KARAR ÖRNEĞİ
16.12.1983 tarihli ve 1983/5 E. – 6 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında yargı harcı; devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete ondan yararlananların katkısı olarak tanımlanmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Harçdan müstesna işlemler” başlıklı 13. maddesinde harçtan müstesna mevzular düzenlenmiş, 59. maddesinde “Harçtan müstesna tutulan işlemler” başlığı altında hangi işlemlerin harçtan istisna olduğu sıralanmış, aynı maddenin son fıkrasında ise; “Yukarıda yer alan istisnalara ilave olarak özel kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir. Yine Harçlar Kanununun “kısımlar arası müşterek hükümler” üst başlığı altında birinci bölüm olarak “genel muaflıklar ve istisnalar” başlığı, bu başlığın altında ise “özel kanunlardaki hükümler“ alt başlığını taşıyan 123. maddesi düzenlenmiştir.
Harç alınmaması kişiler yönünden ise “muafiyetten” işlemler yönünden ise “istisna”dan söz edilebilir (Anayasa Mahkemesinin 04.05.1971 tarihli ve 1970/36 E., 1970/50 K. sayılı kararı).
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinin 1. fıkrasında “…Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz…” denilmektedir.
Varlık Yönetim Şirketleri ile ilgili Bankacılık Kanunu 143 maddesi 26.10.2021 tarih 31640 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 58. Maddesi hükmü kapsamında getirilen değişiklik ile 5 yıl ile sınırlı olan vergi, harç istinasları 01.01.2022 tarihinden geçerli olmak üzere süresiz hale getirilmiştir.
1.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayili Bankacilik Kanununun 143.maddesi ile “Bankalar ve Fon dâhil diğer malî kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları Kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir. Varlık yönetim şirketleri alacaklarının tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve bunlara yatırım yapılması ve yine alacaklarını tahsil etmek amacıyla borçlularına ilâve finansman sağlamak veya sermayelerine iştirak etmek dâhil olmak üzere her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yetkilidir.
(Ek fıkra: 2/1/2017-KHK-684/5 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7074/5 md.) Sermayesinin yarıdan fazlası doğrudan veya dolaylı olarak kamuya ait olan veya kamu tarafından kontrol edilen bankaların alacaklarının varlık yönetim şirketlerine satışında uygulanacak usul ve esasları belirlemeye Kurul yetkilidir. Fon kurulacak varlık yönetim şirketlerine sermaye sağlamak suretiyle kurucu ortak veya hissedar olarak katılmaya yetkilidir.
Fonun en az yüzde yirmi hissedar olduğu varlık yönetim şirketleri, Fondan devraldığı alacaklarla ilgili olarak bu Kanunun 132 nci maddesinin sekizinci fıkrası ve 138 inci maddesinin beşinci fıkrasında Fona tanınan hak ve yetkileri kullanır.
Varlık yönetim şirketleri bu kapsamdaki işlemleri nedeniyle doğmuş veya doğması beklenen, ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararlarını karşılamak amacıyla karşılık ayırmak zorundadırlar. Karşılık ayrılacak alacakların nitelikleri ile karşılıklara ilişkin esas ve usûller Kurul tarafından belirlenir. Varlık yönetim şirketlerinin bu fıkra uyarınca ayırdıkları karşılıkların tamamı, ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir.
Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması HakkındaKanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar, (…)(1) 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, (…) kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi hükmünden istisnadır.
