Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Dosya alacaklısının alacağı üzerine haciz konulmuş olması halinde, üzerine haciz konulan dosyada alacaklının tasarruf yetkisi sınırlanmış olduğundan; alacaklı yahut vekilince üzerine haciz konulan dosyaya haricen tahsil, feragat ve vazgeçme taleplerinde bulunulamayacaktır.

T.C.

YARGITAY

12.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

YARGITAY KARARI

Esas    No : 2022/8458

Karar No : 2023/1183

İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

TARİHİ : 09.05.2022

SAYISI : 2020/1304 E., 2022/781 K.

DAVA TARİHİ : 21.10.2019

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kaldırma

TEMYİZ EDEN : Dahili Davalı

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 20.02.2020

SAYISI : 2019/1121 E., 2020/114 K.

Taraflar arasındaki icra memur muamelesini şikayetten dolayı yapılan inceleme sonunda, İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir.

Kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikayetin kabulüne, icra müdürlük kararının kaldırılmasına, davacı borçlu hakkında uygulanan hacizlerin fekkine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı dahili davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Borçlu dava dilekçesinde; dava dışı Sefer Parlar tarafından başlatılan takipte, alacağın tamamının davalı Canan Altın’a temlik edildiğini, alacak hakkının temlikle birlikte TBK’nın 183-194. maddeleri gereğince devralan kişiye geçtiğini, alacaklı görünen Sefer Parlar’ın alacağını Canan Altın’a temlik etmeden önce 08.06.2016 tarihinde Sefer Parlar ile borcunun olmadığı hususunda anlaştığını, aynı gün Sefer Parlar’ın İcra Müdürlüğüne giderek taşınmaz hacizlerinin fekkini talep ettiğini, ancak hacizlerin kaldırılması talebinin alacağın haricen tahsiline karine teşkil ettiği gerekçesi ile İcra Müdürlüğünce reddedildiğini, hacizlerin İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca düşmesini beklerken üçüncü şahsın olacağı için 07.02.2017 tarihinde dosya alacağına haciz konulduğunu, daha sonra menfi tespit davası öncesinde arabulucuya başvurduğunu ve anlaşma belgesi düzenlendiğini, İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/813 Esas sayılı dosyasıyla icra edilebilirlik şerhi verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, anılan kararı dosyaya sunarak İcra Müdürlüğüne müracaat ettiğini ve hacizlerin kaldırılması talebinde bulunduğunu, ancak talebin reddedildiğini, red kararının hukuka aykırı olduğunu, diğer taraftan takip dosyasında uygulanan hacizlerin İİK’nın 85. maddesine aykırı ve taşkın olduğunu ileri sürerek İcra Müdürlüğünün 18.10.2019 tarihli işleminin iptaline, aksi takdirde taşkın hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı temlik alan/alacaklı Canan Altın vekili cevap dilekçesinde; işlemde kusurları olmadığından aleyhe yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmemesini istemiştir.

2.Dahili davalı haciz alacaklısı Yunus Kaçar vekili müdahale dilekçesinde; müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasından, borçlunun alacaklı olduğu icra dosyasına haciz yazısı gönderildiğini, ayrıca İİK’nın 120. maddesi uyarınca yetki belgesi alındığını, davacı ile davalının aralarında anlaşarak, arabuluculuk anlaşma belgesine dayalı tüm hacizlerin fekki talebinin reddine dair kararının mevcut haciz karşısında usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

1.Takip alacaklısı tarafından alacağın devredildiği ancak dahili davalı vekilinin İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğünün 2012/8019 esas sayılı dosyasından dava konusu takip dosyasındaki alacağa 07.02.2017 tarihinde haciz konulduğu, bu haliyle alacağın temlikinin dosya alacağı üzerinde haciz varken yapıldığının kabulü ile her ne kadar davalı alacaklı ile davacı borçlu arasında anlaşma yapılmış ise de davalı alacaklı Canan Altın’ın dosya alacağını hacizli temlik aldığı, alacak üzerindeki hacizden haberdar olması gerektiği, davacı borçlu ile şifaen anlaşarak dosya alacağından ivazsız olarak ve kesin surette vazgeçemeyeceği zira haczin devam ettiği gerekçesiyle İcra Müdürlük işleminin usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü ile müdürlük işleminin iptali şikayetinin reddine,

2.Davacının terditli olarak talep ettiği taşkın haciz şikayetinin incelenmesinde ise; takipte haczedilen ve kıymet takdiri yapılan taşınmazlar üzerindeki hacizlerin devam ettiği, her ne kadar kıymet takdiri yapılmış olsa dahi taşınmazların satışa yarı oranında çıkartılacağı ve ne kadara satılacağının tespit edilemeyeceği ve yarı oranından satılsa dahi dosya borcunun tamamını karşılamaya yetmeyeceği gerekçesiyle taşkın haciz talebinin de reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

