2022 Yılı4. Hukuk DairesiHaciz KaldırmaTasarrufun İptali

Önceki Yargıtay ilamında “taşınmazların dava tarihinde davacı adına hacizli olduğu görüldüğünden, taşınmazları sattırarak alacağını alma imkanına sahip olan davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı” belirtilmişse de; dava konusu taşınmazın hacizlerle birlikte davalı üçüncü kişiye devrinden ve üzerindeki hacizlerin kaldırılmasından sonra tasarrufun iptali davasının açıldığı anlaşıldığından, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu-

Önceki Yargıtay ilamında “taşınmazların dava tarihinde davacı adına hacizli olduğu görüldüğünden, taşınmazları sattırarak alacağını alma imkanına sahip olan davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı” belirtilmişse de; dava konusu taşınmazın hacizlerle birlikte davalı üçüncü kişiye devrinden ve üzerindeki hacizlerin kaldırılmasından sonra tasarrufun iptali davasının açıldığı anlaşıldığından, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu-

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasından dolayı yerel mahkemece verilen, gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 gün ve 2016/18204-2019/4771 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davacı K.M. Elektrik Dağıtım A.Ş vekili, davalı K. adına kayıtlı tarımsal sulama elektrik aboneliğinden kaynaklanan elektrik borcu nedeniyle aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, haczi kabil mala rastlanılamadığını, davalı adına kayıtlı 25 adet taşınmaza haciz şerhi konulduğunu, ancak bu taşınmazları 26/03/2010 tarihinde davalı K.’in eşi K.’ye hacizleri ile birlikte devrettiğini, davalılar arasında yapılan bu satış işlemlerinin muvazaalı olup, mal kaçırma kastıyla yapıldığını belirterek bu tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, müvekkilleri hakkında açılan davayı kabul etmediklerini, temlikin yapıldığı sırada dava konusu taşınmazlar üzerinde zaten davacı tarafın hacizlerinin mevcut olduğunu, müvekkil K.’in çocuklarından kaynaklanan ailevi bir meseleden dolayı üzerindeki taşınmazları eşi olan diğer müvekkil davalı K. K.’ye hacizli olarak temlik ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin, satış değeri ile gerçek değer arasında ciddi fark bulunduğu, karı-koca olan davalılar arasındaki ivazlı tasarrufların İİK 278 maddesi uyarınca bağışlama niteliğinde olduğu; K. K.’nin davaya konu taşımazları muvazaalı bir şekilde alacaklıdan mal kaçırma kastı ile devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin kararı; Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 gün ve 2016/18204-2019/4771 sayılı ilamıyla bozulmuş, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Yeniden yapılan inceleme sonunda:

Dava; İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Her ne kadar; Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 gün ve 2016/18204-2019/4771 sayılı ilamının 2. bendinde; Nevşehir ili Derinkuyu ilçesi, Özlüce köyü, 134 ada 116 parsel,140 ada 377 parsel, 140 ada 378 parsel 140 ada 497 parsel, 143 ada 4 parsel, 143 ada 8 parsel, 143 ada 9 parsel 145 ada 54 parsel, 145 ada 60 parsel, 146 ada 2 parsel, 165 ada 25 parsel, 201 ada 5 parsel sayılı taşınmazların dava tarihinde davacı K.M. Elektrik Dağıtım A.Ş adına hacizli olduğu görülmekle İ.İ.K 277 vd. maddelerinden kaynaklanan işbu davada haciz yetkisi verilmesi yönünden, davacının hacizli taşınmazları usulüne uygun olarak sattırarak alacağını alma imkanına sahipken, bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı, hukuki yararın dava şartlarından olup mahkemece re’sen gözetilmesi ve HMK’nin 114/h maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmişse de; davacı alacaklı K.M. Elektrik Dağıtım A.Ş tarafından davalı borçlu K. K. hakkında Nevşehir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/1538 sayılı dosyasından yapılan icra takibinde dava konusu edilen parseller üzerine 28/11/2008 tarihinde haciz konulduğu, üzerindeki hacizlerle birlikte 26/03/2010 tarihinde davalı K. K.’ye devredildiği, 29/08/2012 tarihinde talep üzerine taşınmazların üzerindeki hacizlerin icra müdürlüğü tarafından İİK 106 ve 110. maddeleri gereğince kaldırıldığı, işbu davanın ise 04/03/2015 tarihinde açıldığı, böylece davanın açıldığı tarihte davacı alacaklı tarafından dava konusu taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kalktığı anlaşılmakta olup; davacının bu davayı açmakta hukuki yararı vardır. Bu nedenle davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 17.Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 gün ve 2016/18204-2019/4771 sayılı bozma ilamının 2.bendinin kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 gün ve 2016/18204-2019/4771 sayılı bozma ilamının 2.bendinin kaldırılmasına, 3.bendinin 2.bent olarak yazılmasına ve 1.bendinde yer alan “Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere,” ibarelerinden sonra gelmek üzere “davalı borçlu K. K. ile davalı 3.kişi K. K. evli olup, İİK’nın 280/1 maddesi gereğince davalı K. K.’nin davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olmasına ve aksinin de ispatlanamamasına göre” ibarelerinin eklenmesi sureti ile bozma gerekçesinin düzeltilerek hükmün BOZULMASINA; tashihi karar peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine 29/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

4. HD. 29.03.2022 T. E: 2021/21394, K: 6202

Related Articles

Back to top button