Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar G. Y., H. B. D., N. D., H. S. ve P. Emlak vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, davalı borçlu H. B. D.’nun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı altı taşınmazdaki 1/5 miras hissesini 21.10.2011 tarihinde kardeşi davalı N. D.’na, onun da 19.1.2012 tarihinde borçlunun kardeşleri davalılar A. İnanç, G. Y., yeğeni S. D. ile dahili davalı H. S.’ya, H.’in de dava konusu 19 parseli 23.1.2012 tarihinde davalı P. Emlak İnş. ve İnş. Malz. San ve Tic. Ltd. Şti.’ne sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline, davalı şirketin iyiniyetli olması halinde davanın bedele dönüştürülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.02.2015 tarih 2013/16720 Esas 2015/3318 Karar sayılı ilamı ile mahkemenin, davacı tarafından sunulan aciz belgesinin mevzuata aykırı olduğu, alacaklı tarafından borçlulardan E. şirketi aleyhine yapılmış icra takibi bulunmadığı, alacaklının alacağını tahsil amacı ile gerekli çabayı sarf etmediği gerekçesiyle davanın reddine dair kararının, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmadığı, dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 18.8.2011 tanzim tarihli senetlerden doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 9.2.2012 tarihli 170.767,02 TL’lik kati aciz belgesinin (İİK 143,251.maddeleri gereğince) sunulduğu, iptali istenen tasarrufların takip konusu borçtan sonra yapıldığı, davanın süresinde açıldığının anlaşıldığı, 9.2.2012 tarihli kati aciz belgesinin iptal edildiğine ilişkin davalılar tarafından sunulmuş bir mahkeme hükmü bulunmadığından tasarrufun iptaline bakan mahkemece kat’i aciz belgesinin tartışılamayacağı ve geçersizliğine karar verilemeyeceği, ayrıca davacı tarafından eldeki dava ile davalı borçlu H. B. D.’nun yaptığı tasarrufların iptali istendiği, dava dışı takip borçlusu hakkında davacının alacağını tahsile yönelik işlem yapıp yapmaması da bu davanın konusunu oluşturmadığından yani dava dışı borçlu şirketin yaptığı tasarruf yönünden açılmış bir dava bulunmadığından dava dışı borçlunun durumunun bu dosya açısından değerlendirme konusu yapılmasının ve davanın reddi için gerekçe yapılmasının doğru olmadığı, dava ön koşulları mevcut olduğundan Mahkemece davanın esasına girilerek taraf delillerinin toplanması, dava konusu tasarrufların yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince (İİK 278, 279, 280, 283/2 maddeler kapsamında) iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur, bozmadan sonra, davalılar G., N. ve A.’in borçlu ile kardeş oldukları, davalı S.’ın yeğeni olduğu, davalı P. Emlak’ın da ihtiyati tedbir şerhi ile aldığı, davalıların İİK’nın 280/1 maddesi gereğince borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduklarının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar G. Y., H. B. D., N. D., H. S. ve P. Emlak vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, bozmaya uygun karar verilmiş bulunmasına göre davalılar G. Y., N. D. vekilinin tüm, davalı H. B. D. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İİK.nun 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, dava konularından 1257 ada 19 nolu parsel borçlu H. tarafından 21/10/2011 tarihinde davalı N.’e, o da 19/01/2012 tarihinde davalı H.’e, onun tarafından da 23/01/2012 tarihinde davalı P. Emlak’a satılmış, taşınmaz daha sonra 20 adet bağımsız bölümlere ayrılmış ve 2013 ve 2014 yıllarında dava dışı şahıslara satılmıştır.
Bu durumda, ilk satışın yapıldığı N.’in borçlunun kardeşi olması nedeni ile borçlunun mali durumunu bilebilcek şahıslardan olması nedeni ile bu satışın iptali yerindedir. Ancak davalı N.’den taşınmazı 19.01.2012 tarihinde satın alan dördüncü kişi H. yönünden bir değerlendirme yapılmadan ondan satın alan P. Emlak hakkında değerlendirme yapılması isabetsizdir. Bu satışlar silsilesi içerisinde herbir davalı ve satış ile ilgili olarak İİK’nın 277 devamı maddelerine göre iptal koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirlmesi gerekir. H.le ilgili iptal koşullarının bulunmaması halinde ondan satın alan P. Emlak hakkında değerlendirme yapılmadan, davalı N.’in İİK’nın 283/II maddesine göre bedel ile sorumlu tutulması gerekir.
Yapılacak iş, davalı H. ile ilgili, tasarrufun iptali koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilip, gerekçelendirilerek, iptal koşulları var ise ondan satın alan P. Emlak hakkında kötü niyetli kabul edildiğinden, bu kez P. Emlak’tan satın alan bağımsız bölüm maliklerinin davaya dahili veya İİK’nın 283/II maddesine gereğince bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği davacıya sorularak,bedele dönüşme halinde davalı P. Emlak’ın elinden çıkardığı tarihteki taşınmaz bedeli ile sorumlu olduğuna hükmedilmesi, davalı H. ile ilgili tasarrufun iptali koşulları oluşmamış ise davalı H. ve P. Emlak hakkındaki davanın reddi ile davalı N.’in 19/01/2012 tarihindeki taşınmaz değeri ile sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, eksik inceleme ile infazda kuşku yaratacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar G. Y., N. D. vekilinin tüm, davalı H. B. D. vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı H. B. D., H. Sarıca ve P. Emlak vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2.093,70 TL kalan harcın temyiz eden davalılar G. Y. ve N. D.’dan alınmasına 08/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
4. HD. 08.02.2022 T. E: 2021/1807, K: 1889