 Borçlu vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemenin arabuluculuğa dayalı kararı yanlış değerlendirildiğini, somut olayda, takip dosyasından ve alacaktan feragat durumu olmayıp, borçlu olmadığının tespitine dair bir karar bulunduğunu, alacaklılara karşı arabuluculuk yoluyla alınmış menfi tespit kararının icra edilebilirlik şerhinin kesinleşmesi ile birlikte 6325 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine göre bu kararın ilam niteliğinde ve bağlayıcı olduğunu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, ayrıca haciz konulan malların bir kısmının dahi değerinin dosya borcunu fazlasıyla karşıladığı, haczin İİK’nın 85. maddesine aykırı şekilde taşkın uygulandığı aşikar iken kaldırılması yönündeki taleplerinin reddine dair kararın da usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Borçlu tarafından dosyaya sunulan arabulucuk anlaşma belgesinin 6325 sayılı Kanun’un 18/2 ve 4. maddelerinde belirtilen kanuni unsurları içerdiğinden, ilam niteliğinde olduğu, yapılan müzakere sonucunda borçlu Erkan Yenidünya’nın anılan takip dosyasında borçlu olmadığı yönünde tarafların anlaşmaya vardıkları ve son tutanağın bu şekilde düzenlendiği, bu ilam ortadan kalkmadığına ve ilamda borçlunun alacaklılara borcunun bulunmadığı tespit edildiğine, takip dosyasında alacaklının alacağına konulan haczin varlığı ve geçerliliğinin alacağın mevcut olmasına bağlı olmasına göre, İcra Müdürlüğünce borçlunun 16.10.2019 tarihli talebinin kabulü gerekirken, ilam hükmündeki menfi tespite ilişkin arabuluculuk anlaşma tutanağı gözardı edilerek, yasal olmayan gerekçelerle talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulüne, İcra Müdürlüğünün 18.10.2019 tarihli kararının ve borçlunun malvarlığına konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde Yunus Kaçar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Temyiz başvuru dilekçesinde; sırf alacaklı ve borçlu ve hatta alacağı temlik alan yeni alacaklının arabuluculuk yolu ile borcun aslında olmadığı hususunda anlaşmış olması ve bu arabuluculuk tutanağının mahkeme ilamı ile aynı kuvvette kabul edilerek olaydaki diğer birçok unsuru yok kabul ederek verilen kaldırma kararının bozmayı gerektirdiği ileri sürülmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 Uyuşmazlık, takip borçlusu ile temlik eden ve temlik alan takip alacaklısının taraf olduğu 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereğince sulh ile sonuçlanan borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup, icra edilebilirlik şerhi verilerek kesinleşen anlaşma belgesinin, takibe ve alacak üzerindeki üçüncü kişi tarafından konulan hacze etkisi, takibin ve hacizlerin borçlu olunmadığının tespitine ilişkin karar gereğince ortadan kaldırılıp kaldırılamayacağına yöneliktir.

2. İlgili Hukuk

 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı TBK madde 183. vd maddeleri,

3. Değerlendirme

 Alacağın temliki, 6098 sayılı TBK’nın madde 183. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Rızai temliki düzenleyen TBK’nın 183. maddesi; “Kanun, sözleşme ve işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını almaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.” hükmünü içermektedir. Bu hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere; alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir (Y.3. HD. 30/06/2020 tarih, 2020/1 Esas, 2020/3730 Karar sayılı ilamı).

Takip başladıktan sonra, takip konusu olan alacağın bir başkasına devredilmesi (temlik edilmesi) mümkündür. Dosya alacaklısının alacağı üzerine haciz konulmuş olması halinde, üzerine haciz konulan dosyada alacaklının tasarruf yetkisi sınırlanmış olduğundan; alacaklı yahut vekilince üzerine haciz konulan dosyaya haricen tahsil, feragat ve vazgeçme taleplerinde bulunulamayacaktır.

Somut olayda, takip alacaklısı tarafından alacağın 28.03.2017 ve 01.06.2017 tarihlerinde iki ayrı işlemle devredildiği ancak İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8019 esas sayılı dosyasından dava konusu takip dosyasındaki alacağa 07.02.2017 tarihinde haciz konulduğu, bu haliyle alacağın temlikinin dosya alacağı üzerinde haciz varken yapıldığı görülmekle her ne kadar davalı alacaklı ile davacı borçlu arasında anlaşma yapılmış ise de davalı alacaklı Canan Altın tarafından dosya alacağının hacizli temlik alındığı, alacak üzerindeki hacizden haberdar olması gerektiği, davacı borçlu ile şifaen anlaşarak dosya alacağından ivazsız olarak ve kesin surette vazgeçemeyeceği, haczin devam ettiği anlaşılmaktadır.

O halde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddi gerekirken yazılı şekilde  hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Exit mobile version