Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Taraflar arasındaki sözleşmenin hususi şartlar 5. maddesinde, kiracının kontrat bitiminde kira bedelini TEFE-TÜFE oranında artırmayı kabul ve taahhüt ettiğinin düzenlendiği, bu şartın geçerli olup tarafları bağlayacağı, mahkemece, aylık kira bedelinin ve kira artış farkının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önceki uzamalarda sözleşmenin 5.maddesindeki artış şartı uyarınca, bu tarihten sonra ise Türk Borçlar Kanunu'nun 344. maddesindeki sınırlama da gözetilerek ÜFE artış oranını geçmemek üzere ve sözleşme hükmü doğrultusunda belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-

Taraflar arasındaki sözleşmenin hususi şartlar 5. maddesinde, kiracının kontrat bitiminde kira bedelini TEFE-TÜFE oranında artırmayı kabul ve taahhüt ettiğinin düzenlendiği, bu şartın geçerli olup tarafları bağlayacağı, mahkemece, aylık kira bedelinin ve kira artış farkının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önceki uzamalarda sözleşmenin 5.maddesindeki artış şartı uyarınca, bu tarihten sonra ise Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesindeki sınırlama da gözetilerek ÜFE artış oranını geçmemek üzere ve sözleşme hükmü doğrultusunda belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı 01.06.2008 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 30.06.2015 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 01.06.2009 – 31.05.2015 tarihleri arasındaki ödenmemiş kira farkı alacağı 15.420,00 TL’nin tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 07.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 07.07.2015 tarihli itiraz dilekçesinde; dosya alacaklısına herhangi bir borcunun bulunmadığını, dosya alacaklısının tek taraflı olarak TEFE-TÜFE-ÜFE oranını aşan kısım için icra takibi başlattığını, dosyanın bütün borcuna ve ferilerine itiraz ettiğini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine dair verilen ilk kararın davacı ve davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 21.02.2018 tarihli ve 2017/4527 E. 2018/2577 K. sayılı ilamı ile; “Mahkemece 22.04.2016 tarihli kararı ile, dayanak İstanbul 14.İcra Müdürlüğü’nün 2015/18475 Esas sayılı dosyasında ödeme emrinin davalı borçluya 07.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 07.07.2015 tarihli dilekçesiyle borca ve takibe itiraz ettiği, alacaklı tarafça itirazın kaldırılması istenmeksizin yasal süre içerisinde itiraz edilmediği ileri sürülerek temerrüt nedeniyle tahliye istendiği, borçlunun yasal süre içerisindeki itirazı nedeniyle temerrüt koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu davada esasa yönelik inceleme yapılmaksızın karar verildiğinden kesin hükmün varlığından söz edilemez. Buna göre mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın reddine kararı verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda; yeterli bulunan, denetime elverişli bilirkişi raporu, ek bilirkişi raporu doğrultusunda, takip tarihi itibariyle talep edilebilecek kira farklarının 1.680,00TL olduğu, ihtar müddeti içerisinde kira borcunun tam ve eksiksiz ödenmediği ve temerrüdün hasıl olduğu anlaşılmış olmakla davanın kısmen kabulü ile 1.680,00TL kira farkı alacağı yönünden itirazın kaldırılmasına, bu miktar yönünden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kira farkı alacağının % 20’si oranında icra inkar tazminatının, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının tahliye isteminin kabulü ile, davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.06.2008 başlangıç tarihli, bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin hususi şartlar 5. maddesinde, kiracının kontrat bitiminde kira bedelini TEFE-TÜFE oranında artırmayı kabul ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Sözleşmenin bu hükmü gereğince davalı kiracının kira parasını her yenilenen kira yılında sözleşmedeki artış oranına uygun şekilde Tefe-Tüfe ortalaması oranında artırarak ödemesi gerekir. Yani özgür irade ile kararlaştırılmış olan artış şartı uzayan kira dönemlerinde de geçerliğini sürdürür. Bu durumda mahkemece, aylık kira bedelinin ve kira artış farkının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önceki uzamalarda sözleşmenin 5. maddesindeki artış şartı uyarınca, bu tarihten sonra ise Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesindeki sınırlama da gözetilerek ÜFE artış oranını geçmemek üzere ve sözleşme hükmü doğrultusunda belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ye 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 10.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

8. HD. 10.10.2019 T. E: 4857, K: 8874

Exit mobile version