Asıl dosyada şikayetçi banka vekili, İİK’nın 110. maddesine göre şikayet olunan tarafın haczinin düşmüş olmasına rağmen kendisine satış bedelinden pay ayrılmasının ve müvekkili bankanın İİK’nın 142/A. maddesi gereğince teminat mektubu karşılığında tahsil ettiği sıra cetvellerine itiraz dosyalarına konu tutarların, sıra cetveline itirazın aleyhlerine sonuçlanması halinde iadesinin riski dikkate alınmadan kesinleşen sıra cetvelinden yapılan bir tahsilat gibi dikkate alınıp şikayet olunan ile garame hesabı yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu; birleşen dosyada şikayetçi vekili şikayete konu taşınmaz hakkında verilmiş olan 23.01.2013 tarihli tasarrufun iptali kararı ile İİK’nın. 281/2. maddesi gereğince konulan ihtiyati haciz kesin hacze dönüştüğünü, bu tarih dikkate alındığında şikayet olunan yanın hacizleri İİK’nın 106. maddeye göre düşmüş olduğundan şikayete konu sıra cetveli hukuka uygun olmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemişlerdir.
Asıl ve birleşen dosyalarda şikayet olunanlar ayrı ayrı şikayetlerin reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, şikayetlerin kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 01.07.2019 gün, 2018/562 E. 2019/3112 K. sayılı ilamlıyla asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmesinin yanı sıra kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki bulunması sebebiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl davada şikayetin kabulüne, birleşen davada şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davalarda şikayetçi vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere ve delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre birleşen davada şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Asıl davada şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yönünden;
İcra İflas Kanunu’nun 107. maddesinde yer alan düzenlemenin satış istemeyen alacaklı lehine uygulanabilmesi için satışın bu alacaklının satış isteme süresi geçmeden yapılmış olması gerekir.
Somut olayda, birleşen davada şikayetçi tarafından tasarrufun iptali davası sırasında alınan 26.11.1998 tarihli ihtiyati haciz karar tarihi olan 07.12.2007’de kesin hacze dönüşmüş olmasına rağmen, 07.11.2013’te satış talebinde bulunmuş, satış ise 18.03.2014’te gerçekleşmiştir. Birleşen davada şikayetçinin satış talebi süresinde olmadığı gibi satış şikayetçinin satış talep etme süresi geçtikten sonra yapılmıştır. Bu durumda, birleşen davada şikayetçinin haczinin düştüğünün kabulü gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada şikayetçi vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada hükmün şikayetçi yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz eden asıl davada şikayet olunan – birleşen davada şikayetçi Birleşim Varlık Yönetim A.Ş.’den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde asıl davada şikayetçi – birleşen davada şikayet olunan Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.’ye iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 14.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
6. HD. 14.02.2022 T. E: 2021/1994, K: 745