel hukuk hükümlerine tabi bir borç olduğunu dolayısıyla şirketin eski sahiplerine rücu edilmesinin mümkün olmadığını, davayı kabul etmediklerini davacı tarafın %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istediklerini beyan etmiştir.

Davalılardan M. vekili, şirketteki %5 payım bütün hak ve borçlarıyla 26.09.2011 tarihinde M. ’ya devrettiğini, dava konusu borçtan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan alacağından sermaye hisseleri oranında sorumlu olduğunu, borçtan sorumlu olabileceği asıl alacak tutarının %5′ i olan 4.077.72 TL olabileceğini, davayı kabul etmediklerini davacı tarafın %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

Davalı B. vekili, 05.12.2012 tarihinde hissesini tüm alacak ve borçlarıyla devrettiğini, devirden sonrası için herhangi bir sorumlulukta üstlenmediğini, devir öncesine ait kamu borçları yönünden ve Kamu Kuruluşları Kanunu’na göre sadece bu kuruluşlar devreden ortağın dönemine ve ortaklık payı ile sınırlı olarak ödenmeyen kamu borçları nedeniyle önce şirkete, şirketten tahsili imkansız ise ortaklara yönelik dava yetkisi olduğunu, geçmiş dönem vergisel kaynaklı ödemeler nedeniyle rücuen taleplerinin ancak şirket tarafından yapılabileceğini, davacı K. Y.’ın ortak olarak davacı sıfatı taşıyamayacağını bu sebeple davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, davacının sahte belge kullanım nedeniyle 81.554,52 TL vergi usulsüzlük cezası ödemek zorunda kaldığı, o tarihlerde şirket ortaklarının davalılar olduğunu, bu miktarın davalılardan tahsili için icra takibi yapmış ise de, devir sözleşmesinde açıkça devir tarihine kadar AATUHK’nın 35. maddesi uyarınca doğabilecek olası bir sorumluluk saklı tutulmamış, davalılar ortaklığını tüm hak ve borçlarıyla birlikte davacı ve dava dışı M. ‘ya devir etmişler, devir sözleşmesinde davalılar devir tarihine kadar doğabilecek gerek kamu, gerekse özel borçlardan dolayı bir sorumluluk üstlenmediklerinden davalıların ortaklığın tüm hak ve borçlarıyla davacı ve dava dışı kişiye devir ettiği, her ne kadar ortaklığını devir ettikleri Ltd. Şti.’nin idareye karşı borcundan dolayı idareye karşı sorumluluğu devam etmekte ise de, devir sözleşmesi akdettikleri davacıya karşı herhangi bir nedenle şirket adına doğmuş borçtan dolayı sorumluluk üstlenmedikleri, davacının davalılara rücu hakkı bulunmadığı anlaşılmakla davanın ve birleşen davanın reddine, davacının yapmış olduğu icra takibinde kötü niyetli olmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

1-Asıl ve birleşen dava, limited şirketin kamu borçlarını ödediğini iddia eden ortak tarafından başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Limited şirketlerde kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de getirilen bir düzenleme ile kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur. Buna göre limited şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacakları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir. (6183 SK. m.35).

Temsilcinin ödediği vergi için asıl mükellefe rücu etme hakkı bulunmaktadır (213 sayılı VUK. M.10). Dolayısıyla yukarıda belirtildiği üzere tüzel kişi temsilcileri, ödedikleri kamu alacağının “tamamını” öncelikle asıl mükelleften rücuen talep edebilirler.

Kanuni temsilcilerin asıl mükellef dışındaki diğer sorumlulardan talepte bulunabilmesi için öncelikle bu kamu alacağının asıl yükümlüden tahsilinin mümkün olmaması gereklidir. Zira asıl yükümlüsünden tahsili mümkün olduğu halde bu alacağı kamu idaresine ödeyen kanuni temsilcilerin, asıl yükümlü dışındaki diğer sorumlulardan rücuen talepte bulunmaları mümkün değildir.

Ödenen kamu alacağının asıl yükümlüden tahsil imkanı bulunmadığı anlaşıldıktan sonra, diğer yükümlülerden rücu oranının ne olacağı konusunda ise bir ayrıma gidilmelidir. Buna göre limited ve kolektif şirketlerde temsilcilerin kamu alacaklarından sorumluluğu ortaklık sıfatına bağlı olduğundan, bu kişilerden ancak ortaklık payları oranında rücuen talepte bulunulabileceği kabul edilmelidir. Diğer bir deyişle limited ve kolektif şirketlerde kamu alacağından her ortak kendi payı oranında sorumlu olup payı haricinde ödediği kısım için diğer ortaklara rücu edebilir.

O halde mahkemece, öncelikle davacının ödediğini iddia ettiği kamu borcunun ödendiği tarihte şirketin ödeme gücünün bulunup bulunmadığı ilgili kurumlardan sorulup araştırılarak ve gerektiğinde şirketin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, şirketin anılan tarihlerde ödeme gücünün olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, bu husus yeterince araştırılmadan hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

11. HD. 26.05.2022 T. E: 2020/6946, K: 4124

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu