T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2023/1401
KARAR NO: 2023/8236
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 08/12/2022
NUMARASI : 2021/4346-2022/3459
DAVACI : Borçlu :Metin Kızıltuğ
DAVALI : Alacaklı : Akbank Türk Anonim Şirketi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibinde; borçlunun icra mahkemesine başvurusunda takibe konu senetlerin taksitli konut satışından kaynaklanan tüketici senedi olduğu, sözleşmenin feshedilmesine karşın iade edilmeyerek alacaklı bankaya ciro edildiği, tüketici senetlerinin ciro edilemeyeceğini ve sair iddiaları ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesin’ce davanın reddi ile yasal şartları oluşmadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği,borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği,karara karşı borçlu tarafından temyiz yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi ile bonolar hakkında da uygulanan aynı kanunun 687. maddesinde;
“(1) Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
(2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Nama yazılı kıymetli evrak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 654. maddesinde, “Belli bir kişinin adına yazılı olup da, onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak, nama yazılı senet sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi ile bonolar hakkında da uygulanan aynı kanunun 681/2. maddesinde ise “Düzenleyen, poliçeye emre yazılı değildir ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.” hükmü yer almaktadır.
Bu açıklamalara ve özellikle tanıma göre, senedin nama yazılı bir senet olabilmesi için; bir kişinin namına yazılı olup, emre kaydını ihtiva etmemesi, fakat kanunen emre yazılı senetlerden ise, emre olmadığının ya da nama düzenlendiğinin belirtilmiş bulunması da gerekir (iş bono emre yazılı değildir, iş bu bono nama yazılıdır, iş bu bono ciro edilemez). Çünkü bu durumda senedin sadece emre kaydını içermemesi yeterli değildir.
Nama yazılı kıymetli evrakın devri esas olarak borçlunun onayına gerek olmaksızın yazılı devir (temlik) beyanında bulunulması (TTK M.647/2) ve devir anlaşmasıyla senet zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle gerçekleşir. (TTK M. 647/1). Buradaki yazılı devir beyanının “temlik beyanı” olarak anlaşılması gerekir. Buna göre, nama yazılı senetlerin devri, alacağın temliki (6098 sayı TBK. M 183 vd) hükmü uyarınca yapılır.
Nama yazılı senetlerin devrinde alacağın devri hükümleri uygulandığına yani, devir alan kişi devredenin halefi olduğuna göre, borçlu devir edene karşı haiz olduğu def’ileri, fazlası dahil, devir alana karşı da ileri sürebilir. Nama yazılı senet birkaç devir görmüşse, yani olayda bir temlikler zinciri varsa, senet borçlusu, BK m. 188’in lafzı gereğince, sadece senedin hamiline senedi devir eden kişiye, yani hamilin selefine değil, halefiyet ilkesinin gereği olarak, önceki bütün hamillere karşı ileri sürebileceği def’ileri (son) hamile ileri sürebilir. BK m. 19/2 ile BK m. 188/2’deki haller bundan hariçtir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, “iş bu nama yazılı senedin” ibaresini ihtiva eden takibe konu senetlerin nama yazılı olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca muteriz borçlunun keşidecisi olduğu, senetlerin lehtar tarafından “İş bu alacağımı T. Borçlar Kanununun 183/194 madde hükümleri gereğince, tediye makamına kaim olmak üzere Akbank T.A.Ş. İkitelli Ticari Şubesine devir ve temlik ettim/ettik.” açıklaması ile takip alacaklısına cirosu ve alacaklının cevap dilekçesinde alacağın temliki yoluyla elde edilen takip konusu senetlerde yetkili hamil olduğunu ileri sürmesi karşısında, takip dayanağı bonoların nama düzenlendiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında senet hamiline karşı keşideci her türlü def’ilerini ileri sürebilir (H.G.K.11.4.2007 tarih 12-206/202 sayılı kararı).
O halde, borçlunun, takibe konu senetlerin lehtarına karşı ileri sürebileceği senetlerin bedelsiz olduğuna yönelik şahsi defiyi senetleri alacağın temliki yoluyla alan takip alacaklısına da karşı ileri sürebileceğinden, borçlunun bu yöndeki iddiaları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz isabetsiz olup İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Sonuç :
Muteriz borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2022 tarih ve 2021/4346 E. – 2022/3459 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), İstanbul 27. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 21.09.2021 tarih ve 2020/658 E – 2021/444 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun esasa yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.