Tasarrufun iptali davasının reddedilmesi ile haksız olduğu anlaşılan (ihtiyati) haciz nedeniyle, davacı şirketin, dava dışı bankaya teminat mektubu karşılığı depo ettiği ve kullanamadığı paranın ihtiyati haczin konulduğu ve kaldırıldığı tarihler arası işlemiş faizlerinden oluşan zararının ve dava dışı bankaya ödemek zorunda kaldığı teminat mektubundan kaynaklı komisyon bedelinin maddi zarar olarak kabulü ile bu miktarların iptal davasında davacı olarak yer alan bankadan tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davacılar … ve diğerleri vekili Avukat … tarafından, davalı … AŞ aleyhine 25/04/2017 gününde verilen dilekçe ile tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati haciz kararı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 29/06/2018 günlü karara karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince verilen 05/03/2019 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, daha önceden belirlenen 09/03/2021 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi, karşı taraftan davalı banka adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi.Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacı …, …, … ve …’un tüm, davacı şirketin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2) Davacı şirketin diğer temyiz itirazına gelince;Davacılar vekili; müvekkili şirket tarafından 23/11/2012 tarihinde satın alınan davaya konu 1853 ada, 316 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilecek olan yapının 16.500.000,00 TL bedelle dava dışı … şirketine satışı konusunda 10/02/2014 tarihinde protokol imzalandığını, Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/291 esas sayılı dosyasında açılan tasarrufun iptali davasında davalı bankanın talebiyle İİK’nun 281. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davaya konu taşınmaz üzerine 25/04/2014 tarihinde konulan ihtiyati haciz nedeniyle kamuya terk işlemi yapılamadığından inşaat ruhsatının alınıp süresinde inşaata başlanamadığını, bu nedenle alıcı firmanın sözleşmeyi feshettiğini, fesih nedeniyle müvekkili şirketin kazanç kaybına, inşaata bir yıl geç başlanılması nedeniyle kira kaybına uğradığını, artan inşaat maliyetlerinden kaynaklı zararın oluştuğunu, tasarrufun iptali dosyasına ihtiyati haczin kaldırılması amacıyla ibraz edilen teminat mektubu için dava dışı bankaya bloke edilen 500.000,00 TL nakit paranın kullanılamamasından kaynaklı faiz kaybı olduğunu, teminat mektubu için bankaya komisyon da ödendiğini, haksız ihtiyati haciz nedeniyle şirket ortağı olan müvekkillerinin ticari itibarlarının zarar gördüğünü belirterek, uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini isteminde bulunmuştur.Davalı banka vekili; tasarrufun iptali davasında taraf olmayan davacı gerçek kişiler yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, ihtiyati haczin taşınmazda inşaat yapılmasına engel teşkil etmediğini, zararla ihtiyati haciz arasında nedensellik bağı bulunmadığını, davaya dayanak olarak bildirilen 10/02/2014 tarihli adi yazılı protokolün her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğunu, bu protokolün tanzim tarihinden sonra ilgili belediye nezdinde bir inşaat ruhsat başvurusu yapılmadığını, ihtiyati haczin yalnızca 5 aylık bir süreyi kapsadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince; davacının davasını dayandırdığı protokolde inşaatın başlama ve bitme sürelerinin öngörülmediği, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin 5 aylık bir zaman dilimini kapsadığı, bu süre nazara alındığında protokolün dava dışı şirket tarafından feshedilmesi sonucu oluşan zarar ile ihtiyati haciz arasında illiyet bağının bulunmadığı, tasarrufun iptali davasında taşınmazın resmi satış bedeli ile keşfen belirlenen değeri arasında fahiş fark bulunmaması gerekçesiyle verilen ret kararının gerekçesi nazara alındığında uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirmesi ve yasal hakkını kullanan bankanın bir kusuru olmaması nedeniyle manevi tazminat isteminin yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili istinaf talebinde bulunmuştur.Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 259. maddesinin 1. fıkrasında; ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Haksız ihtiyati hacizden dolayı alacaklının maddi tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için; borçlunun malları için ihtiyati haciz kararı alınmış ve bu karar yerine getirilmiş olmalı, ihtiyati haciz koydurmuş olan alacaklı haksız çıkmış olmalı, borçlu (veya üçüncü kişi) malları üzerine ihtiyati haciz konulmuş olmasından bir zarar görmüş olmalı ve zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür.Davacılar vekili, davalı banka tarafından Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/291 esas sayılı dosyasında açılan tasarrufun iptali davasında İİK’nın 281. maddesinin 2. fıkrası uyarınca konulan ihtiyati haciz nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, davacı şirket yönünden maddi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı banka tarafından eldeki davanın davacısı S… Nakliyat şirketi ve dava dışı kişiler aleyhine 22/04/2014 tarihinde açılan tasarrufun iptali davasında, davaya konu taşınmazla birlikte toplam 22 taşınmaza ilişkin satış işleminin İİK’nun 277. maddesi uyarınca iptali ile taşınmazlar üzerinde İİK’nın 283. maddesi uyarınca cebri icra yetkisi tanınması ve İİK’nın 281. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ihtiyati haciz konulması istenilmiş, davaya konu 316 parsel sayılı taşınmaz üzerine 25/04/2014 tarihinde ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiş, taşınmaz maliki S… Nakliyat şirketi ihtiyati hacze itiraz etmiş, itirazın kabul görmemesi üzerine bu kez tasarrufun iptali davasında tüm dava değerini kapsayan miktarda teminat mektubu mukabili haczin kaldırılması istemi mahkemece kabul edilerek, 500.000,00 TL tutarında teminat mektubu ibrazı üzerine 29/09/2014 tarihinde ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiş, yapılan yargılama sonucunda S. Nakliyat şirketinin 23/11/2012 tarihinde satın aldığı 316 parsel sayılı taşınmazın tapuda gösterilen değeri ile keşif sonucu belirlenen gerçek değeri arasında nispi orantısızlık bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, diğer davalılar yönünden açılan dava kabul edilmiş, işbu karar temyiz edilmeksizin 10/12/2015 tarihinde kesinleşmiştir.Dava konusu 316 parsel sayılı taşınmaz kaydına konulan ihtiyati haczin haksız olduğu, yukarıda açıklanan tasarrufun iptali davasında verilen red kararı ile sabit olmuştur. Haksız haciz nedeniyle davacı şirketin, dava dışı bankaya teminat mektubu karşılığı depo ettiği ve kullanamadığı 500.000,00 TL nin, ihtiyati haczin konulduğu 25/04/2014 ile kaldırıldığı 29/09/2014 tarihleri arası işlemiş faizlerinden oluşan zararının ve dava dışı bankaya ödemek zorunda kaldığı teminat mektubundan kaynaklı komisyon bedelinin maddi zarar olarak kabulü ile bu miktarların hüküm altına alınması gerekirken, davacının maddi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı gerçek kişilerin tüm, davacı şirketin diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve davacı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.4. HD. 09.03.2021 T. E: 2019/1961, K: 1088