Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Şikâyete konu hesap borçlu belediyenin Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki emanet hesabı olup, banka hesabı gibi belediyenin tasarrufu ile açılan bir hesap olmadığından, borçlu belediye tarafından haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasından söz edilemeyeceği

Şikâyete konu hesap borçlu belediyenin Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki emanet hesabı olup, banka hesabı gibi belediyenin tasarrufu ile açılan bir hesap olmadığından, borçlu belediye tarafından haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasından söz edilemeyeceği, borçlu belediyenin Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki emanet hesabında bulunan bu para vergi hükmünde olduğundan haczedilmezlik şikâyetinin kabulü gerektiği-

1. Taraflar arasındaki “haczedilmezlik şikâyeti” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul Anadolu 4. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar, borçlu vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, borçlu vekilinin karar düzeltme istemi üzerine bozma kararı kaldırılarak yeniden bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili belediye aleyhine başlatılan takipte müvekkilinin İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki alacaklarına haciz konulduğunu, İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü tarafından haczi kabil olmayan alacağın icra müdürlüğü hesabına gönderildiğini, 4706 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 5. bendine göre belediyeye %10 pay verilmesi gerektiğini, bu payların 5393 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile 5779 sayılı Kanun’un 7. maddesi gereğince haczi kabil olmadığını ileri sürerek haczin kaldırılmasına, haczedilen paranın iadesine, haciz işlemi hukuka aykırı olduğu için haciz işlemi varmış gibi hesaplanan tahsil harcı oranının %3,96 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; birinci haciz ihbarnamesi ile yapılan haciz işleminin usulüne uygun olduğunu, şikâyet dilekçesinde belirtilen yasal düzenlemelerin uygulama alanının bulunmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. İstanbul Anadolu 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 10.02.2014 tarihli ve 2013/407 E., 2014/79 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, bilirkişi raporunda özetle, şikâyetçi … Belediye Başkanlığının İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki hesabının incelendiği, 27.07.2007 tarihinde 85,50TL ilaç katılım bedeli, 28.08.2007 tarihinde 105,75TL %20 eczane, 13.11.2007 tarihinde 3.159,84TL E. A.-A. Koç ortakları, 09.06.2008 tarihinde 1.037,43TL temsil heyeti yolluğu adı altında hesaba yatırılan paralar bulunduğunun, borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması hâlinde haczedilmezlik hakkından feragat ettiğinin kabulü gerektiği, sonucu itibari ile şikâyetçi belediyenin İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki hesabının havuz hesabı olduğunun bildirildiği, mevcut hâliyle İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 82/1, 4706 sayılı Kanun’un 5. maddesi, 5779 sayılı Kanun’un 7. maddesi ve 5393 sayılı Kanun’un 15. maddesi gözetilerek şikâyete konu hesabın karma hesap olduğu, tahsil harç oranı ile ilgili şikâyetin de geçerli bir hacze bağlı olarak yapılan tahsilata dair olması nedeniyle reddi gerektiği gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 22.04.2015 tarihli ve 2014/7783 E., 2015/9075 K. sayılı kararı ile;

“…Borçlu Belediye vekili, İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; İstanbul Defterdarlığı’nda bulunan ve 4706 sayılı Yasa’nın 5. maddesi gereğince Hazine arazilerinin satışından elde edilen gelirlerden Belediyelerine aktarılan %10’luk payın haczine ilişkin işlemin iptalini talep etmiş, Mahkemece, bilirkişi vasıtasıyla adı geçen Defterdarlık hesapları incelenerek, havuz hesabı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, borçlu Belediye vekilince hüküm temyiz edilmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15/son maddesinde; “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallar ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Ayrıca, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 7. maddesinde; bu Kanunda belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu belirtilmiştir.

Somut olayda dosya içinde bulunan İstanbul Valiliği Defterdarlığı Muhakemat Müdürlüğü’nün 09.12.2013 tarihli yazısında; şikayete konu haczedilen paranın 4706 sayılı Yasa’nın 5. maddesine istinaden Hazine taşınmazlarının satışından elde edilen paralardan söz konusu Yasa’ya istinaden ayrılan Belediyeye ait paylardan oluştuğu anlaşılmaktadır.

