T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1151
KARAR NO : 2023/1309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARAMAN İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2023
NUMARASI : 2023/65 ESAS 2023/208 KARAR
DAVANIN KONUSU : Sıra Cetvelindeki Sıraya İtiraz
KARAR TARİHİ : 16/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/10/2023
Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkeme kararı aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemizce HMK’nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyadaki belgeler okundu, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜDÜ:
İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde; şikayete konu sıra cetvelini tanzim eden Karaman İcra Müdürlüğünün 2021/1479 Esas sayılı dosyasındaki 10.03.2023 tarihli sıra cetvelinde, 1. sırada yer verilen Karaman İcra Müdürlüğünün 2021/1479 Esas sayılı dosyasına konu alacağın 750.000,00 TL’lik (üst) limit ipoteği olduğunu, 750.000,00 TL’lik üst sınır ipoteğinin alacak ve ferilerini kapsamakla birlikte, belirtilen üst limit ipoteği dışında her ne ad altında olursa olsun icra dosyasından kesinleşmiş (ana borç, faiz ve icra takip giderleri (harçta dahil) olmak üzere) başkaca tutarların üst limit ipoteğinde belirlenen 750.000,00.-TL’yi geçemeyeceğini, 10.03.2023 tarihli sıra cetvelinde 1. sıradaki alacak için 750.000,00 TL + 85.350,00 TL tahsil harcının ayrılması usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek, sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı T.Halkbankası A.Ş. vekili cevap dilekçelerinde; davada müvekkili bankanın taraf sıfatının bulunmadığını, öncelikle müvekkili banka açısından taraf sıfatı (husumet) yokluğu yönünde karar verilmesini, mahkemece aksi kanaatte olunması halinde ise dava konusu işlemin müvekkili bankanın gerçekleştirilmediğini, dolayısıyla işbu davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet verilmediğini belirterek, müvekkili aleyhine yargılama gideri, vekalet ücreti, vb herhangi bir ücrete hükmedilmemesini talep etmiş;
Tahsil harcının ipotek bedelinin içinden değil, dosyada mevcut olan ipotek limitini aşan ihale tutarından karşılanması gerektiğini, ipotek limitinin üzerinde bir bedelle satılan taşınmazlarla ilgili olarak ipotek limitinin içinden sadece cezaevi harcı kesilmesi gerekmekte olup, tahsil harcı kesilmesi hukuka aykırılık teşkil edeceğini, dolayısıyla dosyaya yatmış ihale bedelinden tahsil harcını ipotek limiti dışında geriye kalan ihale bedelinden kesmenin ve ipotek bedelinin alacaklı bankaya ödenmesinin hukuka uygun olduğunu belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Şikayet olunan bankanın, alacağının dayanağı olan 20/01/2014 tarih, 1117 yevmiye numaralı ipotek belgesinin içeriğine göre; ipoteğin borçlu Mehmet Oğraş’ ın doğmuş ve doğacak borçlarını teminen kurulmuş üst sınır (limit) ipoteği ve ipotek limitinin 750.000,00 TL olduğu anlaşılmakla Karaman İcra Müdürlüğünün 2021/1479 Esas sayılı dosyası üzerinden düzenlenen 10/03/2023 tarihli sıra cetvelinin 1. sırasında yer verilen Karaman İcra Müdürlüğünün 2021/1479 Esas sayılı dosyasında tahsil harcının atıf yapılan yerleşik Yargıtay ilamlarında da belirtildiği üzere ipotek üst sınırı olan 750.000,00 TL’nin içerisinden alınması gerektiği gözetilmeden işlem yapıldığı gerekçesiyle, “1-Şikayetin KABULÜNE, 2-Karaman İcra Müdürlüğünün 2021/1479 dosyası üzerinden düzenlenen 10/03/2023 tarihli sıra cetvelinin 1. Sırada yer verilen Karaman İcra Müdürlüğünün 2021/1479 Esas sayılı dosyasında tahsil harcının ipotek üst sınırı olan 750.000,00 TL’nin içerisinden alınması gerektiğinden sıra cetvelinin bu yönden İPTALİNE,… ” karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili dilekçesinde : Genel olarak cevap dilekçesini tekrar ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Karaman İcra Müdürlüğünün 2021/1479 Esas sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE:
Uyuşmazlık, 10.03.2023 tarihli sıra cetvelindeki paylaşıma ilişkin şikayettir.
