Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Müdahalenin Meni ve Muhdesatın Kal'ine İlişkin Takiplerde Örnek 2 veya Örnek 4-5 İcra Emri Gönderimi

1. Karar

8. Hukuk Dairesi 2015/15202 E. , 2017/16245 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, takip dayanağı ilamın konusunun müdahalenin meni ile muhdesatın kal’ine ilişkin olduğunu, alacaklı tarafın Örnek 2 icra emri ile müdahalenin meni ve kal ile masrafları ve vekalet ücretinin tahsilini talep ettiğini, öncelikle borçluya 4 nolu icra emri çıkarılması gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin … Mal Müdürlüğü’ne ödendiğini, ilama konu iskelenin takip tarihinden önce yıkılmış olduğunu, bu tarihten sonra da Hazineden iskele kiralandığını, belirterek, Örnek 2 icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ilamın hüküm kısmı değerlendirildiğinde, hüküm davaya konu iskele ve şezlong alanına davalının yaptığı müdahalenin men’i ile muhdesatın kal’ine ilişkin olduğundan Örnek No:2 taşınır teslimine veya taşınmaz tahliye veya teslimine ilişkin icra emri gönderilmesinin yerinde bulunduğu, gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. İİK’nun 30. maddesinin 1. fıkrasında ”Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmayı emreder.” hükmü düzenlenmiştir. İcra İflas Kanunu Yönetmeliğinin 23. maddesinde; Taşınır teslimine veya taşınmaz tahliye ve teslimine ilişkin icra emri, (Örnek No.2 ) 25. maddesinde; Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına, bir irtifak hakkının kaldırılmasına veya gemi üzerindeki intifa hakkının kaldırılmasına veya yükletilmesine ilişkin ilâmların yerine getirilmesinde icra emri, (Örnek No.4) 26.maddesinde, Para borcuna veya teminat verilmesine ilişkin ilâm veya ilâm niteliğindeki belgelere dayanan takiplerde icra emri, (Örnek No.5) özellikleri ve içerikleri düzenlenmiştir. Şikayete konu icra dosyasında örnek 4-5 icra emri ile istenilmesi gereken bir işin yapılması (muhdesatın kali) ve vekalet ücreti, yargılama giderlerine ilişkin taleplerin (2) nolu icra emri ile istenilmesi yerinde değildir. Bu durumda mahkemece örnek 2 icra emrinin iptali yönündeki talebin kabulü ile diğer şikayet nedenleri olan infazın takipten önce gerçekleştirildiği ve masrafların ödenmiş olduğu yönündeki başvuru değerlendirilip sonuçlandırılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

2. Karar

8. Hukuk Dairesi 2015/21876 E. , 2016/4226 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının onanmasına dair 18.11.2014 tarih, 2014/3177 Esas, 2014/21212 Karar sayılı Daire ilâmının müddeti içinde tashihen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Sair karar düzeltme talepleri yerinde değil ise de; Borçlu vekili, diğer şikayet nedenleri yanında, müvekkili aleyhine başlatılan takipte örnek 2 icra emrinde; takip talebinde bulunmayan müdahelenin men’i ve kal’in icrasının istenmesinin takip talebine aykırı olduğunu icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İİK’nun 41. maddesi yollaması ile ilamlı takiplerde de uygulanması gereken, İİK 60. maddesi gereğince icra müdürlüğünce düzenlenecek icra emrinin takip talepnamesine uygun olması zorunludur. Somut olayda; takibe konu olan …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1272 esas, 2012/474 sayılı kararında “Dava konusu … ili, … ilçesi, … köyünde parsel no 127 olan taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide A ile gösterilen kırmızı taralı 123.22 m2’lik kısma davalının yapmış olduğu müdahalenin menine, tecavüzlü kısımdaki davalı tarafça yapılan muhtesatın kaline,” karar verilmiştir. İİK’nun 17/1. maddesinde “Şikayet, icra mahkemesince kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur yahut düzeltilir” hükmü yer almaktadır. Şikayete konu icra dosyasında, takip talepnamesinde takibe konu ilamın “muhtesatın kaline” ilişkin hüküm fıkrasının infazı talep edilmemiştir. Buna rağmen örnek 2 icra emrinde “muhtesatın kali” talebinin bulunması yukarıda açıklanan yasa hükmüne açıkça aykırıdır. Bu nedenle örnek 2 icra emrinin takip talepnamesine uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, şikayetin tümden reddi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemiz’in 18.11.2014 tarih ve 2014/3177 Esas 2014/21212 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve 57,60 TL peşin harcın karar düzeltme isteyene iadesine, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

3. Karar

14. Hukuk Dairesi 2015/6485 E. , 2016/3104 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Asıl davada davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.01.2012 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin men’i, karşı dava ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 18.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl davada davacılar, 10 parsel sayılı taşınmazın malikleri olduklarını, davalının binasının bu taşınmaza tecavüzlü olduğunu, taşkın bina nedeniyle tecavüzünün önlenmesi, müdahalenin men’ine ve kal’ine, geriye yönelik olarak 5 yıllık ecrimisil bedeli ile yıkım bedeline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili, 1974 senesinde inşaatın ruhsatlı olarak yapıldığını, gerekli ölçümlerin yapıldığını, 1995 senesinde binaya kat ilavesi için alınan ruhsat sırasında da bu ölçümlerin yeniden yapıldığını, herhangi bir taşma görülmediğini, sonradan kadastro uygulaması ile değiştirilmiş olabileceğini, parsel sınırlarının kayması ile oluşan bu durum için kötüniyetli olarak kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise iyiniyetli olduğundan bahisle Türk Medeni Kanunu’nun 725. maddesine göre taşkın kısmın temliken tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- “Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilamlar” başlığını taşıyan İcra ve İflas Kanununun 30. maddesi gereğince; “Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24’üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmayı emreder. Borçlu muayyen müddetlerde işe başlamaz veya bitirmez ve iş diğer bir kimse tarafından yapılabilecek şeylerden olur ve alacaklı da isterse yapılması için lazım gelen masraf icra memuru tarafından ehlivukufa takdir ettirilir. Bu masrafın ilerde hükme hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunup kendisine verilmek üzere ifasına alacaklı muvafakat ederse alınıp hükmolunan iş yaptırılır. Muvafakat etmezse ayrıca hükme hacet kalmadan borçlunun kafi miktarda malı haciz ile paraya çevrilerek o iş yaptırılır. İlam, bir işin yapılmamasına mütedair olduğu takdirde icra dairesi tarafından ilamın hükmü borçluya aynı müddetli bir emirle tebliğ olunur. Bu emirde ilam hükmüne muhalefetin 343. maddedeki cezayı müstelzim olduğu yazılır…” Somut olayda mahkemece, İİK’nun 30. maddesine aykırı olarak kal bedeli olan 20.072,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine yönelik hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu yanlışlığın giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı- karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının bir numaralı bendindeki “kal miktarı olan 20.072,40 TL kal bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya (dahili davacıya) ödenmesine” ibaresinin hüküm sonucundan çıkartılmasına; hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

4. Karar

14. Hukuk Dairesi 2015/5171 E. , 2017/6707 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.12.2013 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan müdahalenin önlenmesi ve kal istemine ilişkindir. Davacı vekili,…İli, …İlçesi 53 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacıya, 3 parsel sayılı taşınmazın ise davalıya ait olduğunu, davalının müvekkilin duvarına bitişik olarak tavuk kümesi ve hayvan barınağı inşa ettiğini, hayvanların koku ve gürültüsünden rahatsız olunduğunu, ayrıca davalının ağaçlarının davacının taşınmazına geçtiğini, yaprak ve meyvelerinin kirlilik yaratmakta olduğunu, gürültü ve pislikten evde ve bahçede durulamaz hale gelindiğini ileri sürerek; davacının bahçe duvarına yapılan bitişik hayvan barınağı ve kümesin yıkılması ile davalının ağaçlarının davacının taşınmazına geçmek suretiyle yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı; dava konusu ağaç dallarının davacının taşınmazına taşmadığını, ağaçların budanmış olduğunu, kaldı ki davacının da komşuluk hukuku gereği kesme hakkının bulunduğunu,…’un yarı köy şeklinde bir yer olup, herkesin tavuk ve kurbanlık beslediğini, davacının da hayvanlarının olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir. Mahkemece “davalının elatmasının önlenmesine, 21.10.2014 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda A, B ve C harfleri ile gösterilen kümes ve küçükbaş hayvan barınaklarının kal’ine ” karar verildiği görülmüştür. Bilindiği gibi; İİK’nın 30. maddesi hükmü gereğince bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir. Somut olayda; mahkemece, komşuluk hukukuna göre zarar ve zararın giderilmesi yöntemleri belirlenerek hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki; yıkım masraflarının davalıdan tahsiline yönelik hüküm kurulması yerinde olmayıp, belirtilen hususun infaz sırasında dikkate alınması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. Ancak bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun 1. fıkrasının b bendinin hükümden çıkartılmasına ve hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

5. Karar

8. Hukuk Dairesi 2015/2392 E. , 2017/3463 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Alacaklı vekili,… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/163-278 E. K sayılı ilamının infazına ilişkin taleplerinin Müdürlüğün 30/04/2014 tarihli tutanağı ile reddine dair kararının iptali ile takip konusu ilamın infazı suretiyle Karınca Deresi yatağının müdahaleden önceki güzergahına çekilmesini, müdahalenin önlenmesini talep etmiştir. Mahkemece 27.09.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda ilamın bir bütün olarak infaz edilemeyecek durumda olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş olup hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. İİK’nun 30.maddesinin 1. fıkrasında “Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24’üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmayı emreder.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.06.2011 tarih 2011/163 Esas 2011/278 Karar sayılı ilamında “Davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; davalının Karınca Deresi mecrasını değiştirmek suretiyle dava konusu …ili, … ilçesi, … köyü, … ada…parselin ifrazı sonucunda oluşan davacı adına kayıtlı…nolu parsele kadastro fen bilirkişisi … tarafından düzenlenen 07/12/2009 tarihli rapor ve krokisinde mavi ile boyalı A ile işaretli 51,50 m2, B ile işaretli 17,56-m2 olmak üzere 69,06-m2’lik kısmına vaki müdahalesinin men’ine, kadastro fen bilirkişisi … tarafından düzenlenen 31/10/2007 ve 07/12/2009 tarihli rapor ve krokilerinin karara eklenmesine…” karar verilmiştir. İcra Müdürlüğü’nce infaz için gidildiğinde 30.04.2014 tarihli tutanakta, borçlu vekilinin beyanına göre, dere yatağının belediyenin ıslah çalışması nedeniyle değiştirildiğini belirttiği ve bilirkişilerce yapılan tespitten ve verilen rapor içeriğinde değişen yeni dere yatağı gösterilmemekte ise de İcra Hukuk Mahkemesi’nce yapılan bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişilerin raporlarında ve ekli krokilerinde dere yatağının yerinin değiştiği görülmektedir. Ancak dere yatağının ne şekilde değiştiği, Belediyenin ıslah çalışmasının olup olmadığının belirlenmediği gibi ilamda müdahalenin men’inine karar verilen ve rapor ve krokide yer verilen B harfi ile işaretli 7.68 m2 lik alanda halen tecavüzün devam ettiği görümektedir. Derenin ıslahı ve yerinin değiştirilmesi işlemi belediye tarafından değil, borçlu tarafından yapılmışsa ilamın bu bölüm için infazı gerekir. Mahkemece yukarıda yazılı incelemenin mümkün olduğu takdirde ilamla ilgili yargılamada rapor veren bilirkişiler de refakate alınarak yeniden inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

6. Karar

8. Hukuk Dairesi 2014/16314 E. , 2015/1558 K.• “İçtihat Metni” İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının onanmasına dair 14.05.2013 tarih, 2013/18967 Esas, 20149563 Karar sayılı Daire ilâmının müddeti içinde tashihen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili ilama dayalı olarak başlatılan takibe karşı İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; bu takipten sonra aynı ilama dayalı olarak bir başka dosyada tahliye istemli takip başlatıldığından takibin mükerrer olduğunu, ilamın kesinleşmeden icra edilemeyeceğini, alacaklının taraf ehliyetinin kalmadığını ve ilamda tahliye hükmü olmadığı halde; 19.07.2013 tarihli infaz tutanağı ile tahliye işlemi yapıldığı belirtilerek takibin ve infaz işleminin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, örnek 4-5 icra emri düzenlenip tebliğ edilmesine rağmen tahliye yapılmasına ilişkin 19.07.2013 tarihli işlemin iptaline, diğer istemlerin reddine karar vermiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Takip dayanağı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.06.2012 tarih ve 2008/202 Esas 2012/375 Karar sayılı ilamı incelendiğinde; ”….davalı tarafın … nolu taşınmaz ile ilgili olarak fen bilirkişisinin 21.11.2011 tarihli raporunda A ile işaretli 1100 m2’lik kısmındaki müdahalesinin önlenmesine,” hükmedildiği, tahliyeye ilişkin bir hüküm içermediği anlaşılmaktadır. Bu durumda her ne kadar örnek 4-5 numaralı icra emrinde, tahliyenin talep edilmesi doğru değil ise de; 19.07.2013 tarihli infaza ilişkin tutanakda ilamın infazının işgal edilen yere müdahaleye yedi gün içinde son verilmesi ihtarı şeklinde yapıldığı, tahliyeye ilişkin bir işlemin yapılmadığı görülmekle, infaz işleminde ilama aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenle anılan işlemin iptaline yönelik borçlu başvurusunun da reddi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, Mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14.05.2014 tarih ve 2013/18967 Esas 2014/9563 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle, İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

7. Karar

8. Hukuk Dairesi 2014/14572 E. , 2015/5971 K.• “İçtihat Metni” İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının onanmasına dair 01.04.2014 tarih, 2014/6075 Esas, 2014/5915 Karar sayılı Daire ilâmının müddeti içinde tashihen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Takip konusu ilamda, taraflara murislerinden miras yolu ile geçen dava konusu bağımsız bölüm taşınmazda (dairede) davalının, davacı paydaşların 4/15 payına yaptığı haksız müdahalenin meni ile 31.059,20 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmiştir. İlamın infazı amacıyla düzenlenen örnek 4-5 numaralı icra emriyle; ecrimisil, ilam vekalet ücreti ve yargı giderinin tahsili ile 4/15 paya borçlunun müdahalesinin meni, yine örnek 2 numaralı icra emriyle de; bağımsız bölümde bulunan alacaklıların 4/15 payına müdahalenin meni ile tahliye ve teslim istenmiştir. Borçlu vekili, ilamın taşınmazın aynına ilişkin olduğu kesinleşmeden icra edilemeyeceği ve paya müdahalenin meni’nin fiili olarak mümkün olamayacağı gerekçeleriyle takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, ilamın müdahalenin menine ilişkin olduğu, kesinleşmeden takibe konulmasına engel bulunmadığı ve örnek 2 numaralı icra emrinin ilama uygun düzenlendiği gerekçeleriyle istemin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu tarafça temyiz edilmiş ve Dairemizce onanmıştır . TMK’nun 688 vd. maddeleri gereğince davacı ve davalıların paydaşı oldukları taşınmazın her parçasında mülkiyet hakkına sahip bulundukları, dava konusu edilen kısmın da her cüzünde hakları bulunduğu, ortaklığın giderilmesi yolu ile hisseler ifraz edilmedikçe müdahalenin meninin fiilen mümkün olmayacağı, anlaşılmaktadır. Bu durumda, örnek 4-5 icra emrindeki istemin yeterli olduğu, ayrıca borçlunun örnek 2 numaralı icra emriyle taşınmazdaki 4/15 paya müdahalesinin tahliye ve teslim suretiyle men’i istenemeyeceğinden mahkemece, örnek 2 numaralı icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, bu istemin de reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Anılan nedenle Dairemizce hükmün bozulması yerine onandığı anlaşılmakla, borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ:Borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemiz’in 01.04.2014 tarih ve 2014/6075 Esas 2014 /5915 Karar sayılı onama ilamının kısmen kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca kısmen BOZULMASINA, 13.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. Karar