Anılan payların yukarıda yazılı yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere haczi kabil olmadığı, bu nedenle Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi yerine yazılı şekilde inceleme yapılarak sonuca gidilmesi doğru değildir …” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

8. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 14.04.2016 tarihli ve 2015/20654 E., 2016/6812 K. sayılı kararı ile;

“…Borçlu Belediye vekili, İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; İstanbul Defterdarlığı’nda bulunan ve 4706 sayılı Yasa’nın 5. maddesi gereğince Hazine arazilerinin satışından elde edilen gelirlerden Belediyelerine aktarılan %10’luk payın haczine ilişkin işlemin iptalini talep etmiş, Mahkemece, bilirkişi vasıtasıyla adı geçen Defterdarlık hesapları incelenerek, havuz hesabı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, borçlu Belediye vekilince hüküm temyiz edilmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15/son maddesinde; “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallar ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Ayrıca, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 7. maddesinde; bu Kanunda belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu belirtilmiştir.

Somut olayda dosya içinde bulunan İstanbul Valiliği Defterdarlığı Muhakemat Müdürlüğü’nün 09.12.2013 tarihli yazısında; şikayete konu haczedilen paranın 4706 sayılı Yasa’nın 5. maddesine istinaden Hazine taşınmazlarının satışından elde edilen paralardan olduğu bildirilmiş ise de Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda şikayete konu banka hesabının hesap hareketlerinde 27/07/2007 tarihinde 85,50.-TL ilaç katılım bedeli, 28/08/2007 tarihinde 105,75.TL %20 Eczane, 13/11/2007 tarihinde 3.159,84.-TL E. A.-A. Koç ortakları 09/06/2008 tarihinde 1.037,43.-TL Temsil Heyeti Yolluğu adı altında hesaba yatırılan paralar bulunduğu tespit edilerek, hesabın havuz hesabı olduğu belirtmiştir. Bu durum karşısında bilirkişice tespit edilen ve hesaba alacak kaydı olarak giren bu paraların niteliğinin ve kaynağının araştırılarak ve yukarıda açıklanan Yasa hükümleri de dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulması gerekirken, değişik gerekçe ile bozulduğu anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul Anadolu 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 10.11.2016 tarihli ve 2016/636 E., 2016/712 K. sayılı kararı ile; bilirkişinin hesaplar üzerinde yaptığı inceleme neticesinde hazırladığı raporda … Belediye Başkanlığının İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdinde ki hesabının havuz hesabı olduğunu, haczi kabil olmayan paralarla haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplandığını belirttiği, hesapların tek tek raporda gösterildiği, gösterilen hesapların hangi ilişkiden doğduğuna dair araştırma yapılmasına lüzum olmadığı, bir başka deyişle karma hesap hâlinde haczedilmezlik hakkından feragat edildiğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu belediyenin İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki hesabına 27.07.2007 tarihinde 85,50TL ilaç katılım bedeli, 28.08.2007 tarihinde 105,75TL %20 Eczane, 13.11.2007 tarihinde 3.159,84TL E. A.-A. Koç ort., 09.06.2008 tarihinde 1.037,43TL Temsil Heyeti Yolluğu adı altında alacak kaydı olarak giren bu paraların niteliğinin ve kaynağının araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için haciz işleminin açıklanmasında fayda vardır.

13. Kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle borçlunun alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hâkimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK’nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK’nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.

14. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinde haczedilemeyecek mallar ve haklar düzenlenmiştir. Maddî hukuka göre başkasına devri yasak olan mal, alacak ve haklar [mesela münhasıran şahsa bağlı haklar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 23 gibi] haczedilemez. Ayrıca özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal, alacak ve haklar da haczedilemez.

15. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendine göre özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal ve haklar haczedilemez.

16. Bu özel düzenlemelerden biri 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinin 9. fıkrasında yer almakta olup, bu düzenleme “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” şeklindedir.

17. Bu maddeye göre, belediyenin haczedilmezlik şikâyetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Bu itibarla söz konusu hükümde belirtildiği üzere hesapta bulunan paraların vergi, resim, harç gibi niteliği gereği haczedilemez olduğunun veya kamu hizmetine fiilen tahsis edildiğinin ispat yükü borçlu belediyeye aittir. Ancak haczedilen banka hesabı havuz hesabı niteliğinde ise bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin iddiasını ispat imkânını, kendisinin kaldırdığının kabulü gerekir. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının iyi niyetle de bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Buna göre borçlu belediyenin, hesaptaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekecektir. Ayrıca borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir. Bu durumda haczedilmezlik şikâyetinin reddine karar verilmelidir.

18. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 7. maddesinin 1. fıkrasına göre bu Kanun’da, il özel idareleri ve belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen paylar vergi hükmündedir.

