TebligatYargıtay Kararları

Tebligat Kanunun 21/2 Maddesine Göre Tebliğ İşlemleri

Usulüne uygun bir tebligatın kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermek amacını taşıdığı- Davalının memis adresine, öncelikle memis kaydı düşülmeden normal tebligat çıkarılması, bu şekilde tebliğin gerçekleşmemesi halinde, memis adresine Tebligat Kanunu 21/2. maddesine göre tebligatın çıkarılması gerektiği- Muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre yapılan dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligatın usulsüz olduğu ve bu durumda davalının cevap dilekçesi süresinde olduğundan, cevap dilekçesinde bildirilen tanıkların usulünce çağırılıp dinlenmesi gerektiği-

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir (HMK m. 122). Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ya da davalının cevap vermemesi halinde beklenmeksizin mahkemece ön inceleme duruşma günü belirlenir ve taraflar ön inceleme duruşmasına davet edilir (HMK m, 139). Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (HMK m. 137).

Dava dilekçesinde; davalı kadının adresi “memis adresine tebliğgat istemlidir” şeklinde belirtildikten sonra, mahkemece; dava dilekçesi davalı kadının “kültür mahallesi …. s. no…. iç kapı no:… Gümüşova/Düzce” adresine tebliğe çıkarılmış ve tebligat 18.10.2017 tarihinde iade dönmüştür. Sonrasında davalı kadının “süvari mahallesi …..sokak no:…… iç kapı no:15 Etimesgut/Ankara” adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre memis adresinde kayıtlı mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Usulüne uygun bir tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir. Bu haliyle; davalının memis adresine, öncelikle memis kaydı düşülmeden normal tebligat çıkarılması, bu şekilde tebliğin gerçekleşmemesi halinde, memis adresine Tebligat Kanunu 21/2. maddesine göre tebligatın çıkarılması gerekirken; muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre yapılan dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligatın tebliği usulsüzdür. Öyleyse davalı kadının 15.01.2018 tarihli cevap dilekçesi süresindedir. O halde; davalının, bu tarihli dilekçesinde bildirmiş olduğu tanıkları usulünce çağırılıp dinlendikten ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonuca gidilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple hükmün KALDIRILMASINA, Düzce 1. Aile Mahkemesi 08.11.2018 tarih, 2017/484 esas ve 2018/723 sayılı kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın Düzce 1. Aile Mahkemesine, karardan bir örneğin ise ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi.

2. HD. 04.07.2019 T. E: 4126, K: 8249

Davacı/borçluya gönderilen satış ilanı tebligatının iade edildiği, borçlunun …. adresine çıkarılan tebligatın ise 29.06.2017 tarihinde iade olduğu, son olarak davacı/borçlunun mernis adresine TK 21/2 uyarınca çıkartılan tebligatta, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine ilişkin mernis şerhinin yeterli olduğu, Tebligat Kanunu’nun anılan maddesinde aranan şartların oluştuğu ve dolayısıyla tebligatın usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı-
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular ve alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Nadide Sibel Bıyıklı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

1) Davacı/Borçluların temyiz isteminin incelenmesi neticesinde;

Temyiz dilekçesi içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE;

2) Davalı/Alacaklının temyiz isteminin incelenmesi neticesinde;

Davacı/borçlular vekili icra mahkemesine başvurusunda; şikayet konusu taşınmazların ihalelerinin gerekli şartları taşımadığı ve tebliğlerin usule aykırı olduğunu ileri sürerek Çorlu 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/787 Talimat sayılı dosyası ile yapılan tüm ihalelerin feshini talep ettiği, mahkemece şikayetin Çorlu ilçesi Reşadiye Mahallesi 987 Ada 12 Parsel Sayılı taşınmaz yönünden usulden, Nusratiye Mahallesi 2239 Ada 16 Parsel sayılı taşınmaz yönünden esastan reddine, şikayetçi taraf aleyhine 2239 Ada 16 Parsel sayılı taşınmaza ilişkin yapılan ihale bedelinin %10 u oranında para cezası hükmedilmesine karar verildiği, davacı/borçluların ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin davacı şirket bakımından her iki parsel yönünden de tüm istinaf taleplerinin HMK 353/1/b/1 maddesi gereğince esastan reddine, istinaf talebinin davacı Fırat yönünden ise; T.K’nun 21/2. maddesi gereğince gönderilecek tebligatların yönetmelik gereği mavi renkteki zarfla gönderilmesinin esas olduğu gerekçesiyle kısmen kabulü ile ilamının sadece 2239 ada 16 parsel 23 nolu bağımsız bölüm yönünden ortadan kaldırılmasına, bu taşınmaz yönünden davacının şikayetin kabulü ile ihalenin feshine, ve davacı Fırat’ın diğer parselle ilgili, sair istinaf taleplerinin HMK 353/1/b/1 maddesi gereğince esastan reddine hükmolunduğu görülmektedir.

