Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin 7.000 mt çimento satımı konusunda anlaştıklarını, bu anlaşma çerçevesinde davalının çimentoyu 50 kg’lık dört katlı kraft ve bir kat polipropilenden oluşan torbalar halinde metrik tonu 61,00 USD’den olmak üzere müvekkili tarafından belirlenecek gemiye yüklemeyi ve Gambiya’nın Banjul Limanına göndermeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin 7.000 mt’ye karşılık gelen 427.030,50 USD ödemeyi kabul ettiğini, davalının çimentoyu dört kat kraft ve bir kat polipropilenden oluşan torbalar yerine üç kat kraft ve bir kat polipropilenden oluşan torbalar halinde gemiye yüklediğini, çimentoyu muhafaza etmeye elverişli olmayan bu torbalar içinde taşınması sırasında torbaların kısmen parçalanması sonucu çimentonun bir kısmının zayi olduğunu, davalının ambalajlamayı anlaşmaya uygun yapmaması nedeniyle dört katlı kraft ve bir kat polipropilenden oluşan torbalar yerine üç katlı kraft ve bir kat polipropilenden oluşan torbalar halinde gemiye yükleme yaparak taahhüdünü ton başına 3,00 USD ucuza getirdiğini, bu şekilde 20.731,50 USD’lik bir tutarın aktifinden çıkmasını önleyerek sebepsiz zenginleştiğini, 2.568 torbanın ise tamamen parçalanması nedeniyle içindeki çimentoların zayi olduğunu, asıl alıcı şirketin çimentonun tonunu 108,00 USD’den satın alması nedeniyle 128,4 tona karşılık gelen bu kayıp için davacının 13.867,20 USD zararının olduğunu, SGS ekspertiz raporları ile tespit edildiği üzere 36.291 torbanın yırtık çıkması nedeniyle yeniden paketlemesi sonucu 33.723 torba kullanıldığını, bir torbanın değerinin 0,85 USD olduğu kabul edilerek yeniden paketleme nedeniyle 28.664,55 USD, torbaların asıl alıcının beklediği nitelikte olmaması ve düşük kalitede çıkması nedeniyle asıl alıcının yeniden paketleme amacıyla 72.538 sağlam torba kullandığını, yine torba başı 0,85 USD’den yaklaşık 61.657,30 USD ve yeniden paketleme için torba başına 0,4 USD’lik işçilik masrafının ortaya çıkmasına bağlı olarak 43.531,60 USD ek zararın olmak üzere toplam 168.452,20 USD zararın tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2010/3013 Esas sayılı dosyasında, bu zarar kalemleri haricinde davacı şirketin Türkiye’de hukuki görüş alması, ihtar çekilmesi ve dava açılması için yaptığı yaklaşık 10.000,00 USD’lik alacağın tahsili için de … İcra Müdürlüğü’nün 2010/3008 Esas sayılı dosyasında takip başlatılmış ise de, takibin davalının itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, TTK’nın 1138. maddesi gereği FOB şeklinde ticari emtia satışı yapıldığından davalı firmanın yükümlülüğünün malların geminin küpeştesine kadar tesliminden ibaret olup, Gambiya’ya gönderme yükümlülüğünün bulunmadığını, malın geminin küpeştesine geçtiği andan itibaren ortaya çıkan tüm hasarının alıcıya ait olduğunu, konşimentoda yazılı olduğu üzere yükün hasarsız olarak yüklendiğini, bundan sonraki hasardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, zararın yükün alıcısı tarafından sigorta ettirildiğini ve gemi ambarında oluşan hasarın P. ya da sigortacıdan alınabileceğini, yükün tahliye limanında hangi şartlarda tahliye edildiğinin belirsiz olduğunu, taraflar arasında kararlaştırılan vekalet ücreti ve masrafların maddi tazminat olarak talep edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla alacağın hangi kalemlerden oluştuğunun dahi bilinmemesi nedeniyle icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, takip tarihinden itibaren faiz talep edilmemesine rağmen dava dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren faiz istendiğini, 30.07.2010 tarihli ihtarnamede talep edilen tutarın sözde zarardan ibaret olduğunu savunarak, davanın reddini karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacıya tanzim edilen faturada çimentonun 