T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2023/7425
KARAR NO: 2024/3722
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 15.06.2023
NUMARASI : 2021/2408-2023/1076
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlunun, borca itirazları ile birlikte, bir adet bononun miktar itibariyle bölünerek iki ayrı takibe konu edildiğini, önce başlatılan takip iptal edilmeden şikayete konu icra takibinin başlatıldığını ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, davanın süre yönünden reddine karar verildiği, borçlu tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
İcra hukukunda “derdestlik” konusunda pozitif bir düzenleme yer almamaktadır. İcra takibinde de derdestlikten anlaşılması gereken, devam etmekte olan bir icra takibinin mevcudiyetine rağmen aynı alacaklının aynı borçluya karşı aynı alacak sebebi ile yeniden icra takibi başlatılmasıdır.
İcra İflas Hukukunda açık bir düzenleme yok ise Medeni Usul Hukuku hükümleri niteliğine uygun düştüğü ölçüde kıyas yolu ile icra hukukunda da uygulanır. Derdestlik 1086 sayılı HMK’nın yürürlükte olduğu dönemde ilk itiraz olarak düzenlenmiş iken, 6100 sayılı HMK m. 114/1.1’de bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. İİK’da derdestlik iddiasının ileri sürülme şartları yönünden bir düzenleme bulunmadığından, Medeni Usul Hukukunda dava şartı olan derdestlik, icra takibi bakımından takip şartı haline gelmiştir. HMK m. 114/1’de derdestliği dava şartı olarak düzenlemesinin gerekçeleri icra takibi bakımından da geçerlidir. Zira icra takibinde de mevcut icra takibi devam ederken aynı alacaklının aynı borçluya karşı aynı alacak için tekrar icra takibi yapmasında hukuki bir yararı bulunmamaktadır. Takip şartı olarak derdestlik, icra müdürü tarafından re’sen dikkate alınır. İcra takibinde takip şartı olan derdestlik koşulları oluştuğunda, kamu düzenine aykırılık gündeme geleceği için derdestlik iddiasının süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerekir.
Derdest takip var iken aynı borçluya ikinci bir icra takibi başlatılması, borçlunun hak arama hürriyetinin ihlal edilmesine yol açarken, ayrıca gereksiz gider yapılması yüzünden takip sonucunda ödemekle yükümlü olacağı borç miktarını da artıracaktır. Bu durum takip ekonomisi ilkesine de aykırıdır. Öte yandan bu husus HMK 29’da yer alan “Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü”ne de aykırılık oluşturacaktır.
Somut olayda, alacaklı tarafından şikayetçi-borçlu aleyhine ilk önce İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2020/19389 Esas sayılı takip dosyası üzerinden 31.05.2019 tanzim tarihli, 27.08.2020 vade tarihli ve 19.000.000,00 EURO bedelli kambiyo vasfına haiz bir adet bonoya dayalı olarak, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 5.000.000,00 EURO asıl alacak ve 3.205,48 EURO işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 5.003.205,48 EURO alacak yönünden 02.10.2020 tarihinde takip başlatıldığı, bu takipten sonra aynı icra müdürlüğünün 2020/23060 Esas sayılı takip dosyası üzerinden aynı bonoya dayalı olarak yine fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 100.000,00 EURO asıl alacak ve 89,04 EURO işlemiş faiz alacağı ve 100.089,04 TL komisyon olmak üzere toplam 100.089,04 TL alacak yönünden 16.10.2020 tarihinde şikayete konu icra takibinin başlatıldığı, İstanbul 28. İcra Hukuk Mahkemesinin 30.12.2020 tarih, 2020/534 Esas 2020/ 597 Karar sayılı kararı ile takip talebi ile ödeme emrinde yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olduğu gerekçesi ile önce başlatılan İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2020/19389 Esas sayılı icra takibinin iptaline karar verildiği görülmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; şikayet tarihi itibariyle borçlu hakkında aynı bonoya dayalı olarak başlatılmış derdest(mükerrer) takip olduğu şikayeti takip şartı ile ilgili olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesinde ileri sürülür.
O halde; İlk Derece Mahkemesince, yazılı gerekçe ile şikayetin süreden reddi yönünde hüküm tesisi ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 15.06.2023 tarih ve 2021/2408 E. 2023/1076 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 25.05.2021 tarih ve 2021/11 E. – 2021/229 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.