Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Sürenin (İİK. 111) durması durumunda, satış talebinin reddi ya da ihalenin alıcı çıkmaması nedeniyle düşmesi ya da feshedilmesi halinde, düşme veya fesih kararının kesinleştiği tarihten sonra, kalan sürenin kaldığı yerden işlemeye devam edeceği

Sürenin (İİK. 111) durması durumunda, satış talebinin reddi ya da ihalenin alıcı çıkmaması nedeniyle düşmesi ya da feshedilmesi halinde, düşme veya fesih kararının kesinleştiği tarihten sonra, kalan sürenin kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, zamanaşımının kesilmesinde olduğu gibi yeni bir süre işlemeye başlamayacağı- Taşınmazın kıymet takdirine ilişkin istem ve muameleler satıştan önceki satışa hazırlık mahiyetinde birer muamele olup, açıkça satış talebi olmadıkça İİK. nun 106.maddesindeki süreyi durdurmayacağı-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 02.07.2012 tarih, 16782/23233 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu aleyhinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, 24.07.2003 tarihinde de adına kayıtlı taşınmaza haciz konulduğu, borçlunun ise 08.08.2011 tarihinde yapılan ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır.

İİK. nun 106.maddesinde, haczedilen taşınmazın iki yıl içinde satışının istenmesi gerektiği, aynı Yasanın 110.maddesinde ise kanuni müddet içinde satış istenmezse haczin kalkacağı öngörülmüştür.

Somut olayda, taşınmazın tapu kaydı üzerine 24.07.2003 tarihinde haciz konulduğu, alacaklı vekilinin 18.07.2005 tarihinde iki yıllık yasal süre dolmadan satış istediği, bu talebin icra müdürlüğünce kıymet takdiri yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiği, alacaklı vekilinin 03.01.2008 tarihinde yeniden satış istediği, icra müdürlüğünce aynı gün satışa karar verildiği, icra mahkemesince satışın durdurulmasına karar verilmesi üzerine, alacaklı vekilinin 16.07.2008 tarihli satış talebinin yeniden kıymet takdiri yapılması gerektiğinden bahisle icra müdürlüğünce reddedildiği, 18.08.2009 tarihli satış talebinin de aynı gerekçelerle reddedildiği, 12.07.2010 tarihinde yeniden satış istendiği ve en son 08.06.2011 tarihli satış talebi doğrultusunda ihalenin yapıldığı görülmektedir.

İİK.nun 106.maddesinde belirtilen sürelerin hangi hallerde duracağı, aynı Yasanın 111.maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Sürenin durması durumunda, satış talebinin reddi ya da ihalenin alıcı çıkmaması nedeniyle düşmesi ya da feshedilmesi halinde, düşme veya fesih kararının kesinleştiği tarihten sonra kalan süre kaldığı yerden işlemeye devam eder. Zamanaşımının kesilmesinde olduğu gibi yeni bir süre işlemeye başlamaz. Taşınmazın kıymet takdirine ilişkin istem ve muameleler satıştan önceki satışa hazırlık mahiyetinde birer muamele olup, açıkça satış talebi olmadıkça İİK. nun 106.maddesindeki süreyi durdurmaz(HGK. nun 17.5.1989 tarih ve 1989/12-266 E-1989/368 K sayılı kararı).

Somut olayda icra müdürünün satış taleplerinin reddine dair kararları da alacaklı tarafından icra mahkemesine başvurularak şikayet yoluyla iptal ettirilmediğine ve haciz tarihinden sonra İİK.nun 106.maddesinde öngörülen iki yıllık süre de geçmiş olduğuna göre, İİK’nun 110.maddesi uyarınca, gayrimenkul üzerindeki haciz satış tarihinden önce kalkmış bulunmaktadır.

O halde yukarıda açıklanan bu husus mahkemece re ‘sen dikkate alınarak ihalenin feshine karar verilmesi yerine yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 02.07.2012 tarih ve 2012/16782 – 23233 sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 26.12.2012 T. E:25570, K: 40092

Exit mobile version