50 kg’lık 4 katlı kraft ve 1 kat polipropilenden oluşan ambalajlarda ve Sling Baglerle sarılmış 30×50 kg’lık paketler halinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, davalının tanzim ettiği bu fatura ile torbaların 4 katlı krafttan oluşmasını garanti ettiği, davalı tarafından garanti edilmesine rağmen 4 kat krafttan oluşan torba kullanılması gerektiği halde 3 kat krafttan torba kullanıldığı, bunun neticesinde de torbalarda mukavemet eksikliği oluştuğu, davalının çimento ambalajını deniz koşullarına ve yolculukta meydana gelebilecek tehlikelere karşı koyacak şekilde yapması gerektiği halde bunu yerine getirmeyerek davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği, bu nedenle davacının zararından davalının sorumlu olduğu, ancak alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının … İcra Müdürlüğü’nün 2010/3013 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin 168.452,15 USD üzerinden devamına, davalının … İcra Müdürlüğü’nün 2010/3008 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin 10.000,00 USD üzerinden devamına, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, cevap dilekçesinde taraflar arasında ticari emtia alım satım sözleşmesinin varlığı kabul edilerek aralarındaki hukuki ilişkinin FOB satış şeklinde olduğunun savunulduğu,taşıma senetlerinde gönderici davalı şirket, alıcı dava dışı Gambiya’daki S.. Şti. olmak üzere 6.910,500 mt çimentonun dört katman kraft ve bir katman polipropilenden oluşan 50 kg’lik torbalar halinde yüklemenin gerçekleşmiş olduğu, bu durumda davalının taraflar arasında davacının ileri sürdüğü şekilde anlaşma bulunmadığı yönündeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı, davacının tazminat isteminin davalı tarafından satışı gerçekleştirilen çimentonun dört katman kraft ve bir katman polipropilenden oluşan torbalar yerine üç katman kraft ve bir katman polipropilenden oluşan torbalar ile ambalajlanması nedeniyle ortaya çıktığı ileri sürülen zarara dayalı olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlık satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, konşimento davalının tek taraflı beyanı ile taşınan yüke ilişkin bilgileri içerdiğinden, davalının taraflar arasında FOB satış olduğu ve yükün gemi güvertesine teslimi ile hasarın alıcıya geçtiği yönündeki istinaf isteminin yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından Gebze Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat ile SGS AB-0025-M akreditasyon numarası ile Türk Akreditasyon Kurulu tarafından tanınan yetkili muayene kuruluşu olduğu anlaşılan S.. adresinde bulunan davalı şirkete ait numune çimento torbaları üzerinde yapılan inceleme sonucunda çimento torbalarının davalı şirketin yazısı ve logosunu içerdiği, dosya kapsamına göre çimento torbalarının dört katman kraft ve bir katman polipropilenden oluşması gerektiği, ancak üç katman kraft ve bir katman polipropilenden oluştuğunun tespit edildiği, bu durumda davacının davalı tarafından taşıma senedinde bildirdiği ambalajlama şeklinin doğru olmadığının tespit edildiği,dosya kapsamındaki konşimentodan taraflar arasında yazılı olmayan sözleşme ile davacıya satışı yapılan çimentonun dava dışı gönderilen Gambiya şirketine davacı tarafından gösterilen gemi ile taşınmasının kararlaştırıldığı, bu hali ile davacı ile dava dışı Gambiya şirketi arasındaki ticari ilişkinin dahi sabit olduğu, davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen tercüme edilmiş dava dışı şirket tarafından düzenlenen zarara dayanak belgelerin davacı zararının hesaplanmasında esas alınması gerektiği, karara esas alınan 01.02.