Bölge Adliye Mah. Kararları

Menfi tespit- Sahteliği konusunda ciddi şüphe bulunan bono- İhtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulması- HMK 209 vs. İİK 72

İcra mahkemesinde alınan bilirkişi raporları gözetildiğinde, menfi tespit davasına bakan mahkemece “sahteliği” konusunda ciddi şüphe bulunan bonoya dayalı “takibin durdurulmasına” (HMK. 209) yönelik verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu-

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

TALEP:

Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle;

Müvekkili hakkında davalı tarafça İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2020/14328 E. Sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibi başlatıldığını, takibe konu edilen 15.03.2019 düzenleme tarihli 15.05.2019 vade tarihli 750.000.-TL miktarlı bono sahte olarak tanzim edilmiş olup müvekkili tarafından icra takibi sonrası ödeme emri tebliği ile ancak haberdar olunduğunu, müvekkili tarafından böyle bir bono imzalanmamış olduğundan bono altındaki imzanın müvekkile ait olmadığı imzanın müvekkilden elde edilen imza örneğinin bono üzerine teknik bir vasıta ile baskı yapılması şeklinde sahtecilik yolu ile tanzim edildiği değerlendirilerek süresi içerisinde İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/734 Sayılı dosyası ile imzaya itiraz başvurusu yapıldığını, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesi kanalı ile bilirkişi incelemesi yapılmış olup tanzim olunan 02.02.2021 Tarihli Raporla imzadan faydalanılarak bononun sahte olarak tanzim edilmiş olduğu tespit edildiğini, müvekkilin 10 Haziran 2020 tarihinde avukat olarak görev yaptığı ofisinde iken maliyeden geldiğini beyan eden bir şahıs tarafından tebligat yapılacağı belirtilerek teslim formuna imzası alınarak kapalı zarf verildiğini, zarfın kişisel bilgiler kullanılarak kişiye özel bir resmi evrak görünümünde olduğu ancak içerisinden ilgisiz bir yönetmelik metninin çıkması üzerine müvekkili teslim tesellüm şeklinde atmış olduğu imzanın kötü niyetli şekilde kullanılabileceğini düşünerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına resmi evrak görünümlü sahte zarfı da sunarak şikayet başvurusunda bulunulduğunu, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/274 D. İş Sayılı kararı ile takibin durdurulması yönündeki tedbir talebinin reddedildiğini, dosya mevcudunun alacaklı tarafa ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, müvekkil tarafından teminat yatırıldığı gibi icra dosyasına teminat mektubu depo edilmek zorunda kalındığını,bu durumun müvekkilinin önemli ölçüde maddi külfet altına girdiğini, belirterek ; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/ 274 D. İş Sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının takibin durdurulması şeklinde değiştirilmesine, müvekkilinin davalı tarafa 750.000. TL borçlu bulunmadığının tespiti ile İstanbul 30. İcra Müdürlüğünün 2020/14328 E. Sayılı dosyası ile yürütülen icra takibinin iptaline, davalı tarafın takip miktarının % 20 si oranında tazminata ve para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İTİRAZ:

Davalı vekili 28/07/2021 havale tarihli dilekçesi ile; 05/07/2021 tarihli ara karar ile “Davacı tarafın tedbir değiştirilmesi isteminin kabulüne, mevcut teminat karşılığında 6100 sayılı HMK.nun 389. maddesi uyarınca İstanbul 30 İcra dairesinin 2020/14328 esas sayılı takip dosyasında icra takibinin durdurulmasına” dair karar verdiğini, huzurdaki menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığını, borçlunun icra takibinden sonra açtığı menfi tespit davasına bakan mahkemeye %115 teminat sunmak zorunda olduğunu, aksi bir kararda alacaklının zararının doğmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, İstanbul 7 ATM ‘nin 2021/274 D.İşsayılı dosyasında teminat karşılığında dosya mevcudunun alacaklı tarafa ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, davacının esas dosyaya alacağın sadece % 15’i tutarında teminat yatırdığını, davacının İstanbul 30. İcra dairesinin 2020/14328 esas sayılı takip dosyasına dosya alacağının tamamını teminat mektubu olarak depo ettiğini, fakat mahkemenin 05/07/2021 tarihli ara kararıyla icra dosyasındaki teminat mektubunun davacı tarafından geri alındığını, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, borçlunun ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyemeyeceğini, ancak davacı kanunda öngörülen teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini mahkemeden talep edebileceğini, söz konusu ara karar ile hatalı olarak mevcut teminat karşılığında takibin durmasına karar verildiğini, her ne kadar mevcut teminat denilmişse de bu mevcut teminattan tüm teminatın kapsadığı anlaşıldığını, dosyadaki mevcut teminat borçlu tarafından geri alındığını, dosyada alacağın tamamını karşılayacak teminat mevcut olmadığını, bu sebeple davalı/alacaklının müvekkilinin ilerde doğması kuvvetle muhtemel zararının önüne geçilemeyeceğini beyanla; 05/07/2021 tarihli ihtiyati tedbir ara kararına itirazlarının değerlendirilmesini ve alacağın tamamını karşılayacak teminat mevcut olmadığından takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