Üst sınır ipoteği, ileride doğacak veya doğması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği için bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda bir limitle belirlenir. İşte bu nedenledir ki ileride vücut bulacak ana borç ile buna eklenecek faiz, icra takip giderleri ile yanlarca kararlaştırılan diğer fer’ileri, yani TMK’nın 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarı, bu tür ipotekte tarafların ipotek tesis edilirken rızaları ile tespit edilen bu limiti aşması mümkün değildir. Bu özellik üst sınır ipoteğini kesin borç ipoteğinden ayıran önemli bir unsur olmaktadır. Zira, kesin borç ipoteğinde ipotek akit tablosunda belirtilen ana alacaktan başka TMK’nın 875. maddesi uyarınca takip giderleri ile faiz ve diğer fer’ileri de teminat kapsamına girmektedir. Üst sınır ipoteğindeki bu ana ilke başlangıçta belirli olmayan bir borca giren ve taşınmazında alacaklı lehine ipotek tesis ettiren borçlu veya borçlu lehine ipotek veren üçüncü kişiler bakımından önem taşıdığı gibi tapu sicilinde kayıtlı ipotek limitine itibar ederek aynı taşınmazda alacakları için ipotek tesis ettirecek üçüncü kişiler yönünden de tapu sicilindeki kayda itibar edilmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır.(YHGK’nın 22.02.2012 tarih ve 12-778 E., 94 K. sayılı ilamı bu yöndedir)
İpotek akit tablosunda limit miktarı saptandıktan sonra, “bu meblağa ilaveten ve ayrıca” ibareleri ile ipoteğin kapsamını genişleten kayıtların eklenmesinin, üst sınır ipoteği olarak tesis edilen ipoteğin türünü anapara ipoteğine dönüştürmesi mümkün değildir. Zira, TMK’nın emredici nitelikteki 851, 881, 875 ve 876. maddeleri hükümlerini bertaraf etmeye yönelik bu kayıtların hukuki sonuç doğurmaları kabul edilemez. (YHGK’nın 24.05.1989 tarih ve 111-294 E., 378 K. sayılı ilamı bu yöndedir.)
Bu husus, kamu düzenine ilişkin olup, süresiz şikayete tabidir ve icra mahkemesince kendiliğinden nazara alınmalıdır.
Öte yandan, üst sınır ipoteğinde limit fazlası alacak için alacaklı tarafından ayrıca takip yapılarak haciz konulmadığı sürece, üst sınır limitinden fazla pay ayrılamaz. Diğer anlatımla, üst sınırı aşan alacaklar, teminattan faydalanmazlar ve adi alacak olarak kalırlar. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin, 16.09.2014 Tarih ve 5836 E., 5652 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, Yargıtay 19. H.D.’nin 29.03.2001 tarih ve 1115 E., 2301 K; 14.02.2002 tarih ve 7426 E., 1131 K. sayılı sayılı ilamları bu yöndedir.) Yargıtay ilamlarında da açıklandığı üzere, üst sınır ipotek limitine kadar olan alacak ve fer’ileri toplamı için ayrı bir takibe ve hacze gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda, davalı alacaklının takip dosyasında takibin dayanağı ipotek akit tablosundan ipoteğin üst sınır ipoteğidir. İpotek veren ipotek verdiği 750.000,00- TL’lik kısımdan sorumlu olup, alacaklının alacak, faiz, masraf, icra takip giderleri (harçta dahil) vb. istemleri bu miktarı aşamaz. İcra müdürlüğünce davalı alacaklıya ipotek limiti ile sınırlı olarak pay verilmesi gerekirken, sıra cetvelinde söz konu ipotek limiti dışında kalan 85.350,00 TL tahsil harcının da davalı alacaklıya ödenmesi yönündeki işlemi isabetli değildir. Zira davalı alacaklının tahsil harcının borçlusunun borçlu olması nedeniyle ödediği tahsil harcı kadar asıl borçlu hakkındaki takibe devam etme hakkı mevcuttur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin, 04.07.2017 Tarih ve 2016/5059 E., 2017/1980 K. sayılı ilamı)
Diğer yandan, şikayetçi alacaklı, sıra cetvelinde 1. sırada yer alan alacaklıya ipotek limiti dışında kalan tahsil harcı yönünden pay ayrılmasının hatalı olduğunu belirterek şikayete başvurmuş olup, şikayetin kabul edilmesi halinde verilecek karardan hakları doğrudan etkilenecek olan davalı alacaklı olup, davalıya husumet yöneltilmesinde ve HMK’nın 326. maddesi gereğince davalı davanın reddini talep etmiş bulunduğundan, davanın kabulüne karar verildiğinden yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Netice olarak, ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava ve takip dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçeli kararda hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan neden ve gerekçelerle,
1- Davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Peşin harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- İstinaf giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
4- İnceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5- Kararın, ilk derece mahkemesince bilgi mahiyetinde taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan incelemede İİK’nın 6763 sayılı Kanun ile değişik 364. maddesi uyarınca ihtilaf konusu değer itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/10/2023