Taraflar arasındaki kambiyo şikâyeti isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince istemin reddine karar verilmiştir.
Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle takibin iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelendi.
Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması, 5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 366 ncı maddesi hükmü gereğince işin ivediliği ve niteliği nedeniyle uygun bulunmadığından alacaklılar vekilinin duruşma talebinin reddine karar verilip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Borçlu vekili; alacaklılar tarafından aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatan borçlu M. Biter’in doksan yaşında olup kendisine vasi atandığını, takibe dayanak bonodaki imzaların M. Biter’e ait olmadığını, imzaya itiraz ettiklerini, borçlunun alacaklılarla bir borç ilişkisinin bulunmadığını, bononun zamanaşımına uğradığını, bu nedenle borca ve fer’ilerine itiraz ettiklerini, senedin kambiyo vasfında olmadığını, senette çift vade olduğunu ve iki farklı para birimi bulunduğunu, senette TL ibaresinin çizilip paraflanmadan Amerikan Doları ibaresi eklendiğini, bu nedenle takibin iptalinin gerektiğini, alacaklıların senedin tanzim tarihi olan 1991 yılında yirmi yaşında olduklarını, borçlunun yirmidört yıl sonra ödenecek 2.250.000 USD bedelli senedi vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu miktarın da 1991 yılında çok yüksek olduğunu, alacaklıların kötü niyetli olduğunu ileri sürerek takibin iptali ile alacaklılar aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklılar vekili; takibe dayanak bonoda yazı ve rakamla tek bir vade belirlendiğini, tediye ibaresinin çizilerek üzerine keşide ibaresinin yazıldığını, tediye tarihi ile düzenleme tarihinin aynı olması durumda dahi bononun kıymetli evrak vasfını yitirmeyeceğini, düzenleme tarihi ile vade tarihi arasındaki sürenin çok uzun olmasının kambiyo vasfını etkilemeyeceğini, borca itiraza yönelik belge sunulmadığını, imza itirazının somut gerçeklikten uzak olduğunu, bilirkişi incelemesi yapıldığı takdirde imzaya itirazın asılsız olduğunun anlaşılacağını, vade tarihinden itibaren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı Kanun) düzenlenen üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını, takibe konu senette belirtilen meblağın Amerikan Doları olarak kararlaştırıldığının gerek senedin bedelinin rakam ile belirtildiği üst kısmında, gerekse de yazı ile meblağın yazılı olduğu bölümde açıkça belli olduğunu, rakam ile senedin bedelinin belirtildiği kısımda bedel ve para cinsinde bir farklılık bulunmadığını, senedin tarafların iradesi gereği Amerikan Doları olarak kararlaştırıldığının şüpheye mahal vermeyecek biçimde açık olduğunu belirterek itirazın reddini savunmuş, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2018 tarihli ve 2016/244 Esas, 2018/550 Karar sayılı kararı ile; Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü kriminalistik uzmanı tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen bilirkişi raporları değerlendirildiğinde takibe konu senedin kambiyo vasfını etkileyecek bir hususun tespit edilemediği, resen araştırılması gereken hususlarda da eksiklik bulunmadığı gerekçesi ile istemin ve alacaklı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2018/3629 Esas, 2020/1437 Karar sayılı kararı ile; takip dayanağı bononun hem rakamla hem de yazı ile yazılı olan kısmında Amerikan Doları ibaresinin yanı sıra Türk Lirası ibaresinin yazılı olduğu, bu hâliyle senedin kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içermediği, dolayısıyla 6102 sayılı Kanun’un 776 ncı maddesinin birinci fıkrasının b bendi ve 777 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince kambiyo senedi niteliğini haiz olmadığı, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılamayacağından mahkemece bu durumun resen nazara alınarak 2004 sayılı Kanun’un 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile borçlu mirasçısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın (şikâyetin) kabulü ile borçlu M. Biter hakkında başlatılan icra takibinin iptaline, koşulları oluşmadığından tazminat talebinin reddine, alacaklı aleyhine para cezası tayinine yer olmadığına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtile kararı ile; “…Alacaklılar tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte borçlunun, sair sebepler yanında senetteki TL ibaresi çizilip paraflanmadan Amerikan Doları ibaresinin eklendiğini, böylelikle iki para birimine neden olacak şekilde bono düzenlendiğini ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin reddine, davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verildiği, karar aleyhine borçlu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Amerikan Doları ibaresinin yanı sıra Türk Lirası ibaresinin yazılı olduğu, bu haliyle senedin kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içermediği, dolayısıyla kambiyo senedi niteliğini haiz olmadığı gerekçesiyle borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile icra takibinin iptaline tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 676/ı maddesi hükmü uyarınca bono bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunur. Ancak bu kural rakam ile değer bildiren bölümde tahrifat yapılmaması halinde uygulanır.
Alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlattığı takipte, takibe dayanak senedin incelenmesinde bedel bölümüne rakamla 2.250.000 yazıldıktan sonra yanına Amerikan Doları açıklamasının yazıldığı, senet metninde bedelin yazı ile belirtilen kısmına da iki milyon iki yüz elli bin Amerikan Doları yazıldığı, dolayısıyla yazı ve rakam ile belirlenen bedelin aynı olduğu, para biriminin de senet metninde ve üst kısımına açıkça Amerikan Doları olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Yine, bonodaki bedel ve para birimi konusunda tahrifat iddiası da olmadığı görülmekle anılan bononun 2.250.000 Amerikan Doları olarak düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu durumda matbu senetteki TL ve Türk Lirası ibarelerinin hukuki sonuç doğurmayacağının kabulü gerekirken bedel açısından senedin belirsiz hale geldiğinden bahisle itirazın kabulü isabetsizdir. Aksinin kabulü aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olur.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesinin yazılı gerekçeyle takibin iptaline karar vermesi yerinde olmayıp borçlunun sair istinaf sebepleri incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması cihetine gidilmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Alacaklılar vekili; takibe konu senette belirtilen meblağın “Amerikan Doları” olarak kararlaştırıldığı hususunun gerek senedin bedelinin rakam ile belirtildiği üst kısmında gerekse de aşağıda yazı ile meblağın yazılı olduğu bölümde açıkça belli olduğunu, senedin yazı kısmı ile rakamla senedin bedelinin belirtildiği kısımda bedel ve para cinsinde bir farklılık bulunmadığını, senedin tarafların iradesi gereğince “Amerikan Doları” olarak kararlaştırıldığını, matbu senetteki TL ve Türk Lirası yazılarının hukuki sonuç doğurmayacağını, kamu düzenine aykırı bir durum olmamasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince resen yapılan yapılan inceleme sonucu verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe dayanak senedin kambiyo vasfının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı Kanun’un 170/a maddesi;
“Borçlu, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3 üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir.
İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.
(Ek: 9/11/1988-3494/34 md.) Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 778 inci maddesinin atfı ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 676 ncı maddesi;
“(1) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.
(2) Poliçe bedeli yalnız yazıyla veya yalnız rakamla birden çok gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa, en az olan bedel geçerli sayılır.” şeklinde,
Aynı Kanun’un 776 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi;
“Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,”
Aynı Kanun’un 777 nci maddesinin birinci fıkrası,
“İkinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı hâller saklı kalmak üzere, 776 ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
2. Değerlendirme
1. 2004 sayılı Kanun’un 167 nci maddesinin birinci fıkrasına göre alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilmesi için alacağının mutlaka bir kambiyo senedine bağlı olması gerekir. 2004 sayılı Kanun’un 168 inci maddesinin üçüncü ve 170/a maddesinin birinci fıkrasına göre kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlu ödeme emri tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine başvurarak, takibe dayanak senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep edebilir. 2004 sayılı Kanun’un 170/a maddesinin ikinci fıkrasına göre süresinde yapılmak kaydıyla borçlu tarafından başka bir şikâyet veya itirazda bulunulması ile bu husus icra mahkemesince kendiliğinden ve öncelikle dikkate alınır. Bu inceleme sonucunda icra mahkemesi takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığı kanısına varır ise icra takibinin iptaline karar verir. Ancak 2004 sayılı Kanun’un 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz.
2. 6102 sayılı Kanun’un 776 maddesinin birinci fıkrasının b bendine göre bono kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermelidir. Bu hüküm öncelikle belirli bir bedeli ihtiva etmesi gerektiğini düzenlemektedir. Bedelin belirli olması şartı, senette bedelle birlikte para biriminin de belirtilmesi ile gerçekleşir. Belirtilen bu unsur bononun zorunlu ve geçerliliğini etkileyecek olan zorunlu unsurlardandır. Zorunlu unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.
3. 6102 sayılı Kanun’un 778 inci maddesinin atfı ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 711 inci maddesi uyarınca bonoda miktarı belirlenen para “Türk parası” olabileceği gibi “yabancı para” da olabilir.
4. 6102 sayılı Kanun’un 778 inci maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 676 ncı maddesi hükmü uyarınca bono bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunur. Ancak bu kural rakam ile değer bildiren bölümde tahrifat yapılmaması hâlinde uygulanır.
5. Somut olayda ise alacaklılar tarafından borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe dayanak senedin bedel bölümüne rakamla 2.250.000 yazıldıktan sonra yanına Amerikan Doları yazıldığı, senet metninde bedelin yazı ile belirtilen kısmına da iki milyon iki yüz elli bin Amerikan Doları yazıldığı, dolayısıyla yazı ve rakam ile belirlenen bedelin aynı olduğu, para biriminin de senet metninde ve üst kısımına açıkça Amerikan Doları olarak belirtildiği görülmektedir. Para birimleri arasında herhangi bir çelişki bulunmadığı gibi bonodaki bedel ve para birimi konusunda tahrifat iddiası da bulunmamaktadır.
6. Şu hâle göre takibe dayanak bononun 2.250.000 Amerikan Doları olarak düzenlendiğinin ve senedin kambiyo vasfının bulunduğunun kabulü gerekir. Matbu senetteki TL ve Türk Lirası yazıları ise hukuki sonuç doğurmaz. Aksinin kabulü aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olur.
7. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, İlk Derece Mahkemesince alınan 08.03.2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre senedin dört farklı kalemle yazıldığı, senet bedelinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, senedin iki ayrı meblağ içerdiği gerekçesi ile direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
8. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
9. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun’un 364 üncü maddesinin ikinci fıkrasının göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
HGK. 08.03.2023 T. E: 2021/12-862, K: 174