..” hükmü kanun ile yeniden düzenlenerek varlık yönetim şirketlerine kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen 5 yıl süresince uygulanan damga vergisi, harç ve KKDF istisnası sürekli hale getirilmiş, söz konusu şirketlere tanınan BSMV istisnası ise kaldırılmıştır. (YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ 2022/6852 E.- 2022/ 9083 K. – 20/09/2022, 2022/1819 E.- 2022/ 6871 K. – 07/06/2022 )
Türk Hukukunda varlık yönetim şirketlerine ilişkin ilk düzenleme 18.06.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 6. fıkrasında yer almaktadır. Belirtilen düzenlemede her ne kadar açıkça varlık yönetim şirketi deyimi kullanılmamış ise de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na ait alacakları takip ve tahsil etmek üzere sermayesinin tamamı Fon’a ait bir şirket kurulması öngörülmüştür. Bir sonraki düzenleme ise 30.01.2002 tarihli ve 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yapılmıştır. 4743 sayılı Kanun’da varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumların alacak ve varlıklarını temellük etmelerine imkân tanınmıştır. 01.10.2002 tarihli ve 24893 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelikle de ayrıntılı düzenlemeler getirilmiştir. Son olarak 4389 sayılı Kanun ile 4743 sayılı Kanun’daki hükümler kaldırılarak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda varlık yönetim şirketlerinin hukuki yapısı ve yetkileri yeniden düzenlenmiştir. 5411 sayılı Kanun’da bankalar ve fon 2022/4146 dahil mali kurumların alacakları ile diğer varlıkların satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla varlık yönetim şirketlerinin kurulması öngörülmüştür. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 93 ve 143. maddelerine dayanılarak hazırlanan Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğinin 11. maddesinin 1. Fıkrasının (a) bendinde varlık yönetim şirketleri “Banka, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, diğer mali kurumlar ve kredi sigortası hizmeti veren sigorta şirketlerinin söz konusu hizmetlerinden doğan alacakları ile diğer varlıklarını satın alabilir, satabilir, satın aldığı alacakları tahsil edebilir, varlıkları nakde çevirebilir veya bunları yeniden yapılandırarak satabilir.” hükmünü içermekte olup, Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (alacağın temliki tarihinde yürürlükte bulunan) (b) bendinde bu yönetmelikte yer alan “… Diğer mali kurumlar: Ana faaliyet konuları para ve sermaye piyasaları olan ve bu konulardaki özel kanunlara göre izin ve ruhsat ile faaliyet gösteren kurumlardan, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri gibi finansman sağlama veya ödünç para verme işleriyle iştigal eden tüzel kişileri,..” ifade eder şeklindedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesindeki düzenlemede “muaflıktan” değil “istisna”dan söz edilmekte olup, varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemleri ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtları, 30/11/2021’den sonra süresiz olarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre ödenecek harçlardan, maddede sayılan diğer vergilerden ve kesintilerden istisna tutmuştur. Görüldüğü üzere, bu hüküm varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri istisna kurumunun doğasının da gereği olarak kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hâllerle sınırlamıştır. Somut olayda, temyiz eden Gelecek Varlık Yönetim A.Ş.’nin yaptığı bir işlem veya bununla ilgili düzenlenmiş bir kağıt söz konusu olmadığından kendisinin ya da işleminin harçtan istisna veya muafiyetinin bulunmadığının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 tarihli ve 2008/12-715 E. – 2008/717 K. sayılı kararı da bu yöndedir.
Ayrıca 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Harçdan müstesna işlemler” başlıklı 13. maddesinde, bu maddede yazılı mevzuların harçtan istisna olduğu belirtilmiştir. Konunun bu maddede sayılan mevzulardan olmadığı açıktır. Yine aynı Kanunun “Harçtan müstesna tutulan işlemler” başlıklı 59. maddesine göre değerlendirme yapıldığında uyuşmazlığın harçtan müstesna tutulan işlemlerden olmadığı da belirgindir.
Yargıtay 12.HD. güncel içtihadında “… yukarıda yer alan bilgilerden temlik alacaklısı şirketin temyiz harcından muaf olmadığı anlaşıldığından…” şeklinde gerekçe yer almıştır. (12.H.D. 2022/11119 E.- 2022/11953 K. ve 10/11/2022 günlü içtihadı)
Keza, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 2022/756 E.- 2022/913 K. sayılı kararında ;
“…Davacı tarafa dava harçlarını yatırması için süre ve imkan tanınması, sonucuna göre işlem yapılması, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/12-342 esas 2020/1030 karar sayılı 15.12.2020 tarihli emsal kararı uyarınca davacının ve diğer varlık yönetim şirketlerinin harçtan muaf olmadıkları, yargı harçlarının da harç istisnası kapsamında bulunmadığı gözetilerek)…” şeklinde karar verildiği görüldü.
Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi’nin 2022/2228 E.- 2022/1975 K. Sayılı kararında ;
“…492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Harçtan müstesna işlemler” başlıklı 13. maddesinde, bu maddede yazılı mevzuların harçtan istisna olduğu belirtilmiştir. Konunun bu maddede sayılan mevzulardan olmadığı açıktır. Yine aynı Kanunun “Harçtan müstesna tutulan işlemler” başlıklı 59. maddesine göre değerlendirme yapıldığında uyuşmazlığın harçtan müstesna tutulan işlemlerden olmadığı da belirgindir. (Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 03/03/2021 tarih ve 2020/7089 Esas-2021/2382 Karar sayılı kararı ile 24/11/2021 tarih ve 2021/5562 Esas-10605 Karar sayılı kararı)…”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin 2022/2249 E.- 2022/1916 K. Sayılı kararında ;
“…5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/5. maddesi, varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemleri ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtları, kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre ödenecek harçlardan, maddede sayılan diğer vergilerden ve kesintilerden istisna tutmuştur. Bu hüküm, varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri istisna kurumunun doğasının da gereği olarak kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hallerle sınırlamıştır. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/12-342 (E) – 2020/1030 (K), 2008/12-715 (E) – 2008/717 (K) sayılı kararları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/7057 (E) 2020/5720 (K), Yargıtay 19’uncu Hukuk Dairesinin 2018/2085 (E) – 2020/1165 (K), Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2016/13137 (E)- 2016/16960 (K) sayılı kararları)
Somut olayda yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca yargı harçlarından muaf olmadığı anlaşılan davacıdan, dava açılırken peşin alınması gereken nispi karar ve ilam harcı alınmaksızın yargılamaya devam edilmesi usul ve kanuna uygun değildir….” şeklinde Yargıtay kararları doğrultusunda kararlar verdiği görülmüştür.
Ödeme emrinin tebliğini takip eden yasal süre içinde haciz istenmiş ve uygulanmış ise, yasal süreleri içerisinde satış isteminde bulunulmaması veya istenipte geri alınması İİK.nun 106 ve 110 maddelerine göre “Haczin Hükümsüz Kalması” sonucunu doğurur.
Yüksek Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2019/9840 K. 2020/ 5600 ve 25/06/2020 tarihli ve keza istikrar kazanmış içtihatlarında “…Somut olayda, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde alacaklı vekilinin talebi ile borçlu adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarına haciz konulmuş olmakla, İİK’in 78/2 maddesinde düzenlenen “haciz isteme hakkı” süresi içinde yerine getirilmiştir. Ancak, yasada öngörülen zamanda satış istenmediğinden İİK’in 106 ve 110. maddeleri gereğince haciz kalkmıştır. İİK’in 78/son maddesi gereğince, yeniden haciz uygulanabilmesi için borçluya yenileme tebliğine ve yenileme harcı alınmasına gerek yoktur…” şeklinde hükmetmektedir.
Bu bilgiler ışığında varlık yönetim şirketlerinin yargı harçlarından muaf olmadığı anlaşılmakla ;
KARAR :
1-Dosyamızdan evvelce tebligat yapılarak İİK’in 78/2 maddesinde düzenlenen “haciz isteme hakkı” süresi içinde kullanılmış ise takibin devamına ve yenileme emri tebliğ edilmeksizin haciz işlemlerinin yapılabilmesine (talep halinde bilgi amaçlı yenileme emri tebliğine),
2-Borçluya tebligat yapılmış olsa bile İİK’in 78/2 maddesinde düzenlenen “haciz isteme hakkı” ödeme emrinin tebliğini takip eden bir yıllık süre içinde kullanılmamış ise başcuru harcı, peşin harç ve vekalet suret harçlarının tamamlanmasına,
3-Takipte borçluya tebligat yapılamamış ise harçsız yenilenerek ödeme emrinin tebliğ edilmesine,
4-Dosyanın aktarılarak Kayseri Genel İcra Dairesi’nin esasına kaydının yapılmasına,
5-Masrafları karşılandığında gerekliyse yenileme emri tebliğ işleminin yapılmasına
6-İİK.m.16 gereği,
Karar verildi.
Feridun KAVAK Kayseri Genel İcra Dairesi İcra Müdür Yardımcısı