İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10’u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL’yi mahkeme veznesine depo ederek “ihtiyati haczin kaldırılmasına” karar verilmesini tTasarrufun iptali- Takibin ve alacağın henüz kesinleşmemesi- Dava değerinin belirlenmesi- İhtiyati haciz-alep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, “ihtiyati haczin kaldırılmasının” hatalı olduğu-
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sırasında; 11/02/2022 tarihli ara kararında yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalı borçlu S. D.’dan alacaklı olduklarını, davalı borçlu aleyhine icra takipleri yapıldığını, takiplerin kesinleştiğini, davalı borçlunun acz halinde olduğunu, davalı borçlunun adına kayıtlı Kocavilayet köyü, 10031 ada, 2 parselde kayıtlı taşınmazını mal kaçırma gayesi diğer davalı Ş. T.’a devredildiğinin tespit edildiğini beyan ile davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 14/07/2014 tarihli ara kararı ile davacıların talebine istinaden dava konusu gayrımenkul kaydına dava değerinin %10’u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulmuştur.
Davalı Ş. T. vekili 08/02/2022 tarihinde dava değeri olan 20.000,00 TL’yi mahkeme veznesine depo etmiş ve dava konusu gayrımenkul kaydında yer alan ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 11/02/2022 tarihli ara kararı ile “dava konusu taşınmazın davalı S. D. adına kayıtlı iken Ş. T.’a satıldığı, davacının muvazaa nedenine dayalı olarak tasarrufun iptali talebinde bulunduğu, Mahkememiz kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/03/2021 tarih 2019/2829 Esas 2021/3185 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu ve davalı son malik Ş. T.’ın iyi niyetli 3. kişi konumunda kabul edilebilme ihtimalinin bulunduğu anlaşıldığından, ayrıca bozma ilamı doğrultusunda Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/590 esas, Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/124 Esas, Mersin 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/111 esas sayılı dosyalarının neticesi beklendiğinden bu sebeple yargılamanın makul sürede bitilmesi ilkesinin ihlal edilebileceği hususları dikkate alınmış, davalı Ş. T. vekilinin talebinin yerinde olduğu tespit edilmiş, davalı tarafından dava değeri olan 20.000,00 TL teminat yatırıldığından ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin kabulüne” karar verilmiş, söz konusu ara karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İİK 281/2 maddesi “Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez “ hükmüne haizdir.
Davacı dava dilekçesinde dava değeri olarak 20.000,00 TL göstermişse de tasarrufun iptali davalarında dava değeri dava konusu gayrımenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değeri veya davanın dayanağı olan icra dosyasındaki takip rakamından hangisi daha az ise o rakam üzerinden belirlenecektir.
Somut olayda; davacıların alacağının dayanağı olan icra takipleri incelendiğinde de E. Ş.’ın Mersin 4. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10741, A. A.’nın Mersin 4. İcra Müdürülüğü’nün 2009/10740, A. İ. U.’un Mersin 2 İcra Müdürlüğü’nün 2009/10739 ve C. B.’ın ise Mersin 4. İcra Müdürlüğü’nü 2009/10739 sayılı dosya ile takip yaptığı, takiplerin ise henüz kesinleşmediği, itirazın iptali, takibin iptali davaların ise derdest olduğu, bu dosyaların bekletici mesele yapıldığı, dava konusu gayrımenkulün tasarruf tarihindeki değerinin ise 180.259,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da yukarıda açıklandığı üzere tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerekecektir.
Bu durumda İİK 281/ 2 şartları oluşmadığından ihtiyati haczin kaldırılması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 01/06/2022 gününde Üye Y.Yılmaz’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Yunus YILMAZ’ın KARŞI OYU:
Gerek tek dereceli yargılama sisteminin benimsendiği 20/07/2016 öncesi dönemde, gerekse bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlaması ile birlikte geçilen iki dereceli yargılama sistemi döneminde geçici hukuki koruma kararları yönünden esas karardan bağımsız olarak kanun yolu öngörülmüştür. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati haczin kabulüne veya reddine ilişkin olarak 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlar istinaf incelemesi sonucunda kesinleşmektedir (5311 sayılı Kanunun 16. maddesi ile değişik İİK’nun 258 maddesi ve 17. maddesi ile değişik İİK’nun 265. maddesi). Aynı mahiyetteki kararlar anılan tarihten önce ise temyiz incelemesi sonucunda yargıtay kararı ile kesinleşmekte idi (4949 sayılı Kanunun 60. maddesi ile değişik İİK’nun 258. maddesi ve 63. maddesi ile değişik İİK’nun 265.maddesi). Somut olayda, yerel mahkemece İİK’nın 281/2 maddesi kapsamında ihtiyati haczin kabulüne ilişkin olarak 14/07/2014 tarihinde verilen karar kesinleşmiştir. İhtiyati hacze ilişkin karar, esas dosya bakımından verilecek karardan bağımsız ayrı bir yasa yoluna tabi bulunduğuna ve kesinleştiğine, temyize konu ihtiyati haczin kaldırılmasına yönelik karar da bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı 20/07/2016 sonrasına ilişkin bulunduğuna göre HMK’nın 341 ve devamı maddeleri uyarınca başvurulacak yasa yolu istinaftır. Bu itibarla, dosyanın istinaf incelemesi için görevli bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun olayda uygulama yeri bulunmayan HMK’nın geçici 3/2 maddesi uyarınca kararın temyize tabi olduğuna ilişkin görüşlerine iştirak etmiyorum.
4. HD. 01.06.2022 T. E: 4463, K: 8027