T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2023/1068
KARAR NO: 2023/7917
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece icra memur muamelesine yönelik şikayetin reddine karar verildiği, bu karara karşı şikayetçi Gelecek Varlık Yönetimi A.Ş.’nin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verildiği, karara karşı Gelecek Varlık Yönetimi A.Ş.’nin temyiz yasa yoluna başvurduğu görülmektedir.
16.12.1983 tarihli ve 1983/5 E. – 6 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında yargı harcı; devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete ondan yararlananların katkısı olarak tanımlanmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Harçdan müstesna işlemler” başlıklı 13. maddesinde harçtan müstesna mevzular düzenlenmiş, 59. maddesinde “Harçtan müstesna tutulan işlemler” başlığı altında hangi işlemlerin harçtan istisna olduğu sıralanmış, aynı maddenin son fıkrasında ise; “Yukarıda yer alan istisnalara ilave olarak özel kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir. Yine Harçlar Kanununun “kısımlar arası müşterek hükümler” üst başlığı altında birinci bölüm olarak “genel muaflıklar ve istisnalar” başlığı, bu başlığın altında ise “özel kanunlardaki hükümler” alt başlığını taşıyan 123. maddesi düzenlenmiştir.
Harç alınmaması kişiler yönünden ise “muafiyetten” işlemler yönünden ise “istisna”dan söz edilebilir (Anayasa Mahkemesinin 04.05.1971 tarihli ve 1970/36 E., 1970/50 K. sayılı kararı).
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinin 1. fıkrasında “Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz” denilmektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesinin 1. fıkrası; “…Bankalar ve Fon dâhil diğer malî kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları Kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir. Varlık yönetim şirketleri alacaklarının tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve bunlara yatırım yapılması ve yine alacaklarını tahsil etmek amacıyla borçlularına ilâve finansman sağlamak veya sermayelerine iştirak etmek dâhil olmak üzere her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yetkilidir…” şeklinde olup, aynı maddenin 6. fıkrası “Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bu Kanunla ESAS yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtlar, 488 sayılı Damga Vergisi Kanuna göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanuna göre ödenecek harçlardan, kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi hükmünden istisnadır.” hükmünü içermektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesindeki düzenlemede “muaflıktan” değil “istisna”dan söz edilmekte olup, varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemleri ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtları, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre ödenecek harçlardan, maddede sayılan diğer vergilerden ve kesintilerden istisna tutmuştur. Görüldüğü üzere, bu hüküm varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri istisna kurumunun doğasının da gereği olarak kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hâllerle sınırlamıştır. Somut olayda, temyiz eden Gelecek Varlık Yön. A.Ş.’nin yaptığı bir işlem veya bununla ilgili düzenlenmiş bir kağıt söz konusu olmadığından kendisinin ya da işleminin harçtan istisna veya muafiyetinin bulunmadığının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 tarihli ve 2008/12-715 E. – 2008/717 K. sayılı kararı da bu yöndedir.
Temyiz harcının kaynağı, 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 344. maddesi ile 10.05.1965 tarihli ve 1965/1-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararıdır. Bu İçtihadi Birleştirme Kurulu kararına göre, temyiz yoluna başvuru sırasında davanın ve kararın niteliğine maktu ilam harcının tamamının ya da nispi ilam harcının dörtte birinin peşin olarak alınması gerekir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Gelecek Varlık Yönetimi A.Ş.’ye temyiz harçlarının yatırılması için İİK’nın 366. maddesine istinaden HMK’nın 366. maddesi atfıyla HMK’nın 344. maddesi uyarınca, yöntemine uygun bir haftalık kesin süre içeren muhtıra gönderilerek, muhtıranın tebliğinden itibaren belirtilen yasal süre beklendikten sonra, anılan madde uyarınca işlem yapılması, temyiz harç ve masraflarının süresi içinde yatırılması halinde, tebligat mazbatası ile birlikte Dairemize gönderilmek üzere Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.