8. Hukuk Dairesi 2014/8912 E. , 2015/14206 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; vekiledeni aleyhine başlatılan ilamlı takipte dayanak ilamın Yargıtay’ca bozulduğunu, Mahkeme’ce bozmaya uyularak yeniden karar verildiğini, bozma sonrası verilen hükmün uygulanabilmesi için öncelikle borçluya icra emri tebliği gerektiği halde İcra Müdürlüğü’nce ilamın infazının muhtıra ile istenmesinin usulsüz olduğunu, ayrıca yapılacak işin mahiyeti nazara alındığında muhtıra ile verilen 15 günlük sürenin makul olmadığını belirterek 07/11/2013 tarihli muhtıranın iptalini istemiştir. Mahkeme’ce şikayetin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Somut olayda,…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/31 esas 2012/50 karar ve 12/03/2012 tarihli kararı ile “Davacının tesisi açısından tehlike teşkil eden Harita ve Kadastro Mühendisi bilirkişi ……..’in krokisinde siyah kalemle taralı alanda davalının faaliyetinin durdurulması suretiyle vaki müdahalesinin önlenmesine; davalının çalışmaları sonucu oluşan tehlikenin izalesi, giderilmesi ve eski hale getirilmesine, bilirkişi krokisinde siyah kalemle taralı alanın geri doldurulmasına, bu konuda davacı tarafından yapılan herhangi bir işlem ve sarf bulunmadığından kararın, İİK 30. madde uyarınca infazına…” şeklinde hüküm kurulduğu, iş bu ilamın infazı için borçlu aleyhine düzenlenen şikayete konu muhtıra ile men edilen faaliyetin durdurularak vaki müdahaleye son verilmesi ve kararda atıfta bulunulan bilirkişi raporunda gösterilen kısmın doldurularak tehlikenin izalesi için borçluya 15 gün süre verildiği anlaşılmaktadır. İİK’nun 30/1. maddesinde; ”Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24’üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işin yapılmasını emreder.” hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda Mahkeme’ce, şikayete konu muhtıra ile yapılması emredilen işin niteliği nazara alınarak ne kadar sürede yapılabileceği hususunda konusunda uzman bilirkişi görüşü alınarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

9. Karar

14. Hukuk Dairesi 2014/6956 E. , 2014/7992 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 22.08.2011 gününde verilen dilekçe ile muarazanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, davacıya ait taşınmaza yapılan müdahalenin men’ ine, taşınmazın Kuzey Batısından Doğu istikametine doğru sınır istikametince 36 metre uzunluğunda, yüksekliği 2,5 ile 7 metre arasında istinat duvarının yapılmasına, bu istinat duvarıyla ilgili masrafların davalı yanca karşılanmasına, karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-İİK’nın 30. maddesi hükmü gereğince bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir. Mahkemece, talep olmadan İİK’nın 30. maddesi hükmü gözardı edilerek davacının arazisi üzerinde Kuzey Batısından Doğu istikametine doğru sınır istikametince 36 metre uzunluğunda, yüksekliği 2,5 ile 7 metre arasında istinat duvarının yapılmasıyla ilgili masrafların davalı yanca karşılanmasına dair hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de bu yanlışlığın giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 3. bendindeki “… bu istinat duvarıyla ilgili masrafların davalı yanca karşılanmasına,” ibaresinin hüküm sonucundan çıkarılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

