Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi G. D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi 3. kişi, Uluköy Mah, 894 ve 924 parsel sayılı taşınmazların 08/01/2019 tarihinde haczedildiğini, Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27/07/2016 tarih, 2016/264, Esas ve 2016/254 karar sayılı kararıyla hacze konu taşınmazların 3.kişi adına tesciline karar verildiğini, kararın 28/07/2016 tarihinde kesinleştiğini, ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Alacaklı, haciz konan taşınmazların borçlu adına tescilli olduğunu belirterek şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu haciz sırasında taşınmazların şikayetçinin mülkiyetinde olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verilmiş, karara karşı alacaklı istinaf yoluna başvurmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, taşınmazların mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin dava haciz tarihinden önce açılmış ve kesinleşmiş olduğundan TMK 705/2.maddesi gereği mülkiyetin kazanıldığı, haciz tarihinde tapuda borçlu malik olarak görülse de bu tarihten önce mülkiyetin bir mahkeme ilamıyla el değiştirdiği gerekçesi ile alacaklını istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 07.04.2004 tarih ve 2004/12-210 E. – 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur.
4721 sayılı TMK’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, şikayetçi 3. kişinin haczedilen taşınmaz hakkında boşanma davasında lehine karar verildiği görülmektedir. Dolayısıyla, şikayetçinin mahcuz taşınmazın kendisine ait olduğundan bahisle haczin kaldırılmasını talep etmesinde hukuki yararı olduğundan her zaman şikayet hakkı vardır. Ancak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinden şikayeti tarihi itibariyle taşınmaz şikayetçi 3. kişi lehine henüz tapuya tescil edilmediğinden TMK 705/2 maddesi uyarınca şikayet hakkı bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, şikayetçinin mülkiyet hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olduğundan, icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını talep edemez.
O halde; mahkemece, istemin reddi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 24.12.2020 tarih ve 2020/409 E.-2020/3008 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Küçükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 14.11.2019 tarih ve 2019/214 E. – 2019/847 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 25.05.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.
12. HD. 25.05.2022 T. E: 2021/6851, K: 6281