İHTİYATİ TEDBİR KARARI:

Mahkemenin 05/07/2021 tarihli ara kararı ile; “İstanbul 7 ATM ‘nin 2021/274 D.İş sayılı dosyasında teminat karşılığında dosya mevcudunun alacaklı tarafa ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiği, davacı vekilinin tedbirin değiştirilmesini talep ettiği görülmekle yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafın tedbir değiştirilmesi isteminin kabulüne, mevcut teminat karşılığında 6100 sayılı HMK.nun 389. maddesi uyarınca İstanbul 30 İcra dairesinin 2020/14328 esas sayılı takip dosyasında icra takibinin durdurulmasına” karar verilmiştir.

İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ KARARI:

Mahkemece 16/09/2021 tarihli ara karar ile; Davalı taraf tedbiren değiştirilmesi ve bu karar sonucu icra veznesine depo edilen paranın davacı borçluya iadesinin hakkaniyete uygun olmadığını belirterek itiraz etmiştir. Ancak davalı alacaklının yanında davacı borçlunun menfaatlerini gözetmek, yasa, dürüstlük ve iyi niyet kuralları gereğidir. Davalı alacaklının muhtemel zararına karşılık mahkememiz dosyasında alınan %15 teminatın bakiye olduğu da dikkate alınarak itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.

İSTİNAF İSTEMİ:

Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davanın menfi tespit davası olması nedeniyle, İİK.72 maddesi uyarınca takipten sonra açılan menfi tespit davasında tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini,

Takibin durdurulmasına karar verilebilmesi için davacı tarafından % 115 oranında teminat yatırılmasının gerekeceğini, oysa dosyada % 15 oranında teminat bulunduğunu, bu nedenle kararın usule aykırı olduğunu,

Adli Tıp Kurumu raporu ile bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun sabit olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.

GEREKÇE:

Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

Davacı vekili, takibe konu bononun sahte olarak düzenlendiğini, davalıya borçlarının bulunmadığın beyanla menfi tespit ve ihtiyati tedbir isteminde bulunmuş; davalı ise davacı iddialarının asılsız olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.

Davadan önce davacının talebi üzerine İstanbul 7 ATM ‘nin 2021/274 D.İş sayılı dosyasında % 15 teminat karşılığında icra dosyasına yatırılan paranın alacaklı tarafa ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiği, dava açıldıktan sonra da davacı vekilinin tedbirin değiştirilmesine karar verilerek takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesi tarafından; tedbirin değiştirilmesi talebinin kabulüyle, daha önce alınan teminat baki kalmak kaydıyla takibin durdurulmasına karar verilmiş; bu karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz reddedilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dava konusu olaya ilişkin olarak davacı tarafından açılan İstanbul 19.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/734 Esas sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporlarının dosyaya sunulduğu görülmüştür. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 02.02.2021 tarihli raporunda; “… Senedin söz konusu yazı ve imzadan faydalanılarak sahte olarak düzenlenmiş olduğu.” tespitine yer verilmiştir. Aynı dosyadan alınan üç kişilik bilirkişi kurulu raporunda ise; “Bonodaki imza davacıya ait olmakla birlikte, oluşturulan imza alanı içine davacı isim ve imzasının alınarak haricen oluşturulduğu, bir başka anlatımla pencere yöntemi sahteciliği suretiyle meydana getirildiği.”nin ayrıntılı olarak açıklandığı anlaşılmıştır.

Yukarıdaki tespitler ve HMK.209.maddesi göz önüne alındığında, mevcut deliller uyarınca sahteliği konusunda ciddi şüphe bulunan bonoya dayalı takibin durdurulması şeklindeki ilk derece mahkemesi ihtiyati tedbir kararı yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.30/12/2021

İstanbul BAM. 16. HD. 30.12.2021 T. E: 2113, K: 2272

Başa dön tuşu