10. Karar

8. Hukuk Dairesi 2013/23915 E. , 2014/176 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ : İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 26/09/2013 NUMARASI : 2013/832-2013/782 Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Alacaklı vekili tarafından borçlular aleyhine İstanbul 13. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/679 Esas ve 2012/221 Karar sayılı ilamına dayanılarak başlatılan takipte, borçlu vekili İcra Mahkemesi’ne başvurusunda icra emrinin vekil değil asile tebliğ edildiğini, dayanak ilamda tahliye ve teslime ilişkin hüküm bulunmamasına rağmen takipte tahliye ve teslim istenilmek suretiyle takibin ilama uygun yapılmadığını, icra emrinde işin hangi sürede yapılacağının belirtilmediğini, borçluların yapmaları gereken işin ayrı ayrı gösterilmediğini açıklayarak takibin ve icra emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece, icra emrinin ilama uygun olarak düzenlendiği, usulüne uygun takip başlatıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm borçlular vekili tarafından temyiz edilmiştir. İİK’nun 30/1.maddesinde; ”Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24’üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işin yapılmasını emreder.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; takip dayanağı ilamda müdahalenin men’i ve eski hale getirilmeye karar verildiği, davalılara kararın yerine getirilmesi için 35 gün süre verilmesine ibaresi eklenerek ilamın düzeltilerek onandığı,anılan ilamın İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2013/20637 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğu, icra emrinin ”B” bölümünde işin yapılması için ilamda belirlenen sürenin yazılmadığı anlaşılmaktadır. Borçlularca işin yapılması için ilamda belirlenen 35 günlük sürenin icra emrinin ”B” bölümünde borçlulara verilecek süre olarak açıkça yazılmaması ilama aykırılık teşkil eder. Bu nedenle icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

11. Karar

8. Hukuk Dairesi 2015/14747 E. , 2017/15744 K.• “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; taşınmazın aynından kaynaklanan men’i müdahale ve kal istemine ilişkin borçluya örnek no: 4-5 icra icra emri gönderilmesi gerekirken örnek no: 2 icra emri gönderildiğini, ilamın infazının fiilen imkansız olduğunu belirterek icra emrinin iptalini ve takibin durdurulmasını talep etmiştir. Mahkemece; örnek (2) nolu icra emri gönderilmesinin İcra ve İflas Yönetmeliği’ne uygun olduğu, diğer iddianın ise yargılama aşamasında esas mahkemesine ileri sürülmesi gerektiği zira dar yetkili icra mahkemesinin hükmü veren mahkeme yerine geçerek esas mahkemenin kararını ortadan kaldıracak şekilde karar vermesinin düşünülemeyeceği gerekçeleriyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-)Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre borçlu vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-) Örnek no:2 icra emri “Taşınır Teslimine veya Taşınmaz Tahliyesine İlişkin” olup dayanak … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/171 Esas ve 2010/612 Karar sayılı kararında Müdahalenin men-i ile birlikte kal hükmü de bulunmaktadır. Anılan ilamda taşınmazın tahliye ve teslimine ilişkin bir hüküm olmadığından örnek no: 2 icra emri yerine “Para Borcuna veya Teminat Verilmesine veya Bir İşin Yapılması veya Yapılmamasına, İrtifak Hakkının veya Gemi Üzerindeki İntifa Hakkının Kaldırılmasına İlişkin İlamların Yerine Getirilmesinde” ilişkin örnek no:4-5 icra emrinin gönderilmesi gerekir. Mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda örnek no: 2 icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin reddine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 28.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Exit mobile version