Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki 3. kişi Av. C. S. Dayıoğlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi D. Dilek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlunun, kesinleşmiş menfi tespit ilamı ile borçlu olmadığının tespiti üzerine, icranın iadesi kapsamında ödediği paranın alacaklı asil yerine vekili Av. C. S. Dayıoğlu’nun şahsından haciz yolu ile tahsilinin yerinde olmadığına dair kesinleşmiş mahkeme kararı üzerine, borçluya gönderilen iade muhtırasının iptalini talep ettiği, mahkemece; şikayetin reddine karar verildiği, bu karara karşı borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince kabulü ile takip borçlusunun borçlu olmadığına dair genel mahkeme tarafından verilip kesinleşen ilam doğrultusunda İİK 72/5 maddesi uyarınca icranın tamamen eski hale iadesi talebinde bulunabileceği, vekil ile müvekkili alacaklı arasında vekalet sözleşmesi hükümlerinin ancak kendi aralarında hüküm doğurabileceği ve vekilin vekalet ücretini sözleşme koşullarında müvekkilinden talep edebileceği gerekçesiyle şikayetin kabulüne, muhtıranın iptaline karar verildiği görülmektedir.
Menfi tespit davasını düzenleyen İİK’nun 72/5. maddesine göre; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlâmın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. “
Takip nedeni ile açılan menfi tespit davasının, davacı borçlu lehine sonuçlanması üzerine İİK’ nun 72/5. maddesi gereği takibin tarafları arasında icranın iadesi söz konusu olur. Borçlu tarafından alacaklıya yapılan ödemelerin alacaklı tarafından borçluya iade edilmesi gerekir
Somut olayda; borçlunun, İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2009/ 27171 Esas sayılı takip konusu 20.000.000 USD’lik borca istinaden açtığı menfi tespit davasında borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, bu kararın 11.02.2013 tarihinde kesinleşmesi üzerine icranın eski hale iadesi kapsamında borçlu vekilinin, alacaklı ile aralarındaki vekalet ücreti sözleşmesi gereği takip dosyasından ödenen paraların alacaklı vekili Av. C. S. Dayıoğlu’ndan iadesi için şahsına muhtıra çıkarılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce menfi tespit davasının eda hükmü içermediği gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği, borçlunun anılan kararın iptali için icra mahkemesine yapmış olduğu şikayetin de mahkemece aynı gerekçe ile reddine karar verildiği,kararın temyizi üzerine Dairemizin 28/10/2014 tarihli ve 2014/22186 E. 2014/ 25342 K. sayılı ilamı ile; alacaklı ile vekil arasındaki ücret sözleşmesi kendi aralarındaki iç ilişki olup İİK’nun 72/5. maddesinin uygulanmasını ortadan kaldıracak bir durum söz konusu olmadığı gerekçesiyle icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu, müteakip işlemlerden sonra Av. C. S. Dayıoğlu’na muhtıra çıkartılıp, hesaplarına haciz konulduğu, Av. C. S. Dayıoğlu’nun şahsına gönderilen muhtıraya karşı İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1070 esas sayılı dosyasından, şahsi hesabına haciz konulmasına dair karara karşı da yine İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1163 esas sayılı dosyasından şikayet başvurusunda bulunduğu, mahkemelerce her iki şikayetin de reddedilmesi üzerine, yapılan istinaf başvuruları neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2017 tarih ve 2017/1947 Esas, 2017/2411 Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin kabulüne ve muhtıranın iptaline, yine aynı Dairenin 28/12/2017 tarih ve 2017/1949 Esas, 2017/2412 Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Av. C. S. Dayıoğlu’nun banka hesabına haciz konulmasına dair verilen icra müdürlük kararın iptaline karar verildiği,işbu bölge adliye mahkemeleri kararlarının da Dairemizin 20.06.2019 tarih ve 2018/1293 Esas, 2019/10836 Karar sayılı ilamı ve 20.06.2019 tarih, 2018/1286 Esas 2019/10834 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen süreç esnasında takip durdurulmadığından Avukat C. S. Dayıoğlu’nun banka hesabına konulan haciz sonucu şahsi hesabından takip dosyasına iade sağlanmış ve borçluya ödeme yapılmış olup, Av. C. S. Dayıoğlu’nun icranın iadesi kapsamında alacaklı asil yerine vekili olarak şahsından talepte bulunulamayacağını ileri sürerek borçlu aleyhine açtığı ve yargılama sırasında istirdat davasına dönüşen menfi tespit davası sonucunda verilen İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/286 Esas, 2017/18 Karar sayılı kararında özetle; alacaklı ile vekili Av. C. S. Dayıoğlu arasındaki vekalet ücreti sözleşmesinin alacağın temliki olarak değerlendirilemeyeceği, icra dosyasındaki ödemelerin alacaklıya vekaleten vekillere yapılmış olduğu, Av. C. S. Dayıoğlu’na asil olarak ödeme yapıldığını gösteren bir reddiyat bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile Av. C. S. Dayıoğlu’nun İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2009/ 27171 Esas sayılı takip dosyasına ödemek zorunda kaldığı 444.445,31 TL.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile borçludan tahsiline karar verildiği ve işbu kararın borçlu tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Buna göre yukarıda belirtilen kesinleşmiş İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin kararları ile muhtıra ve haciz işlemlerinin iptali ve genel mahkemece hükme bağlanan istirdat davasına dönüşen menfi tespit davası neticesinde 3. kişi Av. C. S. Dayıoğlu’nun şahsından sağlanan iadenin dayanağı kalmamıştır.
O halde, ilk derece mahkemesinin şikayetin reddine ilişkin kararı yerinde olmakla Bölge Adliye Mahkemesince borçlunun istinaf talebinin esastan reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : 3. kişi Av. C. S. Dayıoğlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 05/04/2021 tarihli, 2020/1834 E. – 2021/1006 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
12. HD. 22.02.2022 T. E: 2021/8510, K: 2109