Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun sözleşmede kararlaştırılmış olması, bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması gerekir.

3. Hukuk Dairesi         2019/5679 E.  ,  2019/10208 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı şirket ile arasında 01/08/2010 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiğini, diğer davalının da sözleşmenin kefili olduğunu, bu sözleşmede yer alan edimlerden 2013 yılı Şubat, Mart, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ve 2014 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin kira bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, davalılar aleyhne takip başlatıldığını ve davalılar tarafından itiraz edildiğini, itirazın iptali ile birlikte %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kira sözleşmesinde kefil olan davalı …’in sorumlu olacağı miktarın ve ne süre ile sorumlu olacağının açıkça sözleşmede belirtilmediğini sözleşme başlangıcının 01.08.2010 tarihli ve 2 yıl süreli olduğunu, uzamış sözleşme döneminden bu sebeple borçtan sorumlu olmadığını, davalı … Mad. ve Ocak İşl. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden ise ödemenin banka yolu ile yapıldığını bu hususa ilişkin dekontların sunulacağını, Eylül-Ekim-Kasım 2013 dönemine ait kira bedellerinin davalı şirket tarafından yapılmış olan ve davacı şirkete bırakılacak olan yapıların değerinden mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını bu hususta tanıkları olduğunu, 30.11.2013 tarihinde kiralanan taşınmazın tahliye edildiğini bu tarihten sonraki kira bedellerinden sorumlu olmadığını, banka dekontlarının sunulacağını, davanın her iki davalı yönünden reddini, yüzde %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini dilemiştir.
Mahkemece, şubat ve mart 2013 tarihli kira bedellerinin ödendiğinin banka dekontu ile ispatlanması nedeni ile bu yönden talebin reddine, tahliye tarihi kesin olarak ispatlanamadığından ve davalı tarafın savunması doğrultusunda davacıya taşınmazların bırakılacağı ve bunların kira bedellerinden düşüleceğine ilişkin husus ispat edilemediği gerekçesi ile geri kalan aylar bakımından davanın kısmen kabulüne, davalı borçluların Çatalca İcra Müdürlüğünün 2014/710 esas sayılı dosyasındaki 46.312,00 TL asıl alacak, 2.509,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 48.821,29 TL alacak yönünden yaptığı itirazının iptaline, takibin 46.312 TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine; İcra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştiştir.
1-) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davalı … Yönünden; Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01.08.2010 tarihli 2 yıl sözleşmesinin varlığı hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesini davalılardan … kefil sıfatıyla imzalamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.03.2006 gün ve 2006/6-78 Esas, 2006/88 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kefil sıfatıyla kiraya verene karşı sorumludur. Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir. Uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun sözleşmede kararlaştırılmış olması, bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması gerekir. Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir.
Somut olayda; sözleşmede kefilin kefaletinin müşterek ve müteselsil olduğu belirtilerek, kefilin sorumlu olacağı süre ve miktar açıkça belirtilmemiştir. Sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun ilgili hükümleri gereğince kefaletin geçerli olmadığı anlaşıldığından, davalı kefil açısından davanın reddi gerekirken her iki davalı açısından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalı … Madencilik Yönünden; 30.11.2013 tarihinde kiralanan taşınmazın tahliye edildiğini bu tarihten sonraki kira bedellerinden sorumlu olmadığını, tahliye ile beraber taşınmaz üzerinde bırakılan eşyaların kalan ay kira bedellerine mahsup edileceğini belirtmiş, kira sözleşmesinin hususi şartlar başlıklı kısmının 25. maddesinde “Tahliye taahhütnamesinde yazılı olan demirbaşlar kiralayana teslim edilecektir.” şeklinde bir hüküm olduğu görülmüştür. İlgili tahliye taahhütnamesinin dosyaya getirtilerek inceleme yapılarak ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık, davacı yönünden kapalı olmak üzere 17/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Exit mobile version