Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde yazılı kişilerden birine imza karşılığı tebliğ ettikten sonra tebellüğ edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gereklidir

Hukuk Genel Kurulu         2017/2843 E.  ,  2019/944 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.11.2011 tarihli ve 2010/4 E., 2011/439 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar …, … ve … vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.03.2014 tarihli ve 2014/1298 E., 2014/4385 K. sayılı ilamı ile bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece dava konusu olan taşınmaz üzerine İcra Müdürlüğü tarafından 24.05.2005 tarihinde ihtiyati haciz konulduğu, davalı …’nin diğer davalılar aleyhine açtığı paydaşlığın giderilmesi davasında 28.11.2006 tarihinde ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinde bozulduğu, mahkemece tarafların kat mülkiyeti kurmaları hususunda süre verildiği ve bundan sonra da davanın takipsiz bırakılarak açılmamış sayılmasına karar verildiği, davalıların dava konusu olan taşınmazda kendi aralarında yaptıkları 14.05.2009 tarihli anlaşmaya istinaden davalı borçluyu da kapsayacak şekilde kat irtifakı tesis edildiği, davalı borçlu …’ye diğer davalıların 35.000,00TL ivaz bedeli vererek binanın bodrum katındaki 1/4 arsa paylı 1 nolu bağımsız bölümü verdikleri hususunun tapu kaydından anlaşıldığı, davalıların kardeş oldukları, davalı …’nin kardeşi olan diğer davalıların borca batık olduğunu bilebilecek durumda olduğu, İİK’nın 278/3. maddesi uyarınca da özellikle yasa koyucunun bazı tasarrufları bağışlama hükmünde sayarak aksi ispat edilmeyen kesin karine kabul etmesi nedeniyle davalı … ile diğer davalılar arasında kardeşlik bağı bulunması nedeniyle Mehmet dışındaki diğer davalıların iyi niyet iddiasının dikkate alınmadığı, ortada ivazsız nitelikte bir tasarruf bulunduğu gerekçesiyle davalı borçlu …’nin diğer davalılar 3. kişiler ile dava konusu taşınmazla ilgili olarak kat irtifakı kurulmasına ilişkin yapmış oldukları 05.06.2009 tarihli tasarruf işleminin takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptaline, alacaklıya bu taşınmazın haciz ve satışını isteme yetkisi tanınmasına karar verilmiştir.
Davalılar …, … ve … vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece; davalılar arasında yapılan rızai taksim sonucu mirasın taksim edildiği ve rızai taksimde mutlak eşitlik şart olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalılar …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davalı …’ye direnme kararına ilişkin yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı, eldeki davada işin esasının incelenmesinin mümkün olup olmadığı hususları ön sorun olarak görüşülüp tartışılmıştır.
Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ İmkânsızlığı ve Tebellüğden İmtina” başlıklı 21. maddenin birinci fıkrasında “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden kaçınma hâlinde nasıl işlem yapılacağı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği’nin 31. maddesinde belirtilmiştir. Tebliğ imkânsızlığı Tebligat Yönetmeliği’nin 31/a bendine göre “Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler o adreste bulundukları hâlde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları” olarak açıklanmaktadır.
Muhatabın adreste bulunmaması hâlinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.
Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hâkim tarafından denetlenebilir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikâmet etmekle birlikte, kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi hâlinde ancak; maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.
Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti hâlinde ise Yönetmeliğin 30. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Bu itibarla; Yönetmeliğin 30/1. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri hâlinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hâkimin denetimini sağlayacaktır.
Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre, yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
Tebligat Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclis üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde bu durum yazılarak imzalanması gerekir. Bu hususların tevsik edilmesi gerektiği Tebligat Kanunu’nun 23/7. bendi ile aynı Yönetmeliğin 35/f fıkralarında da vurgulanmıştır.
O hâlde, tebliğ memurunun Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat yapabilmesi için önce muhatap tebliğ evrakında belirtilen adreste oturmakla birlikte posta dağıtım saatinde muhatap veya muhatap adına kendisine tebliğ yapılacak kimseden hiçbirinin gösterilen adreste bulunmadığını, adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve posta dağıtım saatinden sonra adrese döneceğini tahkik ve tevsik etmelidir. Daha sonra tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde yazılı kişilerden birine imza karşılığı tebliğ ettikten sonra tebellüğ edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gereklidir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “bilinen adrese tebligat” başlıklı 10. maddesi;
“Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir.
(Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklinde düzenleme içermektedir.
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in “Bilinen Adrese Tebligat” başlıklı 16/2. maddesinde ise;
“Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79′ uncu Maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 01.11.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasında;
“Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Tebligat Yönetmeliğinin 31/1-c bendinde de aynı hükme yer verilmiş olup, Yönetmeliğin 31/2. fıkrasında ise aynı maddenin birinci fıkrasının c bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebligat memurunca 30. maddeye göre araştırma yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için öncelikle Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesi uyarınca tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adres, İçişleri Bakanlığı nezdinde tutulan adrese dayalı kayıt merkezi nüfus kayıt sistemindeki (MERNİS) adresi olabileceği gibi, başka bir adres de olabilir. Her iki durumda da muhatabın bilinen en son adresine normal bir tebligat çıkarılması gerekir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde Tebligat Yönetmeliğinin 16. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca başka bir adres araştırmasına gerek olmadan tebliği çıkaran merci tarafından Yönetmeliğin 79. maddesinin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılacak tebligat zarfında adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir. Tebligat zarfında böyle bir meşruhata yer verilmeden tebligat memurunca Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca muhataba tebliğ yapılması mümkün değildir.
Ön soruna konu olan tebligat parçasının üzerinde “T.K. 22/2 gereğince” ibaresi yer aldığından; Tebligat Kanunu’nun 22. maddesinin “Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran on sekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır” hükmünü içermekte olduğu ve maddenin tek fıkradan oluştuğunu belirtmekte de yarar vardır.
Somut olayda; tebligatın davalının mernis adresi olan” Korucuk Mah 1688 …………….adresine yapıldığı, tebligatın “gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adres olup Tebliğ imkânsızlığı nedeniyle tebligat TK 22/2 gereğince Korucuk mahallesi muhtarına 30.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiş 2 nolu haber kâğıdı muhatabın kapısına yapıştırılarak en yakın komşu, kapıcı veya yöneticiye haber verilmiştir” şerhiyle tebliğ edildiği dikkate alındığında, davalı …’ye yapılan tebligatın yukarıda açılanan maddelere uygun yapılmadığı, tebliğin doğru şerhi içermediği gibi soyut beyandan ibaret olacak şekilde “en yakın komşu, kapıcı veya yöneticiye haber verilmiştir” yer verildiği, haber bırakılan kişinin açık kimliğinin tebliğ parçası üzerinde yer almadığı, oysa ki imzadan imtina edilebileceği hâlde isimden imtina edilemeyeceği, bu durumda tebliğ memurunun gerekli araştırmayı yaptığına ve haber verdiğine ilişkin şerhinin denetime elverişli olmadığı gibi yalnızca soyut bir beyan içerdiği ve yapılan tebliğin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
Şu durumda Kanun ve Yönetmelik hükümleri gereğince gerekçeli kararın ve temyiz dilekçesinin usulüne uygun olarak davalı …’ye tebliği sağlanıp temyiz süresi beklendikten ve gerektiğinde HUMK’nın 434. maddesine göre işlem yapılmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi ve belirtilen eksiklik tamamlandıktan sonra dosyanın incelenmek üzere Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle yukarıda yazılı eksikliklerin tamamlanması için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.a
Exit mobile version