Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi-borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi M. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi-borçlu vekili, sair itirazları yanında satış ilanının vekil yerine asile tebliğ edilmesinin usulsüz olduğunu belirterek, ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, Mahkemece; ihalenin feshi talebinin reddine, şikayetçi aleyhine para cezasına karar verildiği, şikayetçi vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
Satış ilanının, borçluya, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliği gerekmektedir.
Somut olayda; şikayetçi-borçlu vekiline satış ilanının 12/08/2020 günü tebliğ edildiği, şikayete konu ihalenin ise 17/08/2020 günü yapıldığı görülmüştür.
Buna göre satış ilanı tebliğ tarihi ile ihale günü arasında makul bir süre olmadığından, borçlunun satış hazırlığı işlemlerine karşı şikayet hakkını kullanması ve satışa katılımı arttıracak çalışmalarda bulunması engellenmiş olup satış ilanının ihaleden önce usulüne uygun olarak tebliği koşulunun gerçekleştiğinden bahsedilemez.
O halde; ilk derece mahkemesince; belirtilen gerekçeyle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Şikayetçi-borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 30/12/2021 tarih ve 2021/1377 E. – 2021/3156 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 10/11/2020 tarih ve 2020/380 E. – 2020/513 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 13/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi verildi.
YARGITAY KARARI -2-
12. HD. 20.05.2021 T. E: 3493, K: 5122
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi A. G.eç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun, sair şikayetleri ile satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, davanın reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin 1. fıkrasında; “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.” Yine aynı maddenin 1. fıkrasının 9. bendine göre de; baro levhasına yazılı avukatların bu kapsamda olduğu, 4. fıkrasında ise “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, borçlunun, ihalesi yapılan taşınmaz yönünden vekili aracılığıyla İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/380 E. – 2019/719 K. sayılı dosyası üzerinden kıymet takdirine itiraz ettiği, anılan mahkemenin 30.05.2019 tarihli kararının takip dosyasında mevcut olduğu, alacaklı vekilinin de, kıymet takdirine itiraz yargılamasına katılarak borçlunun vekille temsil edildiğinden haberdar olduğu, vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda satış ilanının vekile tebliğ edilmesi yerindedir.
Ne var ki, satış ilanının vekile elektronik yolla 13.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, aynı gün vekil tarafından açıldığı, taşınmaz ihalesinin ise 17.01.2020 tarihinde gerçekleştiği, Tebligat Kanunu’na göre ise satış ilanının tebliğinin 18.01.2020 günü sonunda yapılmış sayıldığı görülmekle, satış ilanın ihaleden sonra tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup sonuç doğurmaz. Öte yandan, vekilin elektronik yolla yapılan tebligatı açtığı tarihte ihaleden haberdar olduğu kabul edilse dahi Dairemiz yerleşik uygulamasına göre öğrenme tarihi ile ihale tarihi arasında makul sürenin bulunmadığı aşikardır. O halde, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 03.02.2021 tarih ve 2020/1217 E. – 2021/338 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), İstanbul 25. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 12.02.2020 tarih ve 2020/129 E. – 2020/240 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 20/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY KARARI -3-
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçluların, sair iddialarının yanısıra yasal süresinde satış istenmediğinden İİK’nun 150/e maddesi gereğince takibin düştüğü ve borçlu şirkete yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu iddiaları ile 17.05.2018 tarihli taşınmaz ihalelerinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurdukları, ilk derece mahkemesince borçlu şirket yetkilisinin 11.05.2018 tarihinde takip dosyasından fotokopi aldığı, bu tarihte ihaleden haberdar olduğu ve satış talebinin süresinde olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, borçlular tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
Satış ilanının borçluya, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliği gerekmektedir. Somut olayda;borçlu şirket yetkilisinin takip dosyasından 11.05.2018 tarihinde fotokopi aldığı, ihalenin ise 17.05.2018 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Buna göre dosyadan fotokopi alınan tarih ile ihale günü arasında makul bir süre olmadığından, borçlunun satışa hazırlık işlemlerine karşı şikayet hakkını kullanması ve satışa katılımı arttıracak çalışmalarda bulunması engellenmiş olup satış ilanından ve ihaleden makul süre önce haberdar olduğundan bahsedilemez. Bu durumda borçlu şirket yönünden bahsedilen gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekir.
Öte yandan; takip ve ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK’nun 150/e maddesi gereğince taşınmaz rehninin satışının ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde istenmesi gereklidir. İİK’nun 150/e-2. maddesine göre bu süre içinde satışın istenmemesi veya talep geri alınıp da bu süre içinde yenilenmemesi halinde takibin düşeceği hüküm altına alınmıştır
Somut olayda, örnek 6 numaralı ödeme emrinin borçlu K’ya 24.01.2016 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklının 27.12.2017 tarihinde satış talebinde bulunulduğu dolayısıyla İİK’nun 150/e maddesindeki bir yıllık sürede satış istenmediği görülmektedir. Bu durumda takip düştüğünden ve takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olduğundan mahkemece borçlu … yönünden de ihalenin feshi isteminin bu nedenle kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Borçluların temyiz istemlerinin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 30.12.2019 tarih ve 2018/1818 E.-2019/1824 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06.08.2019 tarih ve 2018/108 E.-2019/209 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY KARARI -4-
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. Karagöz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu vekilinin tüm dosya kapsamında yapılması gereken tebligatların usule aykırı yapıldığını, trajı düşük gazetede ilan yapıldığını ve kıymet takdiri raporuna taşınmazın vasıflarının yeterli ve detaylı yazılmadığını ileri sürerek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, Bolu İcra Hukuk Mahkemesinin 18/06/2018 tarih ve 2018/254 E.-2018/467 K. sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verildiği ve borçlu aleyhine para cezasına hükmedildiği, borçlu vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 21/03/2019 tarih ve 2019/177 E.-254 K. sayılı kararı ile taşınmaz satış ilanının, borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve taşınmaza ilişkin ihalenin feshine karar verildiği görülmektedir.
İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Çünkü satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi, borçlunun satıştan makul bir süre önce haberdar olmasını gerektirir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ işlemi, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatap tebliğden haberdar olmuş ise, tebliğ işlemi geçersiz olmayıp muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarih tebliğ tarihi kabul edilir. Bu nedenle borçluya satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile, borçlu satış gününden makul süre önce satışı öğrenmiş ise, öğrendiği tarih, kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih kabul edilmelidir. Böyle bir durumda, salt tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ihalenin feshi yoluna gidilemez.
Şikayetçi borçlu vekili, şikayet dilekçesinde, tüm satış dosyasında yapılması gereken tüm tebligatların usule aykırı şekilde yapıldığını iddia etmiş ise de, hangi tebligatın usulüne uygun olmadığını belirtmemiştir. İlk derece mahkemesince, satış ilanı tebligatı incelenerek bu tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilerek diğer ileri sürülen fesih nedenlerinin de yerinde olmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi’nce ise, satış ilanı tebligatının usulüne uygun olmadığı kabul edilmiştir. Borçluya yapılan satış ilanı tebligatı Bölge Adliye Mahkemesi’nin de kabulünde olduğu gibi usulsüz ise de, düzeltme ilanı, borçluya, ‘’muhatabın o anda işte olması sebebiyle muhatap yerine aynı konutta oturduğunu beyan eden eşine‘’ şerhi ile 17.05.2018 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği’nin 25. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Şikayete konu ihalenin ise 12.06.2018 tarihinde yapıldığı, ihale tarihi ile satış ilanı tebliğ tarihi arasında, borçlunun satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için gerekli makul süre bulunduğu görülmekle ve satış kararına uygun olarak trajı 50.000’in üzerinde olan bir gazetede satış ilanının yayınlandığı ve şikayet dilekçesinde ileri sürülen diğer fesih nedenlerinin de yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, bölge adliye mahkemesince, şikayetin reddine karar veren ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ihalenin feshine hükmolunması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 21/03/2019 tarih ve 2019/177 E.-2019/254 Karar sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 26/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.
—————————————————————————————————————————–
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi D. D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu vekilinin, sair fesih nedenleri yanında,satış ilanı tebligatının borçlu vekili olarak tarafına makul süre aşılmak suretiyle tebliğ edildiğini ileri sürerek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, Karşıyaka 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 27/12/2017 tarihli ve 2017/540 E.- 2017/557 K. sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verilerek, borçlu aleyhine para cezasına hükmedildiği; borçlu vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 21/09/2018 tarihli ve 2018/1257 E.- 1389 K. sayılı kararı ile taşınmaz satış ilanının ve düzeltme ilanının, borçlu vekiline 28/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği,ihalenin ise 04/01/2017 tarihinde yani tebliğden itibaren 7. günde yapıldığı, tebliğ tarihi ile ihale tarihi arasında yeterli bir süre olmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve taşınmaza ilişkin ihalenin feshine karar verildiği görülmektedir.
İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Çünkü satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi, borçlunun satıştan makul bir süre önce haberdar olmasını gerektirir.
HMK’nun 355. maddesinde ise “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 352/1. maddesinde de başvuru şartlarının yerinde getirilmemesi ya da başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; borçlu vekilinin şikayet dilekçesinde, diğer fesih nedenleri yanında, ihalenin 04/01/2017 tarihinde yapıldığını, satış ilanı tebligatının borçlu vekili olarak tarafına makul süre aşılarak satış günü tebliğden itibaren yedi gün olmak üzere 28/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğini ileri sürerek ihalenin feshi isteminde bulunduğu, ilk derece mahkemesince ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiği, şikayet dilekçesinde ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülen satış ilanın makul süre aşılarak tebliğ edildiği iddiasının istinaf başvuru dilekçesinde istinaf sebebi olarak ileri sürülmediği,sair ihalenin feshi nedenleri ileri sürülerek başvuru yapıldığı, buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesi’nce,istinaf nedeni olarak ileri sürülmeyen hususa ilişkin re’sen inceleme yapılarak, taşınmaz satış ilanının ve düzeltme ilanının, borçlu vekiline 28/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, ihalenin ise 04/01/2017 tarihinde tebliğden itibaren 7. günde yapıldığı, tebliğ tarihi ile ihale tarihi arasında yeterli bir süre olmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve taşınmaza ilişkin ihalenin feshine karar verildiği görülmektedir.
Buna göre HMK’nın 355. maddesi nazara alındığında, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf sebebi olarak ileri sürülmediği ve kamu düzenine de ilişkin olmadığı halde bahsi geçen husus dayanak yapılarak ihalenin feshine dair hüküm tesisi doğru değildir.
Öte yandan kabule göre de; şikayete konu ihalenin 04/01/2017 tarihinde yapıldığı, satış ilanının borçlu vekiline ihale tarihinden yedi gün önce 28/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, bir başka deyişle satışın tebliğden itibaren yedinci günde yapıldığı dolayısıyla ihale tarihi ile satış ilanı tebliğ tarihi arasında borçlunun satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için gerekli makul süre bulunduğu görülmekle bu gerekçeyle ihale tarihi arasında makul süre bulunmadığı değerlendirmesi ile ihalenin feshine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 21/09/2018 tarihli ve 2018/1257 E.- 1389 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 02/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.