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda da ibraz edilen bu belgelere göre hesaplama yapıldığı, davacının talep ettiği zarar tutarları ayrıntılı olarak belirtilmiş olup, davacı davalı şirketin dört katman yerine üç katman kraft ve bir katman polipropilen kullanması nedeniyle 20.731,50 USD sebepsiz zenginleştiğini ileri sürdükten sonra asıl alıcı tarafından çimentoların uygun şekilde ambalajlanması için işçilik ile birlikte zarar tutarını da talep etmiş olması karşısında davalıdan ayrıca sebepsiz zenginleşme iddiası ile aynı zarardan kaynaklı sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat talebinde bulunamayacağı, bu nedenle davacının talep ettiği ve bilirkişilerin hesaplamalarında esas alınan toplam 168.452,15 USD’den 20.731,50 USD’nin düşülmesi gerektiği, … İcra Müdürlüğü’nün 2010/3008 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı hakkında masraf ve avukatlık ücreti açıklaması ile 10.000,00 USD alacağın tahsili için ilamsız icra takibinin başlatıldığı, takip talebine ihtarnamenin eklendiği, yargılama sırasında da 06.05.2011 tarihli 1.492,20 EURO danışmanlık hizmetine ilişkin serbest meslek makbuzunun ibraz edildiği anlaşılmış ise de, davacının 10.000,00 USD alacak iddiasının dayanağı konusunda belge ibraz etmediği, ibraz ettiği serbest meslek makbuzunun düzenlenme sebebi olan danışmanlık hizmetinin hangi konuya ilişkin olduğu da ispatlanamadığı gibi taraflar arasında davacının yapmış olduğu masraf ve harcamaları talep edebileceğine ilişkin bir anlaşmanın varlığı da ileri sürülüp kanıtlanmadığından bu tutar alacağın tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali talebinin yerinde olmaması nedeniyle davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, … İcra Müdürlüğü’nün 2010/3013 Esas sayılı dosyasındaki takibe yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 147.720,65 USD alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a. maddesi uyarınca işleyecek yasal faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının takip giderleri ve fer’ileri ile birlikte tahsiline imkan verecek şekilde devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, istinaf edenin sıfatı gözetilerek davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 ve devamı maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasından satım sözleşmesine aykırı olarak çimento ambalajlaması nedeniyle oluşan zararın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişikindir.
İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulü kararına karşılık davalı vekilinin istinaf istemi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafın zarar kalemleri incelendiğinde, zayi olan çimentonun karşılığı, sözleşmeye aykırı olarak daha düşük kalitedeki çimento torbalarının kullanılması nedeniyle yırtılması sonucu yeniden paketlenmesi için kullanılan çimento torbası ve dava dışı 3. kişi alıcı S. Ltd. şirketince 72.523 adet çimentonun tekrar paketlenmesi ile paketleme işçiliğine ilişkin olduğu ve Bölge Adliye Mahkemesince sayılan kalemler sonucu oluşan toplam miktara hükmedilmesi isabetli görülmemiştir.
Dava dışı 3. kişinin çimentoları davacının ambalajlanmasından sonra yeniden ambalajlanması halinde davacının çimento ambalajlamasını evsafa uygun yapmadığı sonucunu doğurur. Bu durumda davacının yeniden ambalajlanma neticesinde talep ettiği masraflar nafile hale gelir. Bu kalem yönünden talep edilen miktara hükmedilmesi doğru olmaz. Bu durumda davacının ve dava dışı 3. kişinin aynı çimento torbalarını mükerrer değiştirmesinin söz konusu olup olmadığı öncelikle belirlenerek, herhalükarda mahkemece taraflar arasındaki sözleşmede belirlenmiş çimento ambalajının yapılması için gereken torbalarının yapıldığı yıl ve yerdeki piyasa rayiç değerleri ile işçilik masraflarının alanında uzman yeni bilirkişi heyetince belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. HD. 27.06.2022 T. E: 2020/6767, K: 5292