Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Söz konusu şirketin; iflasına karar verildiği tarihten itibaren vergisel yükümlülüklerini doğuracak tarzda aktif bir mükellef gibi ticari faaliyetini yürüttüğünden bahsetmeye olanak yoktur. Zira, iflas dairesince sadece İcra İflas Kanunu ile kendisine yüklenilen görev ve sorumluluklar yerine getirilmekle, iflas işlemleriyle sınırlı olmak üzere faaliyet yürütülmektedir. Bu durumda, ticari faaliyeti olduğuna ilişkin bir tespit bulunmayan İflas Halinde Tatsun Bisküvi Şekerleme Anonim Şirketi'nin faal mükellef olarak gerçek faydalanıcı bildirimi verme zorunluluğu bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, ilgili dönemde ticari faaliyeti olmayan şirketin anılan bildirim verilmediğinden bahisle adına kesilen dava konusu özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

T.C.

KAYSERİ

VERGİ MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/361

KARAR NO : 2023/995

DAVACI : İFLAS HALİNDE TATSUN BİSKÜVİ ŞEKERLEME ANONİM ŞİRKETİ ADINA KAYSERİ GENEL İCRA VE İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ

DAVALI : KAYSERİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, iflas nedeniyle tasfiye işlemleri yürütülen İflas Halinde Tatsun Bisküvi Anonim Şirketi adına gerçek faydalanıcı bilgisi bildiriminde bulunmadığından bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 355/1-1 maddesine istinaden kesilen özel usulsüzlük cezasının; söz konusu şirketin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.06.2006 tarih ve E: 2004/480 K:2006/185 sayılı kararı ile iflasına karar verildiği, İflas kaydının Kapatılan İcra Müdürlüğü’nün 2006/2 sayılı sırasına yapıldığı, halen yeni kayıt numaralı 2020/49 sayılı dosya üzerinden iflasın sürdüğü, müflis şirketin tasfiyesinin adi tasfiye olarak yürütülmesine karar verildikten sonra iflas idare memurlarının istifası neticesinde iflas idare heyetinin bozulduğu ve yeni bir iflas idare seçimi için yeniden alacaklılar toplantısı yapılamadığından iflas masasının temsilinin Kayseri Genel İcra ve İflas Müdürlüğü’ne ait olduğu, Resmi Gazetede yayımlanan 529 Sıra No’lu Genel Tebliğ ile gerçek faydalanıcıları bildirim zorunluluğu getirilse de müflis şirketin faaliyeti devam eden ya da devamı yönünde karar verilen bir şirket olmadığından beyanname verme yükümlülüğü bulunmadığı, şirketin faaliyeti, kendine ait banka hesabı olmadığı, faal olmadığı ileri sürülerek kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Davalı idare tarafından; dava konusu özel usulsüzlük cezasının, 529 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bildirim zorunluluğu getirilen Gerçek Faydalanıcı Bilgisi bildiriminin süresi içerisinde verilmemesi nedeniyle 213 sayılı Yasa’nın mükerrer 355/1’inci maddesindeki düzenleme gereği kesildiği, 16.06.2009 tarih ve 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 22’nci maddesi ile 213 sayılı Yasanın mükerrer 355’inci maddesine eklenen “…Ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz.” hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesileceği hususunun tebliğlerle duyurulmasının yeterli olduğu, ayrıca yükümlülere bildirim şartının gerekli olmadığı, tasfiye ve iflas halinde olsa dahi mükelleflerin vergisel sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlü oldukları, dava konusu özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Kayseri Vergi Mahkemesi Hakimliği’nce, dava dosyası incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, gerçek faydalanıcı bildiriminde bulunulmadığından bahisle, davacı şirket adına 2021/01-12 dönemi için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355/1-1 maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında Maliye Bakanlığı’nın bu Kanunun 149’uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannamelerin ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu; mükerrer 355’inci maddesinin 1’inci fıkrasında da bu Kanun’un 86, 148, 149, 150, 256 ve 257’nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257’inci maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara maddede üç bent halinde sayılan özel usulsüzlük cezalarının kesileceği belirtilmiş, 2’nci fıkrasında ise bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belgelerin süresi içinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgiliere yazılı olarak bildirilmesinin şart olduğu ifade edilmiş olmakla beraber bu fıkraya 01/08/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 22’nci maddesi ile eklenen cümlede ise, “Ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı’nca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz” denilmek suretiyle 5904 sayılı Kanunun anılan hükmünün yürürlüğe girdiği tarihten sonra Maliye Bakanlığı’nın genel düzenleyici işlemleri yazılı bildirim yerine geçeceğinden mükelleflere ayrıca yazılı bildirim yapılmayacağı kuralı getirilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun, 148, 149, 152/A, 256. maddeleri ve mükerrer 