Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.

 T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO   : 2007/19734
KARAR NO   : 2007/22125   Y A R G I T A Y   İ L A M I

***************************** ******* ** **** ****************** ********************* ************************** ****** ************** ***** ****** ******** ******* ************ Şikayet

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde   temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından ihtarnameye dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya örnek 7 nolu ödeme emrinin 21.05.2007 tarihinde tebliğ edildiği, adı geçen vekilinin 25.05.2007 tarihinde  ve yasal sürede icra dairesine verdiği dilekçe ile borca itiraz etmesi üzerine, icra müdürlüğünce aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlu vekili Av.Kerim İlhan’ın  itiraz dilekçesine eklediği Malatya 3.Noterliği’nin 29.01.2004 tarih ve 3110 yevmiye nolu vekaletnamesinin fotokopisinde Türkiye Barolar Birliği pulunun bulunmadığı görülmektedir.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 4667/16 sayılı yasa ile değişik 27 nci maddesinin 3.fıkrası “…Avukatlarca vekaletname sunulan merciiler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz…” hükmünü içermektedir.
Yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.
Vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır (Borçlar Kanunu’nun 386. ve ardından gelen maddeleri). Avukatın mahkemeye ( veya icra dairesine) sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme( veya icra dairesi)  nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyle ki, vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur (HUMK. Madde 67).
O halde, bir vekaletnamede Baro Pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı çok açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.
Avukatlık Kanunu’nun yukarıda değinilen 27/3. maddesindeki “işleme konulmama” yaptırımı, maddi hukuk bakımından vekalet akdinin geçerliliği üzerinde değil, o eksikliği taşıyan bir vekaletnameyi sunmuş olan vekilin, yargılamada vekil sıfatıyla görev yapabilmesi bakımından (Usul hukukuna ilişkin olarak) sonuç doğurur. Eş söyleyişle, böyle hallerde, ortada, pulsuz veya pulu eksik vekaletnameyi sunan vekil ile müvekkili arasında geçerli bir vekalet akdi her halükarda mevcuttur. Sadece, anılan yasa hükmünün kendisine yüklediği, vekaletnameye pul yapıştırma yükümlülüğünün avukatça yerine getirilmediği ve bu nedenle de, yine anılan yasa hükmü uyarınca sunduğu vekaletnamenin icra dairesince işleme konulamayacağı bir durum söz konusudur.
Avukatının anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle, icra takibine itirazı ile ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa’nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesi hükmüne uygun düşmez.
Öyleyse, bu tür hallerde yapılması gereken iş, öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, itirazı bizzat yapmak yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği kendisine açıklanıp, bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre  vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 02.04.2003 tarih ve 19-265 /267 sayılı kararı )
Bu durumda, öncelikle 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 27/3. maddesi hükmü uyarınca baro pulu eksikliğini tamamlaması için borçlu vekiline on günlük süre verilmesi gerekir. Somut olayda ise icra müdürlüğünce borçlu vekiline bu yönde bir süre verilmediği ve bildirimde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. O halde, öncelikle İcra Müdürlüğünce anılan yasa hükmü doğrultusunda borçlu vekiline süre verilmeli, verilen sürede eksiklik giderilmez ise yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda borçlu asile bildirimde bulunulmalı ve sonucuna göre hareket edilmelidir.
Yukarıda açıklandığı üzere belirtilen eksikliğin verilen süre içerisinde borçlu veya vekili tarafından yerine getirilmediği takdirde yapılan itirazın sonuç doğurmayacağından alacaklı vekilinin takip dosyasındaki talebinin yerine getirilmesinin mümkün olacağının tabii bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK.nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 13.10 YTL onama harcı yatırıldığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 27.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version