Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Takip ve dava tarihi itibariyle borçlu bankanın faaliyet izni bulunmadığı, kaldırılan izinle ilgili yapılan başvuru sonucunda henüz faaliyet izni verilmediği, Bankacılık Kanunu'nun 106/2. maddesi uyarınca hakkında icra takibi yapılamayacağı-

Davalı tarafından davacı banka aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ancak davacı bankanın faaliyet izni bulunmadığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 106/2 maddesi gereğince müvekkili banka hakkında takip yapılamayacağından beyanla takibin iptalinin talepli davada, BDDK’dan gelen 26.12.2019 tarihli cevabi yazıda, borçlu bankanın yönetiminin 26.05.1997 tarihinde TMSF’ye devredildiği, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme yetkisinin 01/07/2001 tarihinde kaldırıldığı, TMSF tarafından tasfiyesine karar verildiği, bankaca 18.12.2019 tarihi itibariyle yeniden faaliyet izni başvurusunda bulunduğunun bildirildiği, bu durumda takip ve dava tarihi itibariyle borçlu bankanın faaliyet izni bulunmadığı, kaldırılan izinle ilgili yapılan başvuru sonucunda henüz faaliyet izni verilmediği, Bankacılık Kanunu’nun 106/2. maddesi uyarınca hakkında icra takibi yapılamayacağı-

Taraflar arasındaki takibin iptali istemli şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile, takibin davacı yönünden iptaline karar verilmiştir.

Kararın davalı-alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili banka aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/43572 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak müvekkili bankanın faaliyet izni bulunmadığını, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 106/2 maddesi gereğince müvekkili banka hakkında takip yapılamayacağından beyanla takibin iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-alacaklı vekili cevap dilekçesinde; davacının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenle bu şikayette davacının hukuki yararının bulunmadığını, … Bankası A.Ş’nin hiçbir zaman Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun el koyması ile hisseleri Fon’a intikal bir fon bankası olmadığını, davacının şikayetine dayanak yaptığı 5411 sayılı Kanun’un 106/2. maddesinin iş bu dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanmasının söz konusu olmayacağını belirterek şikayetin reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; BDDK’dan gelen 26.12.2019 tarihli cevabi yazıda, borçlu bankanın yönetiminin 26.05.1997 tarihinde TMSF’ye devredildiği, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme yetkisinin 01/07/2001 tarihinde kaldırıldığı, TMSF tarafından tasfiyesine karar verildiği, bankaca 18.12.2019 tarihi itibariyle yeniden faaliyet izni başvurusunda bulunduğunun bildirildiği, bu durumda takip ve dava tarihi itibariyle borçlu bankanın faaliyet izni bulunmadığı, kaldırılan izinle ilgili yapılan başvuru sonucunda henüz faaliyet izni verilmediği, Bankacılık Kanunu’nun 106/2. maddesi uyarınca hakkında icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile, takibin davacı yönünden iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-… Bankası A.Ş.’nin hiçbir zaman TMSF’nin el koyması ile hisseleri Fon’a intikal bir fon bankası olmayıp, şikayet eden/borçlunun şikayetini dayandırmakta olduğu 5411 sayılı Kanunu’nun 106/2. maddesinin işbu dosya konusu uyuşmazlık bakımından uygulanmasının söz konusu olamayacağını,

2-BDDK yazısı ile de doğrulandığı ve gerekçeli kararda belirtildiği üzere borçlu şirketin 24.06.2013 tarihinde tasfiyeden çıktığı ve bankanın faaliyet izninin geri verilmesine yönelik karar verildiği, bu karar kesinleşmekle yeniden aktif tüzel kişilik kazandığı ve kendisine karşı dava açılabilmesi ve icra takibi başlatılması için yeterli şartların oluştuğunu,

3-Müvekkil vakfın vakıf senedinin 35. maddesinde;“Sandığın ve servetinin sevk ve idaresinin gerektirdiği yönetim giderleri Banka tarafından ödenir.” şeklinde olup, bu itibarla, borçlu şirket, Munzam Vakfın yönetim giderlerinin ödenmesini ayrı bir hükmü şahsiyeti haiz olan vakfa karşı taahhüt etmiş ve mükellefiyet altına girmiş olup, bu konuda verilen kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşın işbu şikayeti ikame etmekte olan borçlunun şikayetinde açıkça kötü niyetli olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılarak şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece BDDK’ya yazılan müzekkereye gelen cevaptan, takip tarihi olan 13.12.2018 tarihi itibariyle borçlu bankanın faaliyet izni bulunmadığı ve yeniden faaliyet izni almadığının anlaşıldığı, bu durumda Bankacılık Kanunu’nun 106.maddesi gereğince faaliyet izni bulunmayan banka aleyhine başlatılan takibin iptaline ilişkin Mahkeme kararının isabetli olduğu, ayrıca, takip borçlunun itirazı neticesinde durdurulmuş olsa da, davacının İİK’nın 16.maddesi uyarınca takibin iptalini istemekte hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-… Bankası A.Ş.’nin hiçbir zaman TMSF’nin el koyması ile hisseleri Fon’a intikal bir fon bankası olmayıp, şikayet eden/borçlunun şikayetini dayandırmakta olduğu 5411 sayılı Kanunu’nun 106/2. maddesinin işbu dosya konusu uyuşmazlık bakımından uygulanmasının söz konusu olamayacağını,

2-Davacı bankanın tasfiye sürecinin 24.6.2013 tarihine kadar devam ettiği, bankanın 24.06.2013 tarihinde tasfiyeden çıkarıldığı ve 04.11.2021 tarihli BDDK kararı ile faaliyet izni alarak aktif ticari hayata geri dönmüş durumda olduğu hususunun karar tarihi itibariyle dikkate alınması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, borçlu şirketin faaliyet izni bulunmadığından aleyhine takip yapılamayacağına dair şikayet olup, takibin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 106. maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-alacaklı vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

12. HD. 10.04.2023 T. E: 2022/9694, K: 2487

Exit mobile version