257’nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi uyarınca çıkarılan 529 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; gerçek faydalanıcının; tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai olarak kontrolünde bulunduran ya da bunlar üzerinde nihai nüfuz sahibi olan gerçek kişi veya kişileri ifade ettiği, gerçek faydalanıcı bilgisi bildirimini, bildirim verme süresinin başladığı 01/08/2021 tarihi itibarıyla faal olan (tasfiye işlemi devam edenler dâhil) Kurumlar vergisi mükellefleri ile Kollektif şirketlerde şirketi temsile yetkili kimse veya ortak, eshamsız komandit şirketlerde komandite ortaklardan biri ve adi ortaklıklar adına en yüksek ortaklık payına sahip kişi, Türkiye’de yönetim merkezi olan veya Türkiye’de mukim yöneticisi olan yabancı ülkede kurulmuş trust ve benzeri teşekküllerin yöneticileri, mütevellileri veya temsilcilerinin vermek zorunda olduğu, gerçek faydalanıcının belirlenmesi bakımından ise; (a) Tüzel kişilerde, tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortakları, (b) tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortağının gerçek faydalanıcı olmadığından şüphelenilmesi veya bu oranda hisseye sahip gerçek kişi ortak bulunmaması durumunda, tüzel kişiliği nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişiler, (a) ve (b) bentleri kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilemediği durumlarda, en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişilerin gerçek faydalanıcı olarak kabul edilerek bildirime konu edileceği, bildirim yapma yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükelleflerinin gerçek faydalanıcı bilgisini geçici vergi beyannameleri ve yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bildirmek zorunda oldukları, bildirim yapma yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükelleflerinin söz konusu beyannameler aracılığıyla; gerçek faydalanıcıların adı, soyadı, vatandaşlıkları, kimlik numaraları ve adresleri, varsa telefon, faks ve elektronik posta bilgileri ile gerçek faydalanıcılığın sebebini bildirecekleri, Tebliğin 8/2’nci maddesinde; bildirilmesi gereken bilgileri bildirmeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olunacağı, geçici 1’inci maddesinde ise; gerçek faydalanıcı bilgisi verme yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükellefleri dâhil bütün mükellefler ile diğer kişilerin, en geç 31/08/2021 günü sonuna kadar gerçek faydalanıcı bildirimini yine tebliğ ile belirlenen form ile elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmeleri gerektiği düzenlemelerine yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 13/07/2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 529 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile, kurumlar vergisi mükellefi olan tüzel kişi mükelleflere 31/08/2021 tarihine kadar elektronik ortamda gerçek faydalanıcı bildiriminde bulunma yükümlülüğünün getirildiği, müflis davacı şirketin bu bildirimi süresi içinde elektronik ortamda vermediğinden bahisle 213 sayılı Yasa’nın mükerrer 355/1-1 maddesi uyarınca 2021/01-12 dönemi için şirket adına özel usulsüzlük cezası kesilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda, davacı şirketin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.06.2006 tarih ve E: 2004/480 K:2006/185 sayılı kararı ileiflasına karar verildiği, 07.06.2006 tarihi itibariyle iflas halinde olduğu, müflis şirketin tasfiyesinin adi tasfiye olarak yürütülmesine karar verildikten sonra iflas idare memurlarının istifası neticesinde iflas idare heyetinin bozulduğu ve yeni bir iflas idare seçimi için yeniden alacaklılar toplantısı yapılamadığından iflas işlemlerinin Kayseri Genel İcra ve İflas Dairesi Müdürlüğü tarafından yürütüldüğü anlaşılan söz konusu şirketin; iflasına karar verildiği tarihten itibaren vergisel yükümlülüklerini doğuracak tarzda aktif bir mükellef gibi ticari faaliyetini yürüttüğünden bahsetmeye olanak yoktur. Zira, iflas dairesince sadece İcra İflas Kanunu ile kendisine yüklenilen görev ve sorumluluklar yerine getirilmekle, iflas işlemleriyle sınırlı olmak üzere faaliyet yürütülmektedir. Bu durumda, ticari faaliyeti olduğuna ilişkin bir tespit bulunmayan İflas Halinde Tatsun Bisküvi Şekerleme Anonim Şirketi’nin faal mükellef olarak gerçek faydalanıcı bildirimi verme zorunluluğu bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, ilgili dönemde ticari faaliyeti olmayan şirketin anılan bildirim verilmediğinden bahisle adına kesilen dava konusu özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, dava konusu özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına, aşağıda dökümü yapılan 237,40-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta avansının davacıya iadesine, uyuşmazlık konusu miktar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45’inci maddesinin 1’inci fıkrasında belirlenen sınırın altında olması nedeniyle karara karşı istinaf yolu kapalı olmak üzere 04.12.2023 tarihindekarar verildi.

Exit mobile version