Somut olayda davacı/borçlu F.B.’na gönderilen satış ilanı tebligatının 16.06.2017 tarihinde iade edildiği, borçlunun Hürriyet Mah. Arabacı Cad. No: 10-14 Çorlu Tekirdağ adresine çıkarılan tebligatın ise 29.06.2017 tarihinde iade olduğu, son olarak davacı/borçlunun mernis adresine 10.07.2017 tarihinde TK 21/2 uyarınca çıkartılan tebligatta, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine ilişkin mernis şerhinin yeterli olduğu, Tebligat Kanunu’nun anılan maddesinde aranan şartların oluştuğu ve dolayısıyla tebligatın usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacı/borçlu F.B.’nın istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Davalı/Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 01.03.2019 tarih ve 2018/2668 E.-2019/389 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.

12. HD. 26.06.2019 T. E: 7789, K: 11217


Satış ilanı borçluya 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, ayrıca aynı kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılması lüzumu olmadığından, bu maddeye göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olmasının da sonuca etkisinin bulunmadığı, bu durumda, borçlunun satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair iddiasının yerinde olmadığı anlaşıldığına göre, ilk derece mahkemesince, şikayet dilekçesinde ileri sürülen diğer fesih iddiaları tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Kiraz Koyuncu Ceylan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu vekilinin, sair fesih iddialarının yanısıra satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu da ileri sürerek 07.02.2018 tarihinde yapılan ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, Karataş İcra Hukuk Mahkemesinin 10.05.2018 tarih ve 2018/9 E. – 2018/17 K. sayılı kararı ile satış ilanının borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile şikayetin kabulüne, ihalenin feshine karar verildiği, alacaklı tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2019 tarih ve 2018/2425 E. – 2019/452 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunarak, alacaklının istinaf isteminin HMK 353-1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Tebligat adresinin, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligatın yapılması gerekir. Tüzel kişiler adına ve adı geçenin ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde, tebliğ memurunun Yönetmeliğin 30 ve 31.maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz.

Somut olayda; Adana Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 28.011.2017 tarihli cevabi yazısı ile Adana 8. İcra Dairesi tarafından gönderilen 01.12.2017 tarihli satış talimatında şirketin ticaret sicil adresinin ”Güzelyalı Mah. 81211 Sk. No:4/11 Çukurova/Adana” olduğunun bildirildiği, satış ilanı tebliğ işleminin 18.12.2017 tarihinde, bildirilen bu adrese ” muhatabın adresi geçici kapalı olup… mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir, 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıldı… ” şerhiyle yapıldığı, anılan tebligatın bu haliyle yukarıda yapılan açıklamalar ışığında usulüne uygun olduğu anlaşılmıştır. Diğer taraftan, satış ilanı borçluya 18.12.2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, ayrıca aynı kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılması lüzumu olmadığından, bu maddeye göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır.

Bu durumda, borçlunun satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair iddiasının yerinde olmadığı anlaşıldığına göre, ilk derece mahkemesince, şikayet dilekçesinde ileri sürülen diğer fesih iddiaları tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2019 tarih ve 2018/2425 E. – 2019/452 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve Karataş İcra Hukuk Mahkemesinin 10.05.2018 tarih ve 2018/9 E. – 2018/17 K.sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.

12. HD. 17.06.2019 T. E: 8013, K: 10331

Related Articles

Back to top button