Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Borçlu vekili, müvekkilinin takip dayanağı ilama göre nafaka borcunu ödediğini, ayrıca takip tarihinden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığını, son on yıllık birikmiş nafaka alacağının 18.000,00 TL olduğunu, bunun üzerindeki asıl alacak ve faiz talebinin usulsüz olduğunu belirterek itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, takip dayanağı ilamın 27/02/2003 tarihinde kesinleştiği ve 25/12/2014 günü yapılan icra takibine kadar on yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile İİK’nun 33 maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun ”Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ”Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.01.2003 tarihli 2002/848 Esas 2003/43 Karar sayılı ilamına istinaden 25.12.2014 tarihinde, 23.230,00 TL asıl alacak ve 13.320,00 TL faiz olmak üzere 36.550,00 TL için takip başlatılmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 156/2. maddesine göre, borç bir mahkeme kararına bağlanmış ise zamanaşımı süresi 10 yıldır. Nafakaya ilişkin ilamlar, bir borcun veya bir hakkın varlığını belirten ilamlar gibi olmayıp, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde tahakkuk edeceğinden, takip gününden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir. Buna göre Mahkemece, takip tarihinden geriye doğru on yıllık istenebilir nafaka miktarı bulunarak sunulan ödeme belgelerine göre borcun bulunup bulunmadığı tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ve yazılı gerekçelerle sonuca gidilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 04.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. HD. 04.12.2017 T. E: 2015/14377, K: 16111