12. Hukuk Dairesi2024 YılıTakip Açılış

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, Katar mahkemeleri nezdinde açtıkları davalar ve icra takipleri için ödemekle yükümlü oldukları harç ve yargılama giderleri dışında herhangi bir teminat veya başka bir meblağ ödemekle yükümlü olmadıkları, Katar vatandaşları ve diğer uyruklu vatandaşlar gibi aynı muameleye tabi tutuldukları anlaşılmakla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Katar Devleti arasındaki fiili karşılıklılık esasına göre icra takibinde bulunan Katar Devleti siciline kayıtlı alacaklı tüzel kişinin teminat yatırma yükümlülüğü bulunmamaktadır.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/5977
KARAR NO: 2024/10414
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 17.07.2024
NUMARASI : 2024/1171-2024/1931
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde, Torbalı İcra Müdürlüğünün alacaklı tüzel kişinin Katar Devleti siciline kayıtlı olduğundan MÖHUK 48. maddesi gereğince teminat alınıp alınmayacağı ve alınacaksa miktarının belirlenmesi hususunda karar verilmesi için icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Katar Devleti arasında teminattan muafiyeti öngören herhangi bir ikili adlî yardımlaşma anlaşması bulunmadığı gibi Katar Devleti’nin Lahey Sözleşmesine de taraf olmadığı gerekçesi ile alacaklının takip miktarının %15’i oranında teminat yatırmasına karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
 Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünün 25.03.2024 tarihli yazı cevabı ile “…mevzuatımızda yabancılık sebebine bağlı olarak teminat yatırma yükümlülüğü 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.
 Yabancılık sebebine dayalı teminat yatırma zorunluluğunu öngören anılan Kanunun 48’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre, “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” Bu madde hükmü ile Türkiye’de dava açan, açılmış davaya müdahale eden, icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler için teminat gösterme yükümlülüğü getirilmiştir.
 Mezkûr maddenin teminattan muafiyet halini düzenleyen 2’nci fıkrasında ise mahkemenin dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağı bildirilmiştir. Bu maddeye göre, muafiyetin karşılıklılık esası çerçevesinde tanınması mümkündür. Karşılıklılıktan amaç, davacı veya müdahil veya icra takibini yapan yabancının mensup olduğu devlette Türk vatandaşları için de aynı muafiyetin tanınabilmesidir.
 Diğer taraftan, 5718 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi teminattan muafiyeti öngören sözleşmeleri saklı tutmuştur. Bu nedenle davacının mensup olduğu veya ikamet ettiği ülke ile Türkiye arasında teminattan muafiyeti öngören ikili veya çok taraflı bir sözleşme varsa, ilgili yabancı uyruklu veya Türkiye’de ikametgâhı olmayan kişi teminat yatırmayacaktır.
 Türkiye ile Katar arasında teminattan muafiyeti öngören herhangi bir ikili adlî yardımlaşma anlaşması bulunmadığı gibi, Katar Türkiye’nin taraf olduğu Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne de taraf değildir.
 Fiilî mütekabiliyete ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan ve bir örneği ekte iletilen 08.10.2019 tarihli ve 2019/23990947 sayılı yazı ile Doha Büyükelçiliğimizden alınan yazıda, Katar makamları tarafından “Katar’da ilk aşamada mahkeme giderleri ve harçlarının davayı açan veya icra talep eden tarafça karşılandığı, bunun dışında kanunda özel bir şekilde belirtilmeyen hususlar dışında dava açılırken ve icra edilirken herhangi bir teminat talep edilmediğinin bildirildiği” ifade edilmiştir.
 Konuya ilişkin olarak başka bir vesileyle Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan 14.12.2020 tarihli ve 32079814 sayılı yazı ekinde yer alan, Katar Devleti Yüksek Yargı Konseyi Hukuk İşleri Departmanı’nın 25.11.2020 tarihli mektubunda ise; “1990 yıl (13) sayılı Medeni ve Ticari Davalar Kanunu uyarınca, Katar mahkemeleri nezdinde dava açanların sadece kararlaştırılmış ve yaklaşık bin dolar civarındaki harçları ödemekle yükümlü oldukları, bunun dışında herhangi bir teminat veya başka bir meblağ ödemekle yükümlü olmadıkları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da tıpkı Katar vatandaşları ve diğer uyruklu vatandaşlar gibi aynı muameleye tabi tutuldukları” bildirilmiştir…” şeklinde bilgi verildiği görülmüştür.
 Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48’inci maddesinin 2’inci fıkrasında “ Mahkeme, dava açanı,davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” hükmüne yer verilmiştir.
 Türk Mahkemelerinde dava açan,davaya katılan veya icra takibi yapan yabancıların mensubu olduğu ülke ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında teminattan muafiyeti öngören bir anlaşma bulunmasa dahi Mahkeme, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48’inci maddesinin 2’inci fıkrası uyarınca dava açanı,davaya katılanı veya icra takibi yapanı kanuni veya fiili karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.
 Hükümden anlaşıldığı üzere, anlaşma dışında yabancı davacı, davaya katılan veya icra takibinde bulunanın mahkemece teminattan muaf tutulabilmesi için, teminattan muaf tutulması söz konusu olan yabancının ülkesinde de Türk vatandaşı gerçek ve tüzel kişiler dava açtıklarında veya icra takibinde bulunduklarında, benzer imtiyaz ve kolaylıklar kendilerine tanınmış olmalıdır. Davacı veya takipte bulunan yabancı, ülkesinde yabancılar dava açtığında, hususen Türk Vatandaşları dava açtıklarında veya takipte bulunduklarında herhangi bir teminat yatırmadıklarını ispatladığında karşılıklılığı ispatlamış sayılır. Netice itibariyle mahkeme,davacının ve takipte bulunanın ülkesinde Türk Vatandaşları dava açtıklarında veya takipte bulunduklarında herhangi bir teminat yatırmıyor iseler, davası veya takipte bulunanı teminattan muaf tutmak durumundadır. (Cemal Şanlı,Emre Esen,İnci Ataman,Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, beşinci baskı, 2016, s. 435.)
 Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünün 25.03.2024 tarihli yazısında da belirtildiği üzere; fiilî mütekabiliyete ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı’nın 08.10.2019 tarihli ve 2019/23990947 sayılı yazısı ile Doha Büyükelçiliğimizden alınan yazıda, Katar makamları tarafından “Katar’da ilk aşamada mahkeme giderleri ve harçlarının davayı açan veya icra talep eden tarafça karşılandığı, bunun dışında kanunda özel bir şekilde belirtilmeyen hususlar dışında dava açılırken ve icra edilirken herhangi bir teminat talep edilmediğinin bildirildiği” ve Dışişleri Bakanlığı’nın 14.12.2020 tarihli ve 32079814 sayılı yazı ekinde yer alan, Katar Devleti Yüksek Yargı Konseyi Hukuk İşleri Departmanı’nın 25.11.2020 tarihli mektubunda; “1990 yıl (13) sayılı Medeni ve Ticari Davalar Kanunu uyarınca, Katar mahkemeleri nezdinde dava açanların sadece kararlaştırılmış ve yaklaşık bin dolar civarındaki harçları ödemekle yükümlü oldukları, bunun dışında herhangi bir teminat veya başka bir meblağ ödemekle yükümlü olmadıkları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da tıpkı Katar vatandaşları ve diğer uyruklu vatandaşlar gibi aynı muameleye tabi tutuldukları” bildirildiği dikkate alındığında, her ne kadar; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Katar Devleti arasında teminattan muafiyeti öngören herhangi bir ikili adlî yardımlaşma anlaşması bulunmamakta ve Katar Devleti Türkiye Cumhuriyeti Deveti’nin taraf olduğu Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne de taraf değil ise de, yukarıda da izah edildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, Katar mahkemeleri nezdinde açtıkları davalar ve icra takipleri için ödemekle yükümlü oldukları harç ve yargılama giderleri dışında herhangi bir teminat veya başka bir meblağ ödemekle yükümlü olmadıkları, Katar vatandaşları ve diğer uyruklu vatandaşlar gibi aynı muameleye tabi tutuldukları anlaşılmakla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Katar Devleti arasındaki fiili karşılıklılık esasına göre icra takibinde bulunan Katar Devleti siciline kayıtlı alacaklı tüzel kişinin teminat yatırma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
 O halde, İlk Derece Mahkemesince, icra takibinde bulunan alacaklı tüzel kişinin teminat yatırma yükümlülüğünün bulunmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve alacaklının istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
 SONUÇ :
 Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 17.07.2024 tarih ve 2024/1171 E.-2024/1931 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Torbalı İcra Hukuk Mahkemesinin 05.04.2024 tarih ve 2024/59 D.İş E.-2024/338 D.İş K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu