T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2024/1746
KARAR NO: 2024/7352
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 04.01.2024
NUMARASI : 2024/28-2024/31
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu hakkında yapılan örnek no:7 icra takibinde, borçlunun haczedilen taşınmazına ilişkin meskeniyet iddiası ile haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, icra mahkemesince şikayet kabul edilerek, şikayet konusu haczin kaldırılmasına karar verildiği, kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, alacaklının bu kararı temyiz ettiği anlaşılmaktadır.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Meskeniyet iddiası bir haczedilmezlik şikayeti olup; şikayete konu mahcuzun değerinin ve borçlunun haline münasip alabileceği mesken değerinin haciz tarihi itibariyle belirlenmesi gerekmektedir. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde taşınmazın haline münasip ev değeri ve şikayete konu taşınmazın haciz tarihi itibariyle değerinin, taşınmazın bulunduğu bölgedeki diğer taşınmazlarla emsal mukayesesi yapılmak ve aynı vasıftaki taşınmazların alım-satım değerleri denetime elverişli ve somut veriler içerecek şekilde tespit edilmek suretiyle İİK’nın 82/12. maddesi gereğince belirlendikten sonra, borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satışının borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına; şayet borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar mahcuzun değerinden fazla ise haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun, denetime elverişli olmadığı, her ne kadar taşınmazın bulunduğu beldede ve bu beldeye 3,80 km mesafedeki Aktaş beldesinde satılık kat irtifaklı bağımsız bölüm bulunmadığı, bu sebeple davacının haline münasip taşınmaz değeri belirlemesinin Yeniden İnşa Maliyeti Yöntemine göre hesaplandığı belirtilmişse de, emsal araştırması yapılıp yapılmadığının somut olarak tespit edilemediği, emsal araştırmaya esas veri elde edilemiyorsa (satılık ilanın bulunmaması v.s.) değer belirlemeye esas olacak şekilde haciz tarihi itibari ile tapudan emsal satış ve değerinin sorulması, İlgili Belediyeden emlak rayiç değerinin sorulması, yerel emlak ofislerinden satılık ilan araştırmasının yapılması ve benzeri yöntemlerle gerekli ve yeterli araştırma yaptıktan sonra buna rağmen yeniden inşa maliyetine göre hesaplama yapılacaksa haciz tarihi esas alınarak maliyet belirlemesi yapılması gerekmekte iken, İlk Derece Mahkemesince bu niteliklere uymayan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması ve yine her ne kadar somut olayda haciz tarihi ile dava tarihi yakın tarihler ise de mahcuzun değerinin ve borçlunun haline münasip alabileceği meskenin değerinin haciz tarihi itibariyle belirlenmesi zorunluyken, karar gerekçesinde gerek mahcuzun gerekse alternatif mesken değerinin belirlenmesinde dava tarihinin esas alınmasının uygulama dahilinde olduğunun belirtilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Yukarıda yazılı nedenlerle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 04.01.2024 tarih, 2024/28 E.-2024/31 K. sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Niğde İcra Hukuk Mahkemesinin 10.10.2023 tarih, 2023/186 E.-2023/317 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.