19. 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi Ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un “Satış bedelinin ödenmesi, satış bedelinden pay verilmesi, belediyelere devir” başlıklı 5. maddesinin 5. fıkrası ise “… Belediye ve mücavir alan sınırları içindeki Hazineye ait taşınmazların satış bedellerinin tahsil edilen kısmından öncelikle yerinde muhafaza edilemeyen yapıların tasfiyesinde kullanılmak şartıyla % 10’u, ilgili belediyelerin 20.7.1966 tarihli ve 775 sayılı Kanun hükümlerine göre oluşturulan fon hesabına aktarılır. Kalan kısmından ise ilgili belediyeye % 30, varsa büyükşehir belediyesine % 10 oranında pay verilir. Belediye mücavir alan sınırları dışındaki köylerde bulunan Hazine taşınmazlarının satış bedellerinin tahsil edilen kısmından, % 25 oranında; dörtte biri ilgili köy tüzel kişiliğine ödenmek ve kalanı diğer köylere götürülecek hizmetlerde kullanılmak üzere, il özel idarelerine pay verilir. Bu paylar tahsilini takip eden ayın yirmisine kadar ilgili idarelerin hesaplarına aktarılır…” hükmünü içermektedir.

20. Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; alacaklı vekili tarafından borçlu … Belediye Başkanlığı aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilinin 18.03.2011 tarihli talebi üzerine İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğüne birinci haciz ihbarnamesi gönderilmiştir. Birinci haciz ihbarnamesinin 04.04.2011 tarihinde tebliği üzerine İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğünün 11.04.2011 tarihli cevabında “…… Belediye Başkanlığının borcu olan 24.572,70TL emanet hesabımızda bekletilmekte olup banka şubeniz ve ıban bilgilerinize ulaşılamadığından hesabınıza aktarılamamıştır. Banka şubeniz ve ıban numaranız bildirildiğinde ödemenin yapılacağı…” bildirilmiştir. İcra müdürlüğünce 22.06.2011 tarihli yazı ile IBAN numarasının bildirilmesi üzerine İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü tarafından 27.06.2011 tarihinde icra dosyasına 24.830,14TL gönderilmiştir.

21. Borçlu vekilinin haczedilmezlik şikâyeti ile icra mahkemesine başvurması üzerine icra mahkemesince borçlunun İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki hesaplarının incelenerek hesapta bulunan paraların nereden tahsil edildiği ve ne amaçla yatırıldığı ve paraların niteliğinin neler olduğu, hesabın karma hesap olup olmadığı hususun incelenmesi bakımından bilirkişiye 27.11.2013 tarihli yetki belgesi verilmiştir. İstanbul Valiliği Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğünce bilirkişiye verilen 09.12.2013 tarihli cevap yazısı “…4706 sayılı Kanun’un 5. maddesine istinaden hazine taşınmazlarının satışından elde edilen tutarlardan söz konusu yasaya istinaden ayrılan paylardır…” şeklindedir. İcra mahkemesince alınan 11.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda borçlu belediyenin İstanbul Valiliği Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki hesap hareketlerinin incelendiği, hesaba 27.07.2007 tarihinde 85,50TL ilaç katılım bedeli, 28.08.2007 tarihinde 105,75TL %20 Eczane, 13.11.2007 tarihinde 3.159,84TL E. A.-A. Koç ort., 09.06.2008 tarihinde 1.037,43TL Temsil Heyeti Yolluğu adı altında paralar girdiği, hesabın havuz hesabı olduğu, borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerektiği, haczinin mümkün olduğu bildirilmiştir.

22. İstanbul Valiliği Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğünün 09.12.2013 tarihli yazısından şikâyete konu haczedilen paranın 4706 sayılı Kanun’un 5. maddesine istinaden Hazine taşınmazlarının satışından elde edilen paralardan borçlu belediyeye ayrılan paylar olduğu anlaşılmaktadır. Şikâyete konu hesap borçlu belediyenin İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki emanet hesabı olup, banka hesabı gibi belediyenin tasarrufu ile açılan bir hesap değildir. Dolayısıyla borçlu belediye tarafından haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasından söz edilemez.

23. O hâlde borçlu belediyenin İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü nezdindeki emanet hesabında bulunan bu para vergi hükmünde olduğundan haczedilmezlik şikâyetinin kabulü gerekir.

24. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

HGK. 02.06.2022 T. E: 8-403 , K: 832

Exit mobile version