Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.06.2017 tarih ve 2016/… E. – 2017/… K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nce verilen 16.10.2020 tarih ve 2020/… E. – 2020/… K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.06.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. S. T. ile davalı vekili Av. N. E. İ. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi M. K. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket 02.10.2015 tarihli sözleşme ile … Merkezi alım satımı konusunda 450.000 Euro bedel karşılığı anlaştıklarını, sözleşme gereği 45.000 Euro kaparo verilmesi gerektiğinden sözleşme tarihinde tanzim edilen 45.000 Euro bedelli ve 10.12.2015 vade tarihli bono teminat olarak verildiğini, söz konusu sözleşmenin 12. maddesi ile anlaşma konusu Beş Eksen İşleme Merkezi’nin alımı için “Leasing onaylanmadığı takdirde sözleşme iptal olacak, peşinat iade olacaktır” hükmü getirildiğini, davalı firmanın Leasing sürecinde yeni firma olması nedeniyle onaylatılması konusunda yardımcı olunacağının beyan edilmesine rağmen 25.11.2015 Leasing’in onaylanmayacağının kesinleştiğini ve teminat senedinin iadesinin talep edildiğiği halde iade edilmeyerek takibe konu edildiğini takibe konu bono nedeniyle borçlu olunmadığını belirterek başlatılan icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu senetin teminat senedi olmadığını, sözleşmede kaparonun 45.000 Euro olduğu ve cayma parası olan bu tutarın iade edilmeyeceğinin açıkça ifade edildiğini, davacının sözleşmenin 12. maddesine dayanarak iade talep etmesinin mümkün olmadığını, davacının ödediği bir peşinatın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşme ile masrafların davacı tarafça veya anlaşacağı leasing tarafından yapılacağı belirlenmiş, ek masrafların süresi içerisinde yapılmaması halinde ise verilen kaparonun iade edilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Her ne kadar davacı tarafça sözleşmenin şarta bağlandığı bu nedenle de tüm hükümleri ile iptal olduğu ve 45.000,00 Euro’nun iadesi gerektiği yönünde iddiada bulunulmuş ise de sözleşmenin ek masraflar kısmında masrafların leasing şirketi veya davacı tarafça yapılacağının düzenlendiği dolayısıyla leasing sözleşmesi onaylanmasa dahi masrafların davacı tarafça yapılması gerektiği, 4. maddesinde de davacının masrafları tam olarak yapmaması ve sözleşmeden vazgeçilmesine neden olması halinde de kaparonun iade edilmeyeceğinin düzenlendiği, kaparo olarak belirlenen bedel dışında peşinat veya başka bir ad altında bedel bulunmadığının da tarafların kabulünde olduğu gerekçesiyle davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, sözleşme kurulurken verilen para aksine anlaşma olamadıkça Kaparo sayılacağının 6098 sayılı TBK’nun 177. maddesi ile düzenlendiği, sözleşme geçersiz hale geldiğinde parayı alan tarafın sebepsiz zenginleşme hükümlerince parayı iade etmekle yükümlü olduğu, kapora (bağlanma parası) asıl alacağa bağlı fer’i bir hak olduğundan asıl sözleşme geçersizse bağlanma parasınında geçerli olmayacağı, kaporanın iadesinin istenebileceği, taraflar arasında peşinat ödemesi yapılmadığı sabit olup takibe konu bononun kapora olarak verildiği, taraflar arasındaki sözlşemenin 4. maddesinde her nekadar sözleşmeden dönülmesi halinde kaporanın iade edilmeyeceği belirtilmiş ise de davacının sözleşmeden vazgeçmediği gibi bir kısım masrafların yerine getirilmemesi durumu davalı tarafça ileri sürülmediği, zira sözleşmenin 12. maddesinde Leasing onaylanmadığı taktirde sözleşmenin iptal edileceği düzenlenmiş olup, Leasing sözleşmesinin onaylanmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilafda bulunmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme Leasing sözleşmesinin onaylanmaması nedeniyle iptal edilmiş olup, ayrıca sözleşmenin 4. maddesinde, bağlanma parasının (kaparonun) iade edilmemesi koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulü ile davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
Davalı vekili, kararı temyiz etmiştir.
Dava, bonoya dayalı menfi tespit davasıdır.
Bölge adliye mahkemesince, davalının takip başlamakta haksız olduğundan bahisle davacı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
Davalı, icra takibi başlatmakta haksız ise de ayrıca kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmesi isabetli olmamış ise de, tek başına anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin kabulü ile, Bölge adliye mahkeme kararının hüküm fıkrasındaki 2 no’lu bentteki” 2004 sayılı İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca icra takibinin konusu olan alacağın % 20’si tutarında 29.781,87 TL kötüniyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” cümlesinin hükümden çıkartılarak kararın bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, HMK’nın 372 maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. HD. 14.06.2022 T. E: 2020/8119, K: 4856