T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2018/5383
KARAR NO : 2019/2083
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2016
NUMARASI : 2015/1396-2016/75
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Ahmet Güleç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından Bakırköy 11. İş Mahkemesinin 13.07.2015 tarih ve 2013/632 E.-2015/302 K. sayılı ilamına dayalı olarak, ilamların icrası yolu ile 15.09.2015 tarihinde başlatılan takipte, toplam 15.840,38 TL’nin faizi, icra masrafları ve vekalet ücretiyle birlikte tahsilinin talep edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; borcun 15.062 TL olarak takip başlatılmadan önce saat 14:11’de alacaklının banka hesabına açıklamalı şekilde havale edildiğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, takibe dayanak ilamdaki alacak bedelinin 15.09.2015 tarihinde ödendiğinden bahisle takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Başvuru bu hali ile İİK’nun 33/1. maddesine dayalı, icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazıdır.
6098 sayılı TBK’nun 100. maddesinde, ”Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, icra takibinin, dayanak ilamdaki asıl alacak, ilam vekalet ücreti ve faizlerinin tahsili amacıyla toplam 15.840,38 TL üzerinden 15.09.2015 tarihinde başlatıldığı, icra emrinin borçluya tebliğine ilişkin mazbatanın dosyada bulunmadığı, aynı gün, yani 15.09.2015 tarihinde toplam 15.062 TL miktarındaki tutarın, ilamın karar numarası belirtilerek, alacaklının banka hesabına havale edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında, bu ödemeden, takipten önce alacaklının yada vekilinin haberdar edildiği ispatlanamadığından ve alacaklının her gün ve saatte banka hesabını denetlemesi hayatın olağan akışı içinde mümkün bulunmadığından dolayı bu ödemenin kısmi ödeme olduğunun kabulü gerekir.
O halde, mahkemece, alacaklının alacağını icra vasıtasıyla tahsil etme talebinde bir usulsüzlük olmadığı nazara alınarak, TBK’nun 100. maddesi ve İİK’nun 33. maddesi gözetilerek